“Big Data”, şirketlerin, kurumların, ülkelerin gündemine daha fazla girmeye başladı. Ancak, çoğu kurum ve kuruluşların ilk etapta göremediği nokta, tüketicinin dokunduğu veya dokunmadığı her ortamdan, inanılmaz büyüklükte bir datanın aktığıdır. Sadece websitesi/e-ticaret portalından veri akışı olmaz. Sattığınız ürün veya hizmetle ilgili, anlık o kadar çok data akışı olmaktadır ki, bu veriyi yakalamak zaten Big Data’nın ilk kuralıdır. İşletmeler farkında değildir ama, arka bahçelerinden bir nehir akmaktadır. Özetle, önemli olan bu veriyi dinleyip, doğru araçlarla kendi havuzunuza akıtıp, kendi verinizle harmanlamaya başlayabildiğiniz noktada, veri madenciliğine giriş yapmış olursunuz.
Perakendede; hem sahada, hem dijital platformda olmak avantaj sağlar
Perakende sektöründe Big Data kullanımının önemini ifade eden REM People Dijital Teknolojiler Direktörü Tolga Arıcan, şunları söyledi:
“Big Data’yı kullanan perakende firmalarının, işletme karlarını %60 kadar yükseltebileceği fırsatlar ortaya çıkabilir. Sektördeki iş sürecinin, sahanın yanı sıra, dijital platformlarda olması büyük avantaj sağlar. Dijital görünürlük, e-ticaret sitelerine kolay linkleme gibi avantajlar, tüketiciyi sahadan koparmaz; tam tersine mağazaya olan mesafesini kısaltır. Tabii burada, SEO’nun (arama motoru optimizasyonu) e-ticaret sitelerinde olduğu gibi; mağazalarında satışlarını yükselteceği faydasının bilinmesi gerekir. Kısaca şunu söyleyebiliriz; dijitalleşen dünyayı iyi kullanan perakende markalarının, aynen David Pittman’ın değindiği gibi satış kanallarını da güçlü tutması lazımdır. Big Data analizi, hem dijital taraf, hem saha tarafı için bir arada olduğunda entegre ve sürdürülebilir bir başarı elde edilebilir. Nitekim, dijital görünürlüğe sahip bir ürünle ilgili; yakın bir mağaza ya da ürün bulunurluğu olmadığında; her 4 kişiden 1 kişi satın alma kararından vazgeçmektedir” dedi.
Veriler toplanıp, analiz edilmelidir
Veri akışının en doğru olacağı kanalları saptamanın önemine değinen Tolga Arıcan, bunu gerçekleştirmenin düşünüldüğü kadar zor olmadığını kaydederek, konuşmasına şöyle devam etti:
“Dijital platformları dinlemek gerekir. Bu noktada, websitesi analitiği etkin şekilde toplanmalı, e-ticaret sitesindeki satışlar firmanın altyapısına aktarılmalı, birden çok platformdaki müşteri datası eşleştirilip müşteri profillemesi yapılmalı ve sosyal mecraları dinleyerek semantik analizlerle trendler takip edilmelidir. Firma verilerini anlamlandırılmalıdır. Bu noktada ise, Müşteri/ CRM verileri güncel tutulmalı, Machine Learning ile eksik veriler tanımlanmalı, demografik kırılımları çıkarılmalı, Satış verileri analiz edilmeli, satış alışkanlıkları/trendleri/ürünlerin talepleri analiz edilmelidir. Reklam çalışmaları ve geri dönüşü verilere dökülmelidir. Sektör araştırmaları takip edilerek, veri havuzuna katma değer sağlayacak araştırma verileri satın alınarak entegre yapılmalıdır. Satış noktalarına dokunmak önemlidir. Bu noktada, bulunurluk araştırmaları sürekli yapılmalı, rakipler takip edilmeli, fiyat araştırmaları yapılarak satışlara olan etkisi analiz edilmeli, satış kanal sorumluları ve mağazaları denetlenmelidir. Önemli olan nokta, bu kanallardan akan verinin sürekli ve birbiriyle konuşabilmesidir ki, anlamlı sonuçlar- analizler çıkarılabilsin ve sürekli olarak performans değerlendirmesi yapılabilsin. En azından başlangıç noktası için artık formül hazır. Ufak projelerle, veri toplama altyapısı ve gereken araştırmaların başlatılmasıyla, Big Data’ya dair, ön hazırlık için gereken en uygun ortam sağlamış olacaktır” diye konuştu.
2017’de Big Data projelerinin, %60’ı başarısız olacak
Big Data konusunda birçok işletmenin, konuya nereden başlayacağını kestiremediğini de anlatan Tolga Arıcan şunları belirtti:
“Big Data ilk bakışta büyük bir kavram gibi gözükse de; aslında atlanılmış olan en kritik nokta, getirmiş olduğu vizyonun nasıl özümseneceğinin bilinmemesi ya da nereden başlanabileceğinin kestirilememesidir. Hele ki işletme; bir internet girişimi veya genç bir firma değilse, bu daha zordur. Çünkü, internet bazlı genç girişimlerin çoğunun temelini data oluşturur. Anlamlandırdığı ve ilişkilendirdiği data ve aktif kullanıcı üzerinden, şirket değerlemeleri yapılır. Kısaca, bu şirketlerin DNA’sı zaten data üzerine kuruludur. Diğer taraftan, biraz daha geleneksel ve dinamikleri oturmuş köklü firmalar ise, bu dijitalleşme çağında, bir şekilde ‘Big Data, Machine Learning, Predictive Marketing, ZMOT’ gibi terimleri anlamaya, iyi ihtimalle benimsemeye ve çok düşük oranlarda da uygulamaya çalışmaktadır” dedi.
Kurum ve kuruluşların gündeminde Big Data’nın her geçen gün daha etkin yer almayı sürdüreceğini kaydeden Tolga Arıcan, Gartner’ın yaptığı bir araştırma sonucuna göre 2017 yılında Big Data projelerinin %60’ının daha pilot aşamasında başarısızlığa uğrayabileceğini, ancak işletmelerin big dataya dair yeni çalışmaları hayata geçirmeye devam edeceğini söyledi.
Son 2 yılda üretilen veri, insanlık tarihi boyunca üretilen veriden fazladır
2015 yılının sonunda Forbes’da yayınlanan Big Data istatistiklerine de değinen Tolga Arıcan, şunları anlattı:
“Son 2 yılda üretilen veri, ondan önceki insanlık tarihi boyunca üretilen veriden çok daha fazladır. Yani, kümülatif bir veri üretimi söz konusudur. Örneğin, Facebook’a Ağustos 2015 itibari ile günde giren kişi sayısı 1 milyara ulaşmıştır. Youtube’a, her 1 dakikada atılan video uzunluğu 300 saattir. Fortune 1000 şirketlerinden herhangi biri, veriye %10 daha fazla erişim yaptığı noktada, 65 milyon Dolardan daha fazla kar etme şansını yakalamaktadır. Nitekim bu konuda yapılan araştırmalara göre, şu anda sahip olunan verilerin en fazla %0.5’i analiz edilebilmiş durumdadır. Bu da potansiyel %99.5’lik bir kısım olduğunu göstermektedir” şeklinde konuştu.
Yorumlar