İklim değişikliğiyle mücadelede dünya önemli bir dönüm noktasında. İklim değişikliği yüzünden hem gezegenimizi hem de gıda üretimi, insan sağlığı ve ekonomiye kadar toplumsal hayatın her yönünü etkileyebilecek facialarla karşı karşıya kalabiliriz. Tam da bu sebeple geçen aralık ayında dünya liderleri, Dünya İklim Eylemi Zirvesi COP28’de iklim değişikliği karşısında sistematik, global eylemler için taahhütte bulunmak ve uygulanacak yöntemleri kararlaştırmak amacıyla bir araya geldi.
İklim krizi ile ilgili yeni imkânlar yaratabilen yapay zekâ gibi dijital teknolojiler bu dönemde önemli bir rol oynayacak. Yapılan çalışmalar, etkisi kanıtlanmış teknolojilerin dünya genelinde emisyonları 2030’a kadar yaklaşık yüzde 10 azaltabilecek dönüştürücü bir potansiyeli olduğunu belirtiyor. Bu da Avrupa Birliği’nin yıllık sera gazı emisyonuna denk durumda.
Yapay zekâ kullanımında sorumlu hareket etmek gerekiyor
Yapay zekânın sorumlu bir şekilde geliştirilmesi bir süredir dünyanın dört bir yanındaki karar mercilerinin ilgilendiği konular arasında. Google olarak biz yapay zekâ alanında gerçekleştirdiğimiz tüm çalışmalarda yapay zekâ ilkelerimizden yararlanarak cesur ve sorumlu bir yaklaşımı benimsiyoruz.
Yapay zekâ, iklimle ilgili çalışmalara ivme kazandırabilir. Birey düzeyinde bilinçlendirme, işletmelerin faaliyetlerini optimize edip verimli hale getirme ve devletlerin tahmin ve öngörülerinde doğruluğu artırma gibi alanlarda kullanılması mümkün. Yapay zekânın yalnızca bir araç niteliğinde olduğunu da unutmamak gerek. İklim değişikliğinin beraberinde getirdiği zorlukların üstesinden gelmemize yardımcı olacak bir araç görevi görebileceği gibi mevcut düzende para kazanma hırsıyla kullanıldığında dünyadaki kaynakların tüketilmesini körükleyebilir.
Yapay zekâ, iklim değişikliğiyle mücadelede nasıl bir rol üstlenebilir?
Yapay zekânın iklim değişikliğiyle mücadeleye katkısına iyi bir örnek olarak hava yolu şirketlerini verebiliriz. Kuyruk izi, havacılık sektörünün küresel ısınmadaki etkisinin yüzde 35’inden sorumlu. Uydu görüntüleri, hava durumu ve uçuş güzergâhı bilgisi gibi yüksek hacimli verilerin bir araya getirilip yapay zekâ kullanılmasıyla pilotlar kuyruk izinde yüzde 54 azalma elde etti.
Devasa hacimli verileri analiz edip karmaşık hesaplamalar ve simülasyonlar yapabilen yapay zekâ, iklim değişikliği çalışmalarında son derece faydalı olabilir. Arazi kullanımını planlama ve yer seçimi gibi yeni stratejik yöntemlerle “15 dakikalık şehir” gibi kavramların hayata geçirilmesini sağlayabilir. Bunun yanı sıra yapay zekâ sayesinde veri kümeleri bir araya getirilip yeni bulgular gün yüzüne çıkarılabiliyor, daha doğru tahminler elde edilebiliyor. Örneğin hava durumu tahminleriyle gerçek enerji talebi verilerinin bir araya getirilmesiyle şebekelerde yenilenebilir enerji daha verimli kullanılabiliyor ya da enerji depolama alanında optimizasyonlar yapılabiliyor.
Yapay zekânın iklim değişikliği konusunda nasıl etki edeceğini keşfedeceğimiz bu yolculuğun henüz başındayız. Halka açık büyük şirketlerin birçoğunda sürdürülebilirlik alanında çalışan ekipler iklimle ilgili raporlama faaliyetlerine ciddi kaynaklar ayırıyor. Raporlamaya ayrılan sürede yapay zekânın yardımıyla ciddi tasarruflar sağlanabilir. Böylece sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada dijital çözümlerin etkisini artıracak yeni alanlar aramaya daha çok kaynak ayırabilirler. Önümüzdeki dönemde yapay zekâ, insan emeğinin yer aldığı hemen hemen her alanda insanlara ve topluma fayda sağlama kapasitesi sayesinde önemli avantajlar sunmaya devam edecek. Biz de yapay zekâ sayesinde yaratıcılığın sonsuz olasılıklarını keşfedeceğiz.
* “Yapay zeka iklim krizini çözmeye yardımcı olabilir mi?” (Think with Google)
Sırma Süren
Google Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü
Yorumlar