Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), nesnelerin internetini (Internet of Things-IoT) kısaca şöyle tanımlıyor: “Bilgi toplumu için küresel bir altyapı, mevcut ve gelişen birlikte çalışabilir bilgi ve iletişim teknolojilerine dayanan (fiziksel ve sanal) şeyleri birbirine bağlayarak gelişmiş hizmetleri mümkün kılıyor.” Bu hizmetler kapsamında tüketici ürünleri de IoT’nin kapsamına giriyor ve giderek önemli bir yer kaplamaya başlıyor. Bu ürünler arasında ise akıllı saatler, akıllı otomobiller, akıllı çamaşır makineleri, akıllı buzdolapları ve akıllı kombileri sayabiliriz.
11 milyardan fazla IoT cihazı var
Araştırma ve danışmanlık firması Gartner’ın araştırmasına göre, dünyada 2017 sonunda yaklaşık 8,4 milyar IoT cihazı bulunuyordu. Firmanın 2018 yılı sonu için tahmini ise 11,2 milyar cihaza ulaşılacağı yönündeydi. Araştırmanın segment ayrıntılarına baktığımızdaysa 2017 sonunda 5,2 milyar son kullanıcı cihazının varlığından bahsetmek mümkün. Kalan 3,2 milyarlık bölümse B2B amaçlı cihazlardan meydana geldi. 2018 öngörüsü ise 7,03 milyar son kullanıcıya karşılık 4,17 milyar B2B cihazı olacağı yönündeydi.
IoT cihazlarını neden kullanıyoruz?
Araştırmanın da gösterdiği gibi, IoT cihazlarına en çok ilgiyi son kullanıcılar gösteriyor. Peki, bu ilginin arkasındaki sebepler nelerdir? Bunların arasında ilk sırada kullanım kolaylığı geliyor. Yani, sıcak bir günde evinize varmadan klimanızı uzaktan açarak serinletmeyi istemez misiniz? Diğer bir gerekçe, uygunluk. Evden çıkmadan önce IoT’ye bağlı kahve makinenizden kahve hazırlayıp içmek gibi uygun çözümler var. Üçüncü bir neden ise sağlık yönetimi olarak karşımıza çıkıyor. Burada da diyabet ve tansiyon gibi hastalıkların yanı sıra kalp atışı gibi sağlık değerlerinin kontrol edilmesi öne çıkıyor ve IoT cihazları yardıma koşuyor.
Yorumlar