‘Basgit’ de nedir dediğinizi duyar gibiyim. Basgit, benim ayakta sürülen ‘elektrikli scooter’lara yakıştırdığım Türkçe ad. Bir Avrupa yolculuğunda önce Brüksel’de fark ettim bu hızlı, pratik ulaşım aracını. Ortak kullanılan bisikletler elektrikli bisiklete dönerken ortaya çıkıp, bisikletlerden daha hızlı yayıldılar. Paris’te de karşıma çıktıklarında bir basgit istilasıyla karşı karşıya kaldığımızı anladım. Fransa’nın başkentinde 12 basgit firması ve 20 bin civarında basgit olduğu söyleniyor.
Nedir bu iki tekerlekli, ayakta sürdüğünüz için çok da konforlu görünmeyen bu aletleri cazip kılan? Her şeyden önce çok pratik bir ulaşım aracı. Kentin herhangi bir yerinde karşınıza çıkabiliyor. Üzerine atlayıp, basıp gidiyorsunuz. Park yeri derdi yok, kaldırımın bir köşesine bırakabiliyorsunuz. Bisikletler gibi belli merkezlere götürme zorunluluğunuz yok. Evinizin önündeki kaldırımda uygun bir yer varsa orada vedalaşabildiğiniz bir araç. Sizin sürdüğünüz bir çeşit taksiye benziyor.
Nasıl çalışıyor?
Kullanacağınız basgitin uygulamasını cep telefonunuza indiriyorsunuz. Uygulama sayesinde size en yakın basgiti buluyorsunuz. Araçlar çalınmaması için bir alarmla donatılmış ve kilitleri açılmadıkça çok ağırlar. Telefondan kilidi açmanız ve üzerine atlayıp gaza basmanız yetiyor. Gideceğiniz yere vardığında kaldırımı veya trafiği tıkamayacak bir yere park etmeniz ve uygulamadan basgiti yeniden kilitlenmeniz yeterli. Tam dolu bir akünün menzili 60 kilometre, ücretler de oldukça makul. Adını vermeden bir firmanın ABD’deki fiyat tarifesini yazalım. Kilidi açmak için 1 dolar, sonrasındaki her dakika için de 15 sent ödüyorsunuz. 10 dakikalık bir yolculuğun maliyeti 2 dolar 50 senti buluyor. Toplu taşımadan daha ucuz olduğu gibi gitmek istediğiniz yerin kapısının önüne kadar sizi götürüyor.
Her şey tozpembe değil
Basgit firmalarının bazıları araçların aküsünü güneş ve rüzgardan elde edilen elektrikle doldurarak bu çevreci aracın değerini daha da artırıyor. Egzoz dumanı yok, gürültü kirliliği yok, trafikte vakit ve yakıt kaybı yok, iklimi değiştiren emisyonlar da sınırlı. Buraya kadar her şey çok güzel görünüyor ama basgitlerin de kendine has problemleri var. Uydudan takip edilseler ve alarm gibi çeşitli önlemlerle korunsalar bile vandalizmden kurtulamıyorlar. Kullanıcıların kurallara uymaması kazalara ve yayalar arasında rahatsızlığa yol açabiliyor. Özelikle Paris’te yayaları rahatsız edenler ve trafiği karıştıranlar yüzünden şikayetler artıyor. Bu yüzden kaskınızı takmanız ve kurallara uymanız konusunda ciddi uyarılar var.
Türkiye’de olur mu?
Elbette bu yeni yeşil ulaşım aracının Türkiye’de ortak kullanılan araçlar arasına katılıp katılamayacağını düşünmek gerek. Bireysel kullanım az da olsa zaten var. Bunu kitlesel hale getirmek ise iyi bir planlamayla olabilir. Trafik kurallarının her saniye ihlal edildiği kentlerde ve dik yokuşlarda basgit kullanmak kolay değil ancak Türkiye’de Antalya’dan Konya’ya düz bir zemin üzerine kurulmuş basgit kullanımına uygun onlarca kent var. İstanbul gibi kentlerin de sahil şeritlerinde kullanılma şansları var. Trafik sorunuyla boğuşan kentlerimizde insanları özel araçlarından indirecek bu gibi çevreci çözümlerin hepsi değerlendirilmeli.
Özgür Gürbüz, Gazeteci
Yorumlar