2012 yılında Amerika’nın Georgia Eyaleti’nde Apple Store’dan bir iPhone bir de iPad almayı planlayan 19 yaşındaki İran asıllı Amerikalı bir kız amcası ile Farsça konuşunca, bunu duyan mağaza yetkilisi ona satış yapmayı reddetti. Yetkilinin bu tavrının nedeni ise Amerikalı şirketlerin İran’a karşı uyguladıkları ambargonun bir sonucu idi. Tabii bu olayda mağaza yetkilisi ambargonun sınırlarını biraz abartmıştı. Uzun bir süredir dünyanın uyguladığı ambargolar sonucu içine kapanan İran, Batı ile ilişkilerini düzeltme kararı aldıktan sonra ülkeye karşı uygulanan ambargolar da adım adım kaldırılmaya başlandı. Bu da doğal olarak birçok ülke gibi Türkiye’deki birçok şirketin de iştahını kabartıyor. Ancak durum şu ki, İran pazarının açılıyor olması Türkiye için fırsatlardan daha çok riskleri de beraberinde getirecek. Özellikle de en büyük ihracat kalemi olan otomotiv endüstrisinde. Gümrük Birliği’ne girdiği günden beri sadece bir kere sıfırdan doğrudan otomotiv yatırımı çekmeyi başarabilmiş Türkiye, İran pazarının açılması ile birlikte Doğu Avrupa ülkelerinden sonra bu sefer bir de İran ile yatırım çekme yarışına girmek durumunda kalacak. Ancak İran’ın bu konuda eli Türkiye’ye göre oldukça kuvvetli. Benim de medya ilişkileri ve dijital medya koordinatörlüğünü yaptığım HASEN (Hazar Strateji Enstitüsü) yıllık değerlendirme toplantısında konuşan HASEN Yönetim Kurulu Üyesi ve Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin, Türk iş dünyasının İran’a bir fırsat penceresinden baktığını ama dikkat edilmesi gereken hususlar da olduğuna dile getirdi.
İran otomotiv üreticileri için cazip bir pazar
Ülkenin otomotiv sektörünün dünyanın ilgisini çekeceğini tek düşünen Kerem Alkin değil. Frost & Sullivan’ın Otomotiv ve Ulaşım Danışman Analisti Melek Öztürk, İran’a uygulanan uluslararası yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte dünya gündemine yerleşen İran’ın keşfedilmeye değer büyük bir pazar olduğunu, özellikle gelişmiş bir otomotiv endüstrisine sahip olan ülkenin küresel otomotiv sektörü aktörleri açısından cazip bir pazar konumuna yükseldiğini kaydediyor.
Nitekim bu konuda ilk sinyaller de gelmeye başladı. Fransız Peugeot ve Renault bu konuda hızlı davranan üreticiler oldular. 16 Ocak’ta İran’a karşı uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması ve Fransız ve İran bankaları arasında ilişkilerin yeniden oluşturulması sayesinde Renault, İran’daki operasyonlarını yoğunlaştırabilecek ve yerel ortaklarıyla gelecekte yeni modellerin lansmanına hazırlanacak. Renault Afrika-Orta Doğu-Hindistan bölgesi Direktörü Bernard Cambier, “2020 yılına kadar iki milyona çıkacak bir pazara sahip İran büyük bir potansiyele sahip. Renault’nun İran konusunda büyük planları var. Bu konuda Saipa ve Iran Khodro ile ileri düzeyde görüşmelerimiz devam ediyor. Bu sayede ülkedeki varlığımızı daha ileriye taşıyacağız ve İran’da hem yapılarımızı geliştireceğiz hem de İran otomobil sektörüne katkıda bulunacağız,” diyor.
Fransız otomobil üreticisi de İran pazarının önemli oyuncularından biri idi. 2011 yılında İran pazarının lideri konumunda yer alan Peugeot ve Citroen markalarının sahibi PSA Group Amerikalı General Motors ile ortaklık yapınca İran pazarındaki ortağını yüz üstü bırakmak ve pazarı terk etmek zorunda kaldı. Ancak yaptırımlar kalkar kalkmaz Fransız üretici yeniden İran pazarına girme kararı aldı. Ancak bunun ona ciddi de bir faturası oldu. İran Khodro Genel Direktörü Hashem Yekke Zare, Fransız otomobil üreticisinin, ambargo nedeniyle İran’ı terk etmesi nedeniyle uğradıkları kaybın tazmini için kendilerine 427 milyon Euro ödeyeceğini söyledi.
Devamı için sayfa numaralarını kullanabilirsiniz.
Yorumlar