Çok iyi hatırlıyorum 2000’lerin başıydı. İnterneti kotayla değil, süreyle kullandığımız yıllardan bahsediyorum… Ben internet ve teknolojiye meraklı çiçeği burnunda bir üniversiteliyim o yıllar. Okul, müzik, kızlar falan derken editör ağabeylerimin yanında teknoloji dergileri için haber çevirileri yaparak harçlığımı çıkartıyor, kariyerimsi adımlar atıyorum. O yıllarda sektörde herkes, özellikle tüm bilişim basının dilinde hep internet var: “İnternet geliyor”, “hayatımızı değiştirecek”, “gelecek internette” manşetleriyle esip gürlüyoruz. “İnterneti o kadar çok pompaladık ki, internet işimizi elimizden aldı” dedi son buluşmamızda emekçi gazeteci ağabeyimiz. Aslında internet değildi bizi işsiz bırakan; onu anlayabilen nesil dünyayı yeniden kodlamaya başladı hepsi bu!
İnternetin kraliçesinden Apple’a ayar
Apple, 700 milyar dolarlık marka değeriyle dünya tarihindeki en değerli şirket olarak kayıtlara geçti ve trilyon dolarlık ilk şirket olmak hayaliyle koşmaya devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda yeni müzik servisini tanıtan firma, kullanıcılarına üç aylık sınırsız müzik erişimi sağlayacağını ve bu süre zarfında da eser sahiplerine herhangi bir telif ödemeyeceğini duyurmuştu. İlk tepki telif haklarından beli bükülmüş Spotify’dan geldi. “Yaşasın bedava müzik!” çığlıklarıyla etrafı şenlendiren dünya basını, bu konudan veryansın eden eser sahiplerini duymazdan gelmiş mutlu mesut takılırken, internetin yeni kraliçesi Taylor Swift, Tumblr hesabında yayımladığı Apple’a açık mektubuyla milyonlarca müzisyenin sesi oldu.
Kendine has samimi ve kibar üslubuyla bu uygulamanın yanlış olduğunu blog’unda kaleme alan Swift, Apple’ın böyle bir kararı hayata geçirmesi durumunda birçok eser sahibi ve emekçi müzisyenin darboğaza gireceğini, bu yüzden tepkisel olarak önümüzdeki günlerde albümünü iTunes’tan geri çekeceğini açıkça ifade etmiş. Bu olaydan 24 saat sonra Apple Yazılım ve Servislerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Eddy Cue, kıvrak bir hareketle kişisel Twitter hesabından bir duyuru yaptı ve söz verdikleri üzere Apple kullanıcılarına üç aylık ücretsiz müzik erişimi sağlayacaklarını, ancak eser sahiplerinin teliflerini de ödeyerek onların yanında olduklarını söyledi ve Swift’e teşekkürlerini iletti.
Yakınlığın gücü
Taylor Swift’in Twitter’da 60, Instagram’daysa 35 milyon takipçisi var. Attığı tweet’ler 20 bin civarında RT ve fav alıyor. Swift’in klibini ya da röportajını yayımlamak için MTV’ye ya da Rolling Stone dergisine ihtiyacı yok. Bir blog ve Twitter hesabıyla işi bitiriyor. Kitlesini çok iyi tartıyor, onların ne istediğini çok iyi biliyor ve onlara gerçekten çok yakın, hatta onlardan biri.
Geçtiğimiz haftalarda dünyaca ünlü rap yıldızı Snoop Dogg Twitter’ın CEO’su Dick Costolo’nun geri çekilmesiyle boşalan koltuğa resmen talip olduğunu açıkladı. Bir Zaytung makalesi tadında yayılan haberi iş dünyası profesyonelleri pek iplememiş olsa da, ben kendisine bir şans verilmesinden yanayım. İş dünyasındaki başarının doğru zamanda doğru yerde ve insanlarla bağlantıda kalmak olduğuna dikkat çeken Dogg, kendi kişisel markasını bu strateji üzerine kurduğunu ifade etmiş.
Magic Johnson KOBİ’lere iniyor
Twitter’ın kurucularından Jack Dorsey’in gözbebeği mobil ödeme girişimi Square tanıdığımız Magic Johnson’ı Yönetim Kurulu’na aldığını açıkladı. Tam bir halk kahramanı ve gönül insanı olan Magic Johson ile Amerikan KOBİ’lerine mobil ödeme sistemi satmayı hedefleyen Square’in bu çarpıcı hamlesi takdire değer. Johnson’ı sadece reklamlarında oynatmaktansa işin tam merkezine koymak çok akıllıca.
Şimdi sorarım size, Taylor Swift’in Apple’a ayar verdiği, Snoop Dogg’un Twitter’da CEO’luğa oynadığı şu yeni dünya düzeninde Cem Yılmaz Turkcell’e neden GMY olmasın! Ayda bir vereceği şirket içi motivasyon konuşması ve birkaç reklam filmi önerisiyle sizce de maaşını mislisiyle hak etmez mi?
Yorumlar