Hepimiz, 2014 yılında buz dolu kovaları başından aşağıya döken ünlülerin, sonrasında da milyonlarca insanın “meydan okumalarını” internette görünce anladık ki; yaratıcı ve dijital bir düşünce #IceBucketChallange başlığında bütün dünyayı bir anda dolaşabiliyordu. Bu kampanya, hizmet üretenler açısından da birçok dersi içinde barındırıyordu. Merkezinde kısa videoların olduğu dijital bir kampanyanın; içerik yönetimi, medya ilişkileri, sosyal sorumluluk iletişimi ve fon sağlama adına nasıl etkili olabileceğini gördük.
Türkiye’de halen dijital PR anlamında ikili bir yapı var
Birincisi, dijitali halen sadece “mecra” olarak gören ve kendi bünyesinde atanmış bir “dijital iletişimci” ile çalışan konvansiyonel iletişim danışmanlığı firmaları, ikincisi ise dijitalin içine doğmuş, yaratıcılıklarını dijital mecralarda daha etkin kullanan gençlerin oluşturduğu dijital ajanslar.
Şirketler de, PR dendiği zaman bu ikiliden tek bir ses çıkarmaya çalışıyorlar. Konvansiyonel mecraların etkinliğini bir anda yitirmemesi, medyanın hâlâ önemli bir mecra olması iletişim danışmanlığı şirketlerinin varlık sebebini sürdürmelerini sağlarken, hızla bütçesi artan ve erişim sayıları geometrik şekilde büyüyen dijital mecralar için gerek duyulan hizmetlerin üretilmesi ihtiyacı da dijital ajansların pastadan aldığı payın artmasına sebep oluyor. Bu ikili yapıyı iyi gören reklam ajansları da, dijital PR açığını kapatmak için kendi iç bünyelerindeki yatırımı arttırarak, entegre bir yapıya dönüşme eğilimi içine girmekteler.
2014 yılında, herkesin diline “360 Derece İletişim” kavramının takılması da bu sebepten ortaya çıktı. Kurumsal taraftaki PR yöneticilerinin vizyonu, donanımı, dünya görüşü oluşturma becerisi, hizmet üretenlerden daha hızlı arttığı için, bu kavram etrafında sektörde oluşan fikri makas git gide açılıyor.
Aslında 2014 yılında dijital PR alanında, çok mesafe kat edemediğimiz birleşim şuydu: PR ve iletişim konusunda hâkim konvansiyonel iletişim danışmanlığı şirketlerle, yeni nesil dijital mecralarda içerik üretme konusunda çok başarılı olan dijital ajansların, dünya görüşü oturmuş kurumsal taraftaki yöneticilerle “360 Derece” bakış açısı ile entegrasyonu…
2015 yılında da bu entegrasyonu sağlayamayacağımız söylenebilir. Tecrübe ile yaratıcılığın, bilgide birleşmesi gerekirken, hâlâ ilişkiler düzeyinde “veri” olarak kalması sektörün önünü tıkayan engellerin başında geliyor.
Dijital yaratıcılıkta öne çıkanlar
2014 yılında dijital yaratıcılık konusunda, Blab, C-Section, TBWA İstanbul, Rafineri, Medina Turgul DDB, 41?29! ve Tribal Worldwide İstanbul gibi reklâm ve dijital ajanslarının yaptığı işlerle ön plana çıktığını görüyoruz.
Radikal’in “Silinen Haberler” kampanyası dijitalde iyi kurgulanmış bir projeydi. Vodafone, Coca Cola, Mey İçki, TeknoSa bu yılın dijital PR konusunda öncü şirketleri oldular. Ayrıca Lipton’un “Çaya Ses Ver” projesi ile Excel İletişim Yönetimi, entegre kampanya başarısı ile dijital PR için iyi bir örnek sundu. Ayrıca Ünite İletişim, Zarakol İletişim, Leo PR ve Ogilvy PR sonuçları ile dijitale entegre PR’da biraz daha ön plana çıktılar.
Yeni yılla birlikte her şey sıfırlanacak
2015 yılı Coca-Cola’nın küresel PR operasyonları için, 2013 yılı sonunda açıkladığı “Basın bültenlerini öldüreceğiz” ve “Marka gazeteciliğine geçeceğiz” söylemini trend olarak tartışmaya başlayacak. Dijital mecralar ve PR için ayrılan bütçeler 2015’te daha da artacak. Bu pasta, sektörde dönüşümü, birleşmeleri ve 360 Derece entegrasyonlarını artırsa da, “devrimci etkilerini” bu yıl da göremeyeceğiz. E-ticaret sektörünün dijital PR tarafında daha etkin olacağı gözükmekle birlikte, FMCG sektörünün de 2015 yılı için önemli bir sektör olacağını düşünebiliriz.
Yorumlar