Geçtiğimiz haftalarda ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımlarının ardından ülkemizde ABD ürünlerine karşı başlatılan boykotta ilk etkilenenler “her kriz döneminde millî geleneğimiz haline geldiği üzere” reklam sektörü ve yayıncılar oldu. #ABDyeReklamVerme kampanyası ile birlikte Türk Hava Yolları ve Türk Telekom, ABD’li şirketlere reklam vermeyeceğini açıkladı. Ardından pek çok firma medya reklam planlarında Google, Facebook, Instagram, Twitter ve YouTube’a ayrılan bütçeyi tamamen kaldırdığını duyurdu. 2017 yılında Türk şirketlerinin bu mecralara 1.05 milyar dolar reklam verdiği biliniyor. İç piyasada daha şimdiden ekranımıza daha fazla rakip yabancı firmanın reklamının düştüğünü görülüyor.
Twitter üzerinden yürütülen hashtag altında birleşen (6-14 Eylül tarihleri arasında 128 farklı kullanıcı tarafından 187 tweet atıldı) kullanıcılar, markalardan destek taleplerini dile getirdi. Talebin geldiği mecranın menşei ve mevcut çalışan algoritması düşünüldüğünde durum ironik. Bu ironi iki markanın Twitter hesaplarının takipçi kaybı ile sürüyor. Türk Hava Yolları’nın son bir ayda yaşadığı kullanıcı kaybı 420 bin seviyesinde. Yeni personel üniformalarını İtalyan bir modacıya yaptırmaları ve şu aralar mevcut mecraların en iyi kampanyalarının seçildiği bir ödül töreninin ana sponsoru olarak yer almaları ise manidar. Bu kararın etkisini, artısını ve eksisini daha çok konuşacağız, tıpkı sektöre olacak etkileri gibi.
Sektör olarak krizin olmadığı bir dönem yaşamadık
Türkiye’de sosyal medya ve dijital reklam ajanslarının büyüyen bir performansı var. Ekonomik nedenlerle şimdi bütçeler azalacak, beklentiler yükselecek. Bazı ajanslar küçülecek veya birleşecek. Bazıları ise kapanacak ve ardından işsiz kalan çalışanlar bırakacak. Böyle zamanlarda sorumluluk alan ve tüketici ile iletişim hattını açık tutan markalar ise hep kazandı ve kazanmaya devam edecek. Peki internet ve sosyal medya kullanım yaygınlığı açısından listelerin tepelerini zorlayan ve yükselen bir değer olan ülkemizde “yerli ve millî bir sosyal medya” mümkün olur mu dersiniz?
Bu konuda en etkili örneklerden biri olan Çin ekosistemine bakabiliriz
Bilgi tüketimi hızla gelişiyor ve temel bir güç kaynağı olarak Çin’e hizmet ediyor.2017 yılında, Çin’in dijital ekonomisi yıllık bazda yüzde 20,3 artışla 27,2 trilyon Yuan’a çıktı ve GSYİH’nın yüzde 32,9’unu oluşturdu. 802 milyon kullanıcıya hizmet veren Çin sunucularına yapılan girişlerin yüzde 98,3’ü mobil ağlar üzerinden sağlanıyor.
VPN yasağı burada dış dünyayla ilişkiyi kesen bir duvar örüyor. Çin’de Facebook, Twitter, Instagram, YouTube ve diğer bazı yaygın sosyal mecralar kullanılmıyor. Bu yasaklar Tencent, Wechat, Weibo gibi platformların ortaya çıkmasına imkân tanıdı. Platformların hemen tümü Çin’e özgü bir taklitçi zihniyetle hayata geçti, şimdilerde ise pek çok yeniliğe öncülük ediyor.
Tüm dünyada yaygın kullanılan platformların Çin’de bir karşılıkları var. İşte bunlardan bazıları.
Tencent
Çevrimiçi sosyal oyunlar, müzik, alışveriş, mikroblog, film – grup ve sesli sohbet yazılımı sağlayan Tencent, 1 milyar aktif aylık kullanıcıya sahip. Oyun sektörü tüm dünyada yükselen değer ve Tencent neredeyse tüm oyun sektörününü domine ediyor.
WeChat
WeChat, ortak bir iletişim platformunun ötesinde alışveriş, para transferi, yatırım, rezervasyon ve çok daha fazlasını yapabileceğiniz bir mobil iletişim aracı. Çinli kullanıcılara ve reklamverenlere özel birtakım uygulamalar da geliştiriyor.
Sina Weibo
Sina Weibo, Çin’in Twitter’ı. 2017 itibarıyla, aylık 392 milyondan fazla aktif kullanıcısı var. Weibo, Çin’de pazarlama konusunda ana platform konumunda. Weibo tema kampanyaları ve influencer çalışmaları ile öne çıkıyor.
Baidu Tieba
Baidu Tieba, Çin arama motoru şirketi Baidu’nun sağladığı en büyük Çin iletişim platformu. Burada topluluk sayfalarındaki ilgi gruplarına ulaşarılarak reklam veriliyor.
Çin’de bu ana akım sosyal medya platformlarının yanı sıra, farklı hedef kitlelere ve işlevlere sahip olan Douban, Zhihu ve video platformları gibi birçok sosyal mecra da yer alıyor. Tüm platformların ortak özelliği kusursuz hedefleme ile kullanıcı erişimi ve konum özelliğinin aktif kullanımı. Global yapıdan çıkıp kendi sınırları içerisinde kalan Çin ekosistemi özetle bu yapı üzerinde ilerliyor. Sınırları kapalı ama önde oldukları alanlar var. Başarı formülleri ise “yasakların etkisi ile mecburiyet olsa bile” tüketici talebi ve deneyim ile ilgili temel kuralları belirleyip, sosyal medyayı kullanmanın yeni yollarını aramaktan geçiyor.
Sınırlarımıza geri döndüğümüzde biz bunu başarabilir miyiz?
Gereklilik noktasında başlangıç noktasındaki bir girişime bile ilk önce global düşün diyoruz. Globalden uzaklaşmayı ve ne sınırlanmayı ne de yasaklanmayı elbette istemiyoruz. Elde alternatif var mı? Yok. “-meli, -malı” diye konuşmaya çenesi güçlü bir toplum olarak bayılıyoruz. Alternatif üretebilecek ve ilk yerli sosyal medya platformunu çıkarmaya en yakın markanın Turkcell olduğu aşikâr. Paycell, BiP, Yaani, fizy gibi pek çok uygulama servisini bir arada sunan iletişim ve teknoloji şirketinin, daha önce gördüklerimizin ötesinde başarıya ulaşabilecek ve hem pazarlama hem de sosyal mecra olarak kullanılabilecek bir platformu hayata geçirmesi sürpriz olmayacaktır.
Funda Güleç Yalçın, Dijital İletişim Danışmanı
Yorumlar