Sanayi devrimi, kas gücümüzün koyduğu sınırların aşılmasını sağladı, büyük hacimlerin taşınması, işlenmesi ve inşasını mümkün kıldı. Bilgi teknolojilerinin mümkün kıldığı gelişmeler farklı alanlarda yeni bir sanayi devrimi ölçeğinde patlamalar vaat ediyor, ‘Nesnelerin İnterneti’, sanal gerçeklik yeni işlediğimiz konular, bunlara eklemlenen “yapay zekâ” alanındaki gelişmeler dikkat çekici, çünkü bu sefer kas gücünün sınırları değil zihinsel becerilerin otomatize edilmesi ve geliştirilmesi söz konusu.
Yüksek hızda veri toplayıp biriktiren bir dünyada işlemciler de sürekli hızlanınca mevcut verilerin bir kısmından nasıl çıkarımlar yapılması gerektiğini makineye gösteren “öğrenme algoritmaları” şaşırtıcı sonuçlar veriyor. Satrançta bilgisayarın insanı yenmesi sadece matematikseldi, olasılıkların hızlı değerlendirilmesi… Fakat insanın üstün olduğunu varsaydığımız algılar, inisiyatif kullanma, duygusal tepkilerle durum değerlendirebilme ya da nasıl tanımlarsak tanımlayalım kısaca ‘insanî beceriler’i de makineler hızla öğreniyor! Bu yaz ilk kez bir yazılım, karşısındaki katılımcıların yüzde 30’dan fazlasını 5 dakikalık bir sohbet esnasında insan olduğuna inandırarak ilk kez turing testini geçti, bu yapay zekânın artık burada olduğunun sinyali olarak algılandı. Yine bu sene ABD’nin popüler TV yarışmasında IBM Watson, gezegendeki en başarılı 2 Jeopardy! şampiyonunu yendi.
Veri araştırmalarına önem veren yönetim zihniyeti şart
Elbette, bunlar makinelerin kendi kendine zekâ kazanmasıyla değil “makine öğrenimi” üstüne çalışan araştırmacıların başarılı uygulamalarıyla gerçekleşiyor. “Büyük Veri” çağında çok daha fazla veriyi inceleme imkânına sahip oluyoruz, bu boyutta veriyi nasıl yorumlaması gerektiğini küçük örneklemlerden öğrenen yazılımlar pek çok işi hızla yapar oldu. Sokak fotoğraflarında bina numaraları okuyup eksiksiz Fransa haritası çıkarmak, tabii ki ön çalışmaların ardından “başla” denildiğinde 1 saat sürmüş! Birkaç kanser uzmanının cilt görüntüleri inceleyerek deneyimleriyle ortak karar vermeye çalıştığı hayatî önemde teşhis alanlarında bile insanlardan daha doğru tahminler yapmaya başlayan yazılımlar var.
Sanayi devrimi sonrası “yönetim bilimi” önem kazandı, karmaşık büyük yapıları doğru yönetmek sanatımsı beceriler gerektiriyordu! Bugünse müthiş veri çokluğundan doğruları nasıl bulabileceğini öğrettiğimiz yazılımlar ile bazı kararları vermek modern yönetişimin bir gereği olmak üzere.
Sorun şu ki, tepe yönetimlerde içgüdüsel karar alma, geçmiş başarılı deneyimlere dayanma çok yaygın ve herkes kendi fonksiyonunda uzmanlığına güveniyor! Fakat artık veri analizleri bize pek çok konuda doğru içgörüleri sunabilecek. AVM’nin günlük trafiği, haftanın hangi günü, hava durumu, son ayın tüketim eğilimi, yapılan promosyonlar, o gün mağazada çalışan sayısı ve onlarca diğer bilgi sisteme yüklendiğinde perakende mağazalarınızı o gün nasıl yönetmek gerektiğini büyük veriden tahmin edebilirsiniz. Bu lojistik, taşıma, hızlı tüketim, telekomünikasyon, eğitim ve imalat gibi pek çok sektörde mümkün. Bu trendin kuvvetle geldiğini kabullenmekteyse zorlanıyoruz, çünkü yapay zekâ üssel olarak gelişiyor, çok yavaş ilerleyip sonra logaritmik grafikteki gibi çok hızla büyüyecek. Bunun için veri araştırmalarına önem veren yeni bir yönetim zihniyeti her şirkete gerek! Hissiyatları bırakıp veriye bakarken de, doğru soruları sorabilme ve buna göre modelleme becerileri olanlara da şimdiden yatırım yapmalısınız.
Yorumlar