‘’Moda değişti… Çok fazla giysi, kıyafetleri öldürüyor… Her sezon sekiz koleksiyon çıkıyor. Bu, yılda onaltı kolleksiyon demek… Sistem çöktü. Bu kadar kıyafeti alacak insan yok. Oysa biz modacılar, kıyafetleri giyilmesi için üretiyoruz,’’ diyerek moda sektörünün sorunlarına işaret ediyor, ünlü modacı Jean Paul Gaultier.
Moda sektörünün problemleri
Küresel lüks moda piyasasının büyüklüğü 400 milyar dolar civarında. Bu kadar büyük bir endüstrinin elbette büyük dertleri ve teknolojistlere sunduğu büyük çözüm fırsatları var. Jean Paul Gaultier’in serzenişinden hareketle, günümüz moda sektörünün üç büyük temel problemi olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar: Modayı anlamak, modayı üretmek ve modaya erişimi kolaylaştırmak. Bu problemlerin mevcut teknolojik bakış açılarıyla nasıl çözümlenebileceğine hızlıca bir göz atalım.
Moda trendlerini büyük veri ve yapay zekâ ile anlamak
Veriden anlamlı bilgi çıkartmak dijitalleşmenin önemli vaadlerinin başında geliyor. Yaklaşan moda trendlerini anlamak ve bunlara uygun ürünleri ortaya çıkartabilmek için modacılar da büyük verinin gücünden faydalanmak istiyor. Buradaki anahtar teknolojiler: Büyük veri, derin öğrenme, bilgisayarla örüntü tanıma teknolojileri, üç boyutlu vücut modelleme, predictive analytics(öngörülebilir analitik), sinirsel ağlar olarak karşımıza çıkıyor. Moda dünyası, hem trend analizlerinin yapılması hem de müşterilere uygun moda unsurlarının tavsiye edilebilmesi için büyük veriyi kullanırken, beş büyük veri setinden faydalanıyor. Bunlar: Teknik tasarım bilgisi, renk kütüphanesi, malzeme kütüphanesi, taranmış insan bedeni bilgisi, moda tasarımı bilgisi.
Predictive analytics algoritmalarıyla kasa verilerinden moda trendlerini tahmin etmek de mümkün. Satılan ürünlerin coğrafi lokasyon, yaş ve cinsiyet gibi demografik verilere göre oluşturduğu satın alma döngülerini öngörebilmek ve buna göre kıyafetler üretmek sektörün büyük ihtiyaçları arasında yer alıyor. Bilgisayarla örüntü tanıma teknolojisi de moda endüstrisinin gidişatına yön veren inovasyonların başında yer alıyor. Tractica’nın raporuna göre örüntü tanıma teknolojisi pazarı 2015’te 6.6 milyar dolardı. Bunun 2022’de yaklaşık 50 milyar dolarlık bir sektör olacağı tahmin ediliyor.
Bu teknolojinin başı çeken örneklerinden biri yüzde 97 başarım oranıyla yüzleri tanıyan Facebook’un DeepFace teknolojisi. Moda teknolojileri üzerine çalışan Eleks Lab araştırmacıları, örüntü tanıma teknolojisini kullanarak, ofise yerleştirdikleri kameralarla çalışanların kıyafetlerini sürekli analiz etmiş. Hangi çalışanın hangi gün nasıl bir kıyafet kombinasyonuyla işe geleceğini tahmin etmeyi başarmışlar. Eleks lab çalışanları Instagram’da paylaşılan fotoğraflardaki kıyafetleri analiz ederek, bölgesel ve dönemsel moda trendlerini tahmin etmek için de yöntemler geliştiriyor. Bu kadar büyük veriyi hızlıca işleyebilmek için tıpkı insan beyni gibi çalışan sinirsel ağ teknolojilerinden faydalanılıyor. Bulut üzerinde yüzlerce bilgisayarın aynı anda bilgi işlemesini mümkün kılan bu paralel bilişim sistemleri de moda teknolojistlerinin imdadına yetişiyor.
Modayı yeni teknolojilerle üretmek
Moda dünyayı en çok kirleten sektörlerin başını çekiyor. Modayı üretirken çevreyi korumak ve üretim verimliliğini artırmak için yeni metodların ve malzemelerin keşfedilmesi şart. Bu tarafta da ilginç teknolojilerle karşılaşıyoruz. Mesela bakterileri kullanarak kıyafetlere renk vermek, vücut elektriği ile kıyafeti aydınlatmak, tekstillerin üstüne giyilebilir elastik güneş panelleri ekleyerek, cep telefonunuzu şarj edebilecek kadar elektrik üretebilmek vb.
Kevin Kelly’nin ‘12 Inevatables’ kitabında bahsettiği üzere ‘dematerialization’ trendine moda sektöründe de sıkça rastlayacağız gibi. Dematerialization trendini nicelikçe az, nitelikçe yoğun malzemeler kullanarak, dayanıklı ve akıllı nesneler üretmek olarak özetleyebiliriz. Burada hack’lenebilir, amaca göre şekil değiştiren, çok yönlü kullanımı olan tekstil ürünlerinden bahsediyorum. Mesela Karim Oumnia adlı girişimcinin All-rounder Sneaker projesi buna iyi bir örnek. Ayağınıza göre şekil alan ve üstündeki sensörlerle adım sayan, hava sıcaklığını gösteren bir ayakkabı.
Modayı erişilebilir kılmak
Ürün ve hizmetlerin erişilebilirliğini artırmak sadece moda sektörünün değil günümüz pazarlamasının en önemli problemi. İnternet ve teknolojinin, hizmetlerin erişilebilirliğini artırdığı bir gerçek. Ancak bu taraftaki yenilikçi yaklaşımlara olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Daha fazla kişinin modadan hem hizmet hem de ürün olarak faydalanması için yeni iş modellerine ihtiyacımız var. 2017’de New York’da kurulmuş Cherrypick.ai, doğal dil işleme algoritmaları geliştiren bir teknoloji girişimi. Bu girişim marka paylaşımlarının altındaki binlerce sosyal medya yorumunu takip ederek, moda markaları için potansiyel müşterileri yakalıyor.
‘Clothing as a service’ iş modelleri de moda ve giyim sektörünün erişilebilirliğini artırıyor. Anniina Nurmi’nin ‘Clothing as a service’ modeli, kıyafet kiralama esasına dayanarak lüks markaların erişilebilirliğini artırmayı hedefliyor. Urbanebox.com gibi siteler de kişiye özel stil danışmanlığı veren uygulamalar arasında yer alıyor. Bu girişim en uygun son moda kıyafetlerden kombinler yaparak, aylık belli bir fiyat karşılığında evinize postalıyor. NadineWest.com ve Fabletics.com gibi siteler de modanın mücevher ya da spor giyim gibi alt kategorilerine odaklanıp, müşterilere özel kıyafet ve mücevherat paketlerini aylık abonelik mantığında gönderiyor.
Teknoloji girişimleri genellikle yenilikçi ürün ve hizmetler oluşturmak için çalışır. Ancak bu ürün ve hizmetlerin müşterilerle buluşturulması noktasındaki yenilikçi yaklaşımlara olan ihtiyaç büyük. Yaratıcı ürün ve hizmetleri geliştirmenin yanında bu hizmetlerin kesintisiz şekilde erişilebilirliğini sağlayacak operasyonel mükemmelliyeti ortaya koyacak yeni iş mıodelleri icat etmek de son derece önemli. Bu tarafta pazarlama ve işletme bilen teknolojistler için çok büyük fırsatlar olduğunu düşünüyorum.
Hakan Akben, Stratejik Pazarlama ve Teknoloji Trendleri Danışmanı
Yorumlar