Bilişim dünyasında geçen yılın en çok konuşulan konuları arasında siber aktivizm ve internet sansürü yer aldı
2012 yılı, dünyada siber aktivizmin kendini hissettirdiği bir yıl olmakla beraber, hem kullanıcıların hem de sivil toplum örgütlerinin mahremiyet konusundaki çabalarının arttığı da bir yıl oldu.
ABD’de telif haklarını korumak isteyen, ancak kişisel mahremiyeti büyük ölçüde ihlâl eden SOPA ve PIPA adlı yasa tasarıları, kullanıcıların, sivil toplum örgütlerinin ve küresel internet şirketlerinin karşı duruşuyla yasalaşamadı. ACTA isimli uluslararası anlaşmadan da aynı şekilde siber aktivistlerin yoğun baskısıyla vazgeçildi.
Anonymous ve benzeri grupların eylemleri ise internet vatandaşlarındaki farkındalığı artırmakla kalmadı, hükümetlere şeffaflaşmaları açısından önemli dersler verdiler.
Instagram, tam da senenin sonunda kullanıcıların aleyhine olan yeni kullanım koşulları ilan etti. Kullanıcıların yarısına yakını ve bazı ünlü sanatçılar bu servisi kullanmayacağını beyan edince, Instagram geri adım atmak zorunda kaldı.
Bir yandan hükümetlere karşı şeffaflaşma baskıları artarken, diğer yandan interneti kısıtlamaya yönelik bazı çalışmalar da olmaya başladı. Çin’in sansür uygulamaları daha da sıkılaştı, Rusya’da ise aynen Türkiye’deki gibi genel internet filtresi kullanılmaya başlandı. ABD’de birçok site ve sosyal ağ hesabı yargı kararı olmaksızın kapatıldı.
Gelişmiş ülkelerde de internetin takibi gündemde
Uzun bir süredir, gelişmekte olan toplumlarda uygulanan internet izleme ve gözleme çalışmaları, 2012’de gelişmiş toplumlarda da artmaya başladı. İngiltere’de ve ABD’de terörü önleme adı altında, internet şirketlerinin elindeki verileri istihbarat servisleriyle eşzamanlı paylaşmasına yönelik düzenlemeler yapıldı.
ICANN 2012’de marka ve şehir isimlerinin alan adı uzantısı olarak kullanılmasına yönelik başvuruları kabul etti. Bu politikaya göre, global markalar ve meşhur şehirlerin kısaltmaları üst seviye alan adı olabilecek.
Geniş bir konsensüs grubu, internetin yönetiminin ve politikalar üretilmesinin BM’ye bırakılmasını savundu. Buna en çok Avrupa Birliği üye ülkeleri ile ABD karşı çıktı. Karşı çıkanların tezi, anti demokratik ülkelerin sayısal olarak çoğunlukta olduğu ve her ülkenin bir oy hakkı bulunduğu bir ortamda internetin kısıtlanabileceği ve kontrol edilebileceği endişesiydi. Konu şimdilik askıda kaldı.
Türkiye’de sansür ve şeffaflaşma gündemde
Kullanıcıların e.posta adreslerine gönderilen tanıtım ve duyuru mesajlarına sınırlama getiren, kullanıcıya iletmek için onun açık rızasını arayan ve kullanıcının istediğinde sistemden kolayca çıkmasını sağlayan bir düzenleme yapıldı. Bu düzenleme, henüz yasalaşamadı.
Yeni Türk Ticaret Kanunu, bilişim teknolojilerinin aktif olarak kullanılmasına olanak veriyor. Şirketlerin daha şeffaf olabilmeleri, ortaklarını ve müşterilerini korumak için belirli bilgi ve verileri internette yayınlama zorunluluğu geldi. Ayrıca elektronik imza kullanımı, elektronik ortamlarda yapılabilen şirket toplantıları, internet üzerinden şirket kurabilme gibi düzenlemeler dikkat çekti.
TTnet ve Phorm anlaşarak, TTnet kullanıcılarına davranışşal reklam olanakları sunmak istedi. Ancak, sunulan bu servis için sivil toplum örgütleri kampanya düzenleyerek ve hukuksal başvurular yaparak servisin durdurulmasını istediler. BTK, kullanıcıların rızası alınmadığı gerekçesiyle TTnet hakkında soruşturma açılmasına, Phorm ile ilgili olarak kullanıcıların gizliliğinin ihlal edildiğine karar verdi.
17 milletvekilinden oluşan TBMM İnternet Araştırma Komisyonu, internetin etkilerini değerlendirmek üzere rapor hazırladı. Raporda, internetin faydalı ve zararlı yönleri ele alındı. Rapor, bir sonuç getirmekten uzak kaldığı gibi bağlayıcı da değildi.
Gazeteler, internet haber sitelerini kendi haberlerini izinsiz yayınlamakla ve haksız rekabet etmekle suçladı. Konu kamuoyunda çok tartışıldı. Tartışmanın sonucunda, haberin alıntı kurallarına uyarak alınabileceği, internet sitelerinin değil, esas gazetelerin internetteki içerikleri izinsiz yayınladığı ortaya çıktı.
Yorumlar