Size bir iyi ve bir de kötü haberim var. Önce iyi haber: Medyanın iç karartıcı öykülerine rağmen, hemen her önemli ölçekte dünya daha iyiye gidiyor. Kendine ‘fütürist’ değil ‘possibilist’ diyen, Hans Rosling ‘Factfulness: Dünya hakkında neden yanıldığımızın 10 sebebi ve neden işler düşündüğümüzden daha iyi,’ kitabında bunu, “İnsanın gizli ve sessiz ilerleme mucizesi” olarak adlandırıyor. Geçtiğimiz iki yüzyıl boyunca, temel okuryazarlık oranında yüzde 12’den yüzde 83’e çıktık. Çocuk ölüm oranları, petrol sızıntıları, HIV enfeksiyonları, savaştan veya doğal afetlerden kaynaklanan ölümler hızla düşüyor. Tahıl verimi 1960’lardan beri neredeyse üç kat arttı. İnsanlığın çoğunluğu (yüzde 56) şimdi demokrasilerde yaşıyor, bir yüz yıl önce ise bu rakam yüzde 1’di. Bugün yüzde 88’imiz temiz suya erişebiliyor; 1980 oranı sadece yüzde 58 idi.
Şimdi kötü haber (bilinçli liderlere göre fırsat): Okuryazarlığımız artsa da, gelecek okur yazarlığımız yüzde 1 bile değil. Kısa vade takıntılıyız, kriz oluşuncaya kadar riskleri görmezden geliyoruz. Tanıdık senaryoların ötesini hayal edemiyoruz. Bu bilişsel eğilim, insanlık için aşırı riskli. Ancak biz ve çocuklarımız yeterince gelecek okuryazarları olursak hayatta kalma şansımız var.
Gelecek okuryazarlığı, bağlamsal değişimden bağımsız olarak, kilometre taşlarını tahmin etme ve onlara ulaşma kapasitesini oluşturma yeteneğidir. Deneysel ve maceracı bir şekilde yaşarken ortaya çıkan bir gelecek için zihinsel modeller yaratma eylemi ve esnek bir varoluştur. Mutlu inovasyon da, işletim sistemimizi dönüştürmenin anahtarıdır.
Mutlu inovasyon nasıl yapılır?
Mutlu inovasyon temelleri; 1-Radikal şekilde yenilikçi düşünce 2-İnsanî sistem tasarımları için küresel işbirlikleri
1-Radikal şekilde yenilikçi düşünce: Biyolojik sistemimiz salgıladığı endorfin ile aynı düşünceleri ve duyguları tekrar etmemizi teşvik eder. Bu yüzden düşüncelerimize ve duygularımıza bağımlıyız. Çoğunlukla farkında bile olmadan düşünmek yerine aynı düşünceleri prova ederiz. Üstelik çoğu bireysel sandığımız düşüncemiz de toplumsal düşüncenin yansımalarıdır. Sorgulanmadan tekrarlanan düşünceler inanç, inançlar da inanç sistemleri haline gelir. İşte bu nedenle açık ekonomik teşviklerimiz olduğunda bile inanç sistemimizi güncellemekte zorlanabiliyoruz. Örneğin, Fortune 500’de orijinal listedeki şirketlerin sadece yüzde on ikisi hâlâ var. Diğer yüzde 88, bir sonraki şeyi görmek, uyarlamak ve inşa etmek için inanç sistemlerini yeterince hızlı güncelleyemediği için yokoldu. Bunu anlamak çok önemli: politik sistemlerimiz, ekonomik sistemlerimiz, işletmelerimiz, savaşlarımız, ilişkilerimiz, bilimsel keşiflerimizin hepsi düşünsel modellerimizde yaşıyor.
Bilinçli liderlik eğitimlerimizde şirketleri ve liderleri artık yararlı olmayan inanç sistemlerinin yükünden özgürleştirmek için pratik bir felsefi program olan Sokratik Tasarım’ı kullanıyoruz. Sokratik diyaloglarla insanlar düşünce bağımlılıklarından kurtulurlar ve dünyaya yeni gözlerle bakarlar. Kullandığımız diğer yöntemler; sanat, enerji, meditasyon ve bırakma (Letting Go) teknikleri, yeme alışkanlıklarını değiştirmek (bitkisel bazlı bütünsel beslenme gibi) ve doğanın ilaçlarından faydalanmak. Yapay zekâ kadar kendi potansiyelimizin gelişimi hakkında iddialı olmamamız için hiçbir neden yok. Geleneksel düşüncenin aksine teknoloji bizi insanlığımızı katlamaya teşvik ediyor, vizyoner yatırımcı John Doerr’in de söylediği gibi ‘Başarıyı yaratan insanlardır, robotlar değil’.
2-Küresel İşbirlikleri: İklim değişikliği, plastik kirliliği, mülteci krizleri, nükleer imha ve kitlesel olarak insanı etkileyen teknolojik ve biyolojik inovasyonlar ile görüyoruz ki, kaderimiz birbirine bağlı. Artık bu gerçeği tanıyan daha kapsayıcı inançlar üzerine kurulmuş sistemlere ihtiyacımız var.
Şu andaki ekonomik teşviklerimiz (yani dünyayı yönlendiren motor) insanları işten çıkarmak ve mümkün olduğunca çabuk alakasız hale getirmek için tasarlanmıştır. Dijital zekâ, mevcut ekonomik sistemimizde insanlardan daha fazla ROI üretmektedir ve delta günlük olarak artmaktadır. Örneğin, Facebook gibi en güçlü ve yetenekli şirketlerden bazıları dijital verilerimizi toplar, bu verileri reklamverenlere (politikacılar, uluslar – en yüksek bedeli ödeyen her kimse) satar. Daha sonra bu parayla dünyanın en iyi yeteneklerini işe alır ve kullanıcıları daha çok servislerinde tutacak dünyanın en gelişmiş dijital araçlarını yaparlar. Bunun sonucunda kullanıcılar bu hizmetlere daha fazla bağımlı hale gelir, değerli zamanlarını harcarlar ve depresyona girerek psikolojik olarak manipüle edilirler. Mevcut bu modellerle dijital zekâ artışları için yatırımın geri dönüşü arttıkça insanlar için yatırımın geri dönüşü azalır.
Diğer yandan hızla bilinçlenen yeni kuşaklar sayesinde, toplumsal değerlere aykırı davranan işletmelerin hayatta kalması giderek zorlaşıyor. İş dünyasının liderleri, işlerini geleceğe hazır hale getirirken, hedef kitleleri, topluluklar ve gezegen üzerimizdeki etkileri konusunda daha bilinçli olmalıdır. Peki nasıl?
Bilinçli iş modelleri tasarımı ve inovasyonu
Humanworks.design ’Bilinçli iş modelleri tasarımı ve inovasyonu’ modelimiz ile işletmeleri insanların bilişsel yeteneklerini, iyiliğini ve mutluluğunu geliştirmek için teşvik ediyoruz. Sizin de uygulayabileceğiniz adımlar;
- Liderler ve çalışanların düşünce modellerini ve iletişim yeteneklerini dönüştürmeye odaklanın, varsayımları sorgulayın. Korku odaklı rekabet düşüncesini geride bırakmak ve şirket içinden daha geniş ekosistemlere genişleyen esnek, kolektif bir yaratıcı zekâya dönüşmek için bu adım şarttır.
- İşinizi insanileştirin; çalışanlarınızla insanî değerlere ve derin hayallere dayanan değeri önermeleri ve iş modelleri tasarlayın.
- Deneyin. Yeni ekosistem ortaklıkları, teknolojiler ve ekonomileri prototipleyip denemek üzere sürekli inovasyon süreci hayata geçirin, bu yaklaşımı şirketin her alanında yaygınlaştırın.
- Başarıyı, teşvik yapılarını, neyi neden ve nasıl ölçümlediğinizi yeniden tanımlayın. İnsanî gelişim, mutluluk, hata yapmak ve öğrenmek gibi yeni davranışları teşvik eden metrikler tanıtın.
- İnsanî motivasyonları açığa çıkarmak ve bağı güçlendirmek için kültürel dönüşümünüzü tasarlayın ve yeni ritüeller ile somut bir şekilde tüm paydaşlarınızla uygulamaya koyun.
- İnovasyonu kalıcı kılmak için merakı ve serotonin salınımını tetikleyen öğrenim programları tasarlayın.
- Ve kendinize iyi bakın. Mutlu inovasyonun altın kuralı budur.
İnsanî gelişim, duyguları hissetmek, kendimizi, başkalarını ve insan olma halini daha iyi ve şefkatli bir biliş ile kavrayarak bilincimizi yükseltmektir. İşte o zaman şifalanırız, liderler ve şirketler olarak şifa veririz. Mutlu inovasyon bir hedeften ziyade neşe ile bu ‘olma sürecini’ kavramaktır, böylece hayallerimizi paylaşabilir ve birlikte gerçekleştirebiliriz.
Canay Atalay, humanworks.design Kurucu Ortağı
Yorumlar