Aslında bir dergi için kısa gibi görünen bu süreçte tüm sektörü gururlandıran başarı hikâyelerine, hayatımızı kökünden değiştiren teknolojik icatlara, batanlara, çıkanlara, velhasıl binlerce dijital gelişmeye şahitlik ettik. Bu nostaljik ahkâm kesme bölümünü çok da uzatmadan geride bıraktığımız dijital yıllar içinde yaşananları hatırladığımızda değişimin kilometre taşları arasına en başta yazmamız gereken belki de ilk şey, milyarca insanı internete ve birbirine bağlayan mobil teknolojiler olmalı. 3G ve akıllı telefonlar ile boyut değiştiren mobil internet kavramının yaptığı domino etkisiyle iş yapış şekillerinden tutun da, günlük yaşamın rutin süreçlerine hayatımızın her anı dijitalleşmeye başladı. Teknoloji bir yandan vitesi 5’e takmış tam gaz giderken, yine aynı dönemlerde yükselmeye başlayan; iletişimi, kendimizi ifade etme biçimimizi ve sonrasında medyayı sonsuza kadar değiştirecek sosyal ağlar dönüm noktaları arasında akla gelen diğer başlık olmalı. Hikâyenin sonrası ise malumunuz, tabiri caizse çorap söküğü gibi. Videonun yükselişi, dijital girişimcilik, online reklam modelleri, drone’undan akıllı saatine yeni nesil teknolojiler gibi 10 yıl önce konuşmadığımız konuların bugünkü cazibesinin en temel nedeni mobil teknolojiler ve sosyal ağlarla bilgiye sonsuz erişimi ve paylaşmayı elinde bulan ve alışkanlıkları her geçen gün değişen tüketici. İş dünyasındaki değişime ayrı bir parantez açmak lazım. Evet, 10 yıl önce de teknoloji iş dünyasında fazlasıyla vardı, hiçbir şey gaz ya da toz bulutu değildi, ama bugünün en büyük farkı artık her şeyimizin bulutta olması. Sosyal medya ve mobilin yanına bir ana başlık daha açmak istersek bu kesinlikle bulut bilişim olmalıdır. Tabii bulutla, bilgiye erişimle kolaylaşan üretim basitleşen iş yapış şekilleri ile endüstride de yeni bir döneme girildi. Dijital sanayi, robotla ve akıllı arabalar bugün ana haber bültenlerinin dahi konusu olabilecek kadar normal şeyler.
Digital Age Mart Sayısı Çıktı!
Dijital değişimin ana hatlarına baktığımızda hepsinin birbiriyle iç içe ve birbirlerini tetikleyen gelişmeler olduğu bariz. Ama hepsindeki yegâne ortak özellikle yazılımdan başka bir şey değil. Bugün başına “akıllı” kelimesini getirdiğimiz tüm teknolojilerin temelinde başarılı bir kodlama altyapısı var. Yazılım çözümleri ve kodlama gelecek 10 yılda da dijital dünyanın tam merkezinde yer alacak. Öğrenen makineler, yapay zekâ, nesnelerin interneti (IoT) artık bir kavram, hayal olmaktan çıkıp iş süreçlerinin temel bileşenleri olacak. Peki, oyunun gelecekteki kuralları bu kadar açık seçik ortada iken biz çocuklarımızı bu yeni dünyaya nasıl hazırlamalıyız? Cevap son derece basit: Çocuklara kodlama öğretmek.
Her şeyde biraz kod var
21. yüzyılın en kıymetli becerisi ya da geleceğin dili olan kodlama geleceğin tüm mesleklerine dokunmanın ötesinde bireylere problem çözme, tasarım odaklı düşünme ve ekip ruhuyla hareket edebilme yetilerini katması adına değerli. Çocuklar için kodlama eğitimini kapağımıza taşıdığımız bu ay, kodlama ile üreten bir toplum olma adına yapılabilecekleri konuşmak üzere markalar, girişimler ve eğitim kurumlarından temsilcilerle bir araya geldik.
Bu ayın öne çıkan başlıkları ise; Geleceği kod kod işleyerek inşa edecek olan çocuklar bir yana, bugünü de yarını da iyilik, zarafet ve yaratıcılıkla güzelleştirecek kadınlar ve dijitalleşen dünyadaki alışkanlıkları.
Yorumlar