Geçen ay iş seyahati için gittiğim Londra’da bir tiyatroya gidebilme fırsatını kendime yarattım. “People, Place and Things” yani “İnsanlar, Yerler ve Diğer Şeyler”. Bilmiyorum size tanıdık geldi mi ama bu isim aslında çoğumuzun görmeye aşina olduğu Facebook’un bize yıllarca yan menüsünde gösterdiği ana sekme isimleri. Bir sosyal platformun bu isimleri bizim temel düşünce yapımıza oturtmak istermişçesine ana menüye taşımasının bir nedeni olmalı diye düşündüren bir oyundu açıkçası. Konu doğrudan dijitalle bağlı olmasa bile, hayatta bağımlılıkları olan genç bir kızın aslında bu 3 temel unsur üzerinden iyi ve kötü bağımlılıklarını yönettiğini anlatan oyun, etrafınızdaki insanların ve bulunduğunuz yerlerin birinci dereceden hayatınızdaki alışkanlıkları nasıl etkilediğinden bahsediyordu. İşte, bu yüzden de Facebook aslında hepimizin bu kadar iyi bildiği temel unsuru, bir sosyal platform olarak ana yakalayıcı nokta olarak kullanmıştı yıllardır.
Şirketler dijitalde durmadan koşmaya devam etmek zorunda
Tam bu noktada tabii ki de internet veya cep telefonu bağımlılığından bahsetmek yerinde olacak. Bu konuyla ilgili çok haber okuyoruz; Türklerin bu kadarı gününü sosyal medyada geçiriyor, İspanyolların şu kadarı bu kadar bağlı kalıyor gibi. Temelde bununla ilgili benim de zaman zaman sıkıntılarım ve hatta bıkkınlıklarım oluyor ama artık biraz daha farklı düşünmeye başladım. Bağlantılı dünya ilk çıktığında veya akıllı telefonlarla internete bağlanmak bu kadar kolaylaştığında belki bu tür başlıklardan bahsetmek doğruydu ancak şimdi ben cep telefonumdan hayatımda daha uzun ve masraflı bir şekilde hallettiğim birçok şeyi halledebiliyorum. Bütün ulaşım hizmetlerimi cebimden ayarlarken, bankacılık işlemleri için en son 2009 yılında şubeye gitmişim. Bu örnekler çoğaltılabilir ama tüm bu sebeplerden dolayı hayatımızın, vücudumuzun ve beynimizin bir parçası olmuş bir kavram için bağımlılık/saplantı çatısı altında bahsetmeyi çoktan geçmiş durumdayız. Oyun gibi bazı içeriklerde hâlâ bağımlılık konusundan bahsedilebilir ancak hayatımı yönettiğim cihazla ilgili bağımlılıktan bahsetmek için artık çok geç. Sizlere internetin bu yazıda işlediğimiz yanı ve sosyal dünyamızla ilgili çok güzel bir oyun daha önereceğim; “İnternette Tanışan Son Çift”. İstanbul’da oturanlar için tavsiye ederim. İnternette tanışan bir çiftin, bunu yapabilen son insanlar olduklarını ve internetin artık kapandığını öğrenmeleri üzerine çalışılan keyifli bir hikâye.
Sonuç olarak; gerek kişiler gerek kurumlar için olsun, bağımlılıklar her zaman olacaktır. Aynı koşmak gibi; koşan bir şirketin duruyor olması da şirket için benzer kötü hisleri yaratır. THY, Garanti ve Vodafone vb. birçok firma yıllardır yaptıkları gibi hiç durmadan dijitalde koşmaya devam etmek zorundalar. Kişiler için ise belki son bir tavsiyem olabilir. Bağlantılı dünya ne kadar hayatımızın parçası olursa olsun, bazen 1-2 günlük dijital detokslar yapmak düşünce yapımızın kuvvetlenmesi için faydalı olabilir.
Yorumlar