Tüketici elektroniği tarafındaki bilgi birikimi ve yenilikçi bakış açısını kurumlara yönelik oluşturduğu ‘Yeni İş Deneyimi’ vizyonuyla kurumsal pazara taşımaya devam eden Samsung Electronics Türkiye’nin Kurumsal Bölüm Pazarlama Müdürü Serra Yılmaz ile şirketin 2016 için yol haritasını, dijital değişimi ve Samsung SEAP Programı’nı konuştuk…
Türkiye’nin dijital değişim sürecinde Samsung Türkiye’nin rolünü anlatabilir misiniz?
Dünyada dijital değişime yön veren öncü şirketlerden biri olarak ürün ve çözümlerimiz ile kurumların iş yapış şekillerini değiştiriyor, verimliliklerini artırıyoruz. Mobil teknolojiler, nesnelerin interneti, sanal gerçeklik ve yapay zeka teknolojilerine yönelik yatırım ve çalışmalarımız ile dijital değişime en üst seviyede katkı vermeye devam ediyoruz.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de dijital değişimin itici gücü konumunda olan yeni girişimleri, global SEAP programımız ile destekliyor ve yaratılan katma değerin tüm dünyaya yayılmasına aracılık ediyoruz.
Tüketici elektroniği tarafındaki bilgi birikimi ve yenilikçi bakış açımızı, kurumlara yönelik oluşturduğumuz ‘Yeni İş Deneyimi’ vizyonunumuzla kurumsal pazara taşımaya devam ediyoruz. Bu kapsamda kurumların üretkenliği ve karlılığını artıracak teknolojik ürün ve çözümlerimizi, konusunda uzman iş ortaklarımızla birlikte aralıksız şekilde kurumlarımıza sunuyoruz.
Ayrıca gerçekleştirdiğimiz araştırmalar ve yayınladığımız raporlar ile global ve yerel dinamikleri anlamaya çalışıyor ve bilgi birikimimizi paylaşarak pazara ışık tutuyoruz.
2016 yılı için Samsung Türkiye’nin yol haritasındaki öncelikler neler?
2016 yılında hem ülkemizde hem de dünyada, şirketlerin öncelikli yatırımlarının dijital değişim alanında olacağını düşünüyorum. Hatta birçok şirket bu konuda hedeflerini 2020 olarak belirledi. Öncelik ise Büyük Veri olacak. Çünkü her noktada oluşacak veri ve bu verilerin düzenli olarak kullanılabilir olması şirketlerin hedefleri doğrultusunda karar vermeleri adına çok önemli. Özellikle Nesnelerin İnterneti çoğalan bu veride etkili olacaktır.
Ülkemizde de 4.5G altyapısının kullanıma açılması ile Nesnelerin İnterneti büyüme göstereceği uygun bir ortama kavuşmuş oldu. Gartner’ın yaptığı araştırmalar 2020 yılına kadar yaklaşık 26 milyar ürünün bir şekilde internete bağlı olacağını gözler önüne seriyor. Bu 26 milyar nesnenin ne kadarının Türkiye’de olacağı ekonomimizin geleceği konusunda bize önemli ipuçları verecek.
2016’nın diğer gelişme yaşanacak alanı “Sanal Gerçeklik (VR)” ve “Artırılmış Gerçeklik (AR)” olacak. Birçok aktiviteyi bu teknoloji ile reel gibi yaşayacağız. Bu yıldan itibaren hızla yükselecek sanal gerçeklik pazarının, 2020’de 70 milyar dolar; Artırılabilir Gerçeklik pazarının da 120 milyar dolar seviyesine çıkması bekleniyor.
2016 mobil tarafta ise tüm dünyada yaşanan ekonomik durgunluk sebebiyle, cep telefonu ve tablet pazarlarının büyümede biraz zorlanacağı, şirketlerin de buna karşılık yeni teknolojilerin pazara girişlerini biraz daha öne çekerek tüketici tarafında talep oluşturacağı bir yıl olacak. Keza yine notebookların tabletlerle değişim yaşayacağı bir yıl bizi bekliyor. İkisi bir arada dediğimiz dokunmatik ekrana ve klavyeye sahip mobil cihazlar bu değişimi oldukça hızlandıracak.
Mobilde 4.5 G dönemi kurumlara neler getirecek?
Henüz tüm ülke genelinde maksimum performans ile kullanamasak da, 4.5G sunduklarıyla internet bağlantısından daha fazlası olacak; bireysel ve kurumsal tüm kullanıcılara yeni bir deneyim dünyası sunacak. Çok daha zengin iletişim ve multimedya servisleriyle birlikte üstün video deneyimleri, daha kaliteli yayın ve kişiselleştirilmiş servisler hayatımızdaki yerini alacak. Bireysel yayıncılık tarafındaki gelişmelerin de 4.5G ile hızlı veri bağlantısı sayesinde farklı bir noktaya geleceğini söyleyebiliriz.
4.5G’yle birlikte yaşanacak değişimlere kurumlar tarafından baktığımızda; müşteri hizmetlerinin son derece önemli olduğu günümüzde, müşteriye uzanan kanallardaki çeşitlilik 4.5G ile artacak. Bunun yanında, ürün ve servis yönetimindeki verimlilik artışı, ekip yönetimi ve bunun pozitif etkileri, satış rakamlarına olumlu yansıyacak.
4.5G ile nesnelerin interneti (IoT) teknolojisinde de birçok sıradışı yeniliğin hayatımıza gireceğini söyleyebiliriz. 4.5G, internete bağlanabilen akıllı ev teknolojileri, akıllı araçlar, akıllı ofis, spor ve sağlık uygulamaları tarafındaki teknolojilere muazzam bir altyapı oluşturmuş olacak. 4.5G’nin hayatımıza girmesiyle birlikte zaman içinde hayatımıza dokunan teknolojiler tarafında da önemli değişimlerin olacağını söyleyebiliriz.
Samsung Nesnelerin İnterneti (IoT) konusunda neler yapıyor?
Tüm dünyada 35 yılı aşkın süredir tüketici donanımı üzerine çalışmalar yürüten ve tecrübe sahibi olan Samsung olarak her geçen gün artan veri trafiğini en iyi şekilde yönetmek için en uygun çözümleri ve teknolojileri sunuyoruz.
Bu çerçevede 2016’da çıkan tüm Samsung ürünleri IoT’ye hazır olacak. Hali hazırda yaklaşık 200 Samsung ürünü birbiri ile konuşabilir durumda. Beyaz eşyadan televizyona, akıllı süpürgeden akıllı telefonlara kadar tüm ürünlerin yüzde 90’ı da 2017 yılında IoT’nin birer parçası olacak. 2020 hedefi ise Samsung cihazlarının yüzde 100’ünün bu ekosisteme dahil olması. Bunu yaparken de açık platform stratejisini desteklemeyi sürdüreceğiz.
Samsung olarak açık platformlara destek vererek birlikte çalışma (interoperability) olanağını artırarak sektördeki bariyerleri ortadan kaldırmak istiyoruz. Bu sebeple nesnelerin interneti kavramını sahiplenen birçok açık platform inisiyatifine öncülük ediyoruz. Örneğin; SmartThings Samsung’un kurucu üyesi olduğu OIC ve Thread Group içerisinde aktif olarak faaliyet gösteriyoruz.
Samsung, kullanıcıların ve iş ortaklarının kendi akıllı ev ürünlerini kendileri geliştirebilmesi için 2015 yılında da ARTIK platformunu duyurmuştu. “Kendi akıllı evinizi kendiniz yapın” konseptinde bir proje başlatan Samsung, akıllı telefonlar, phablet ve tablet modeller ile nesnelerin de kontrol edilebilmesini sağlıyor. Kullanıcılar için 3 farklı devre kartı, geliştirici araçları, yazılım desteği ve yüksek güvenlikli olarak geliştirdiği şifreleme modülü ile artık herkes kendi akıllı evini kendisi yapabilecek.
Özetle, inovatif teknolojiler geliştirme konusundaki güçlü yönümüz ve insan odaklı fikirlerin geliştirilmesiyle birlikte IoT alnında Ar-Ge çalışmalarına devam ederek, yeni nesle geleceği şekillendirmek için destek olacağız.
Samsung SEAP Programı’ndan bahseder misiniz?
SEAP (Samsung Enterprise Alliance Program); işletmelere en iyi müşteri deneyimini sunmak ve iş ortaklarımızı desteklemek adına oluşturulan resmi kurumsal mobilite ortaklık programı. Samsung’un Küresel B2B Ortakları için çok iyi bir ekosistem olan SEAP; aynı zamanda Samsung Mobile ile çalışmak isteyenler için de uygun bir platform.
SEAP ile yaşam döngüleri kapsamında iş ortaklarımıza işlerini geliştirmeleri için kendilerine rehberlik yapıyor; müşterilerine daha iyi hizmet ile ürün sunarak satışları artırma ve teknik destek konularında da kendilerine yardımcı olmak adına Samsung’un B2B kaynaklarına erişimlerine olanak veriyoruz.
Türkiye’de SEAP kapsamında 125’ten fazla iş ortağımızla birlikte çalışıyoruz. Program dahilidne yerli çözümleri Samsung teknolojisi ile tamamlayarak kurumların verimliliğini artırıyoruz. Samsung Türkiye olarak SEAP programını dünyada en iyi uygulayan ülkelerden biriyiz ve dünya çapında başarı hikayeleri yaratmaktayız.
Yorumlar