20. yüzyıl mühendislik ve yönetim bilimleri gibi pragmatik disiplinlerin yüzyılı oldu. Teknoloji, ABD başta olmak üzere ekonomilerin merkezinde en önemli inovasyon aracı idi ve MIT gibi okullar bunun sembolü olarak yükseldiler. Ancak teknoloji ile birlikte dönüşen ihtiyaçlar, mobilize olan hayatlar beklentimizi daha da karmaşık hale getirdi ve #Occupy hareketleri ile milyonlarca insan sokaklarda bu yeni talepler için yürüdü. 21 yüzyılda bu sokaklara çıkan insanları anlamak, gittikçe karmaşıklaşan problemleri ve yeni teknolojilerle uyumu sağlayacak yeni bir bakış açısında ihtiyacımız var. Geçen yüzyılda birçok ürün ve servisi yaratmada kullandığımız pragmatik disiplinler çoğunlukla insan kavramını, davranışlarını, duygularını dikkate almıyor. Bunun için bu problemleri insan açısından bakan yeni bir lense ihtiyacımız var. İşte bu lens, tasarım lensi. Problemleri insanların davranışları, duyguları ve ihtiyaçları açısından bakıp bunu pragmatik disiplinler için yeniden tanımlayabilecen bir lens. Tasarım, The New York Times’ın ifadesi ile “Altın Çağı”na girdi.
Peki, tasarım dünyası bu yeni role ve altın çağına hazır mı?
360° insanlar ve değişen sorularımız
İnsanlar artık sonsuz tüketemeyeceklerini, dünya kaynaklarının sınırlı olduğunu, iklim değişikliği ve çevre kirlenmesi gibi konuların hayatlarımıza etkilediğini biliyorlar. “Bu insanlar tüketimlerinin ve aksiyonlarının ekolojik, sosyal ve finansal etkilerinin bilincindeler ve birbirlerine anlamlı bir şekilde bağlanmak istiyorlar” diyor Freelancer Sendikası kurucusu Sara Horowitz ve bu insanları “360° insanlar” olarak adlandırıyor. Ve #Occupy hareketleri ile dünyanın dört bir tarafında sokaklara çıkan milyonlar sadece finansal taleplerle değil gelecek nesillere bırakacakları dünyanın sosyal ve ekolojik ihtiyaçları için de sokaklardaydı.
GEDS Danışmanlık Kurucusu Gülay Özkan
Tasarımın yeni rolü
Teknoloji yaşam biçimlerimizi bu kadar değiştirirken tasarım teknolojinin insan hayatına nüfuz etmesine yardımcı olmak konusunda aynı hızda ilerleyemiyor. Nitekim Cincinnati’deki araştırma şirketi AcuPoll’a göre teknoloji girişimlerinde ürün seviyesinde başarısızlık oranı yüzde 95 seviyesinde. Yine Harvard Business School’dan Shikhar Ghosh’un yaptığı bir araştırmaya göre her dört teknoloji girişimine yapılan yatırımdan üçü geri dönmüyor. Tabii yatırımın başarısı konusunda çok parametre var ancak bu başarısızlıklarda en önemli etken teknoloji girişimcilerinin insan ihtiyaçlarını anlayamamalarında.
Tasarımın insan odaklı bir karmaşık problem çözme aracı olarak kullanılma ihtiyacı henüz tasarım dünyasının tam farkında olduğu bir konu değil. Ve daha önemlisi buna göre yetiştirilmiş insan kaynağı yok.
Politecnico di Milano Liderlik ve İnovasyon Profesörü Roberto Verganti’nin “Tasarım Odaklı İnovasyon” kitabında da belirttiği gibi bugün tasarım radikal inovasyon için önemli bir araç. Bugün her ne kadar inovasyon denince akla ilk teknoloji geliyorsa da 3M Chief Design Officer’ı ve DMI Danışma Kurulu Üyesi Eric Quint yaptığımız bir sohbette, “Bugün düşünebileceğimizden çok daha fazla teknoloji var. Ancak her şey bu teknolojiler ile ne kadar alaka kurabildiğimize indirgeniyor. Mevcut teknolojilerin yeterince anlamlı bir şekilde insanlara sunulduğuna inanmıyorum. Her zaman inovasyon için yeni bir teknoloji bulmamıza gerek yok. Varolan teknolojileri akıllı kombinasyonlarla da inovasyon yapabiliriz” demişti.
Önemi azalan tasarımcı
“Tasarımcı kimdir” konusu gerek akademik çevrelerde gerekse endüstri çevrelerinde çokça tartışılır. Herkesin bir tasarımcı olduğunun savunan önemli tasarımcılar olduğu gibi sadece tasarım eğimi almış kişilerin tasarımcı olduğunu savunan önemli bir kesim de var.
Bu tartışmalar devam ededursun ekonominin ihtiyaçları asıl belirleyici oluyor. Nitekim son on yılda yıldız tasarımcılarından IDEO ve frog gibi şirketlerin başını çektiği daha katılımcı tasarım takımlarının öne çıktığı yeni bir tasarım anlayışı öne çıkıyor. Bu tasarım şirketlerinin de Silikon Vadisi ya da teknoloji dünyasına hizmet veren şirketler olması da bir tesadüf değil. Teknolojinin demokratikleştirme etkisi ister istemez ona iş yapan şirketlerin iş yapışlarını değiştiriyor.
Bu şirketler tasarım odaklı düşünme (design thinking) ile problemlere bakıp ürün veya servis tasarlıyor. Bunu yaparken de içerisinde tasarımcılar ile birlikte birçok disiplinden gelen insanların olduğu takım çalışmaları ile bu süreci yürütüyorlar. Yani ön plana çıkan tasarımcı değil bu tasarım grupları oluyor.
Airbnb CEO’su tasarımcı Brian Chesky ve tasarımdan sorumlu yöneticisi Alex Schleifer buna “tasarımcının önemsizleştirilmesi” şeklinde bir yaklaşım getiriyorlar. Yani, tasarım ile yaratılmak istenen iyi müşteri deneyimi herkesin görevi olmalı sadece tasarım eğitimi almış insanların değil. “Bu şekilde tasarımcı olmayan birinin fikirleri de arkaplanda kalmayacak” diyor Alex Schleifer, Wired dergisine verdiği bir röportajda.
Tasarımcı dünyası açısından da bu önemli bir kültür ve iş yapış değişikliği getiriyor. En azından teknoloji ile dokunduğu alanlarda yıldız tasarımcı dönemi kapanıyor ve başka disiplinler ile içi içe çalışılan bir kültür oluşuyor diyebiliriz.
Şirketlerin tasarım yatırımları
Çok kısa bir süre önce danışmanlık firması McKinsey önemli müşterilere sahip Lunar tasarım şirketini satın aldı. 2012 yılında Accenture, Fjord tasarım şirketini alarak benzer bir stratejik hareket yapmıştı.
Tabii, bu satın almaların şöyle çok önemli bir sebebi var: Benim de danışma kurulu üyesi olduğum Boston’daki Design Management Institute’ın geçen yıl yaptığı Tasarım Değer Endeksi araştırmasına göre tasarımı merkezine alan şirketlerin son on yıldaki borsa performslarına bakıldığında Standard & Poor’s listesindeki şirketlerden yüzde 228 daha iyi bir performans sergiledikleri görüldü. Bunlar arasında Apple, Coca-Cola, Ford, Herman-Miller, IBM, Intuit, Newell-Rubbermaid, Nike, Procter & Gamble, Starbucks, Starwood, Steelcase, Target, Walt Disney ve Whirlpool gibi şirketler var.
Elbette, bu başarı diğer büyük markaların da iştahını kabartıyor. Bunu gören danışmanlık şirketleri bu markalara tasarım danışmanlığı vermek için bu satın almaları yapıyorlar.
Bu satın almalar ya da IBM, GE gibi şirketlerin kendi bünyelerinde oluşturduğu dev tasarım ekipleri hiç kuşkusuz tasarım dünyasının alışageldiği hızın ve ölçeğin çok ötesinde ve tasarım dünyası buna hiç hazır gözükmüyor.
GEDS Danışmanlık Kurucusu Gülay Özkan’ın kaleme aldığı “Tasarımın altın çağında tasarımcının öneminin azalması” yazısı, Digital Age Haziran 2015 sayısında yer alıyor.
Yorumlar