Digital Day, MediaCat ve Digital Age dergilerinin Genel Yayın Yönetmeni Pelin Özkan’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
Programı kısaca özetleyen Pelin Özkan, markalı içerik ve digital engagement konularında önemli case’lere yer verileceği bilgisini verdi.
Sonrasında sahneyi İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof Dr Halil Nalçaoğlu aldı.
Her şeyin kayıt altına alındığı bir çağda yaşadığımızı belirten Nalçaoğlu, bir bakıma endüstriyel devrim gibi bir devrimin gerçekleştiğini söyledi. Online – offline hayat arasındaki denge, online tarafın daha ağır bastığına değinerek; online denilince yalnızca sosyal medyadan bahsedilmediğini vurguladı.
Günün ilk sunumunu SapientNitro İnovasyon Direktörü Howard Goldkrand ve MIT Writing and New Media Kurul Üyesi Prof. Beth Coleman gerçekleştirdi.
Ağlar üzerinden bağlantı kurulduğunu belirten Goldkrand, cihazlarla katılım göstereceğimize değindi. Böylelikle cihazlarla arkadaş olunacağını belirtti. Sonuç olarak insanların hayatının geleceğe taşınmasında yardımcı olduğunu anlattı.
Beth Coleman, açık verilerin kullanılabilmesi ve bunu nasıl tasarlanacağı büyük değişim kaydettiğini anlattı.
Howard Goldkrand, markaların ilginç bulduğu dijital kampanyalarına sunumda geniş yer verdi.
Kickstarter gibi crowdsourcing platformlarda yerini alan ilginç projelerden bahseden Coleman, yaratıcı uygulamaları anlatırken “bilgi sıcaklığını paylaşarak; daha çok şey yapabiliyor, daha çok programlayabiliyoruz.” ifadesini kullandı.
Sunumun sonunda sanat ve teknolojinin ayrı olmadığını gösteren çalışmalara yer verildi.
Pera Bulvarı Ortağı ve Tasarımcı Jason Graham, ‘Mad Men Lessons from American Retail’ sunumunu gerçekleştirdi. Sunumunda beş önemli noktaya değinen Graham, çıkarılması gereken dersleri şu şekilde sıraladı:
Paylaştığı dersleri verdiği örneklerle zenginleştiren Graham, doğru ürün, doğru zamanın oldukça gerekli olduğunu verdiği örneklerle vurguladı. Üçüncü ders olarak da iyi bir anlatıcı olunması gerektiğine dikkat çekti. Her ürünün hikâyesi olduğunu söyleyerek; yapılması gerekenin hikâyeyi ürünlere bağlamak olduğunu söyledi. Dördüncü derste görselliğin önemine değinerek; bir resmin bin söze bedel olduğunu ifade etti.
Beşinci dersini ise inovasyonun bir süreç olduğunu, ürün olmadığını belirterek; çıkarılması gereken dersleri anlattı. Son ders notunda ise “sorun çözmeyi bilmelisiniz” ifadesine yer verdi.
Beth Coleman ve Howard Goldkrand, öğleden sonra sunumlarının ikinci oturumunu gerçekleştirdi. Sunumlarında katılımcı dizayn modeline değinerek; projelerinde uygulama programı arayüzü geliştirme planlarından bahsetti.
İstanbul’un gerçekten çok hızlı değişen şehir olduğuna dikkat çekerek; kültürü kendimiz yaratabileceğimize değindi.
Sunumlarında ilginç uygulama örneklerine yer veren ikili, telefonda yol bulmak için uygulamaların yerine kaybolmak için uygulamaların son trend olduğunu söyledi.
Sunumun sonuna doğru Coleman, ‘Avatar’ kitabında insanların olayları yönetme kabiliyetleri ile ilgili inançları etkilediğinden bahsederek; ödüllerin amacının insanların kendi kabiliyetlerini keşfedebilmek olduğuna dikkat çekti.
Coleman’dan sonra söz alan Goldkrand, ayrıca şirkette yeni kişileri işe alırken, oyun kabiliyeti olan insanları başarılı olmanın önemini bildiklerinden onları işe almanın önemli olduğuna değindi.
Yorumlar