Veri belki de insanlığın tarihini internetten de çok daha fazla etkileyecek ve hatta insanlığın yaşantısını kökten değiştirecek çok önemli bir konu. Bazıları önceden petrol değerliydi şimdi ise veri değerli diyorlar. Bence bunun çok ötesinde hayat memat meselesi.
Derin öğrenme ve yapay zekâ gibi insanlığı çok etkileyecek gelişmelerin temel beslenme noktası veridir. Çünkü algoritmaları bir kez buldunuz mu, kopyalayabilirsiniz ama veri öyle değil. Ayrıca dijital ekosistemleri kurmak için öncelikle veriye ihtiyaç var.
Gelecekteki tüm teknolojilerin temeli veriye dayanacak.
Veri nedir?
Veri aslında yaşantımızdaki etkileşimlerin kayıta alınmış halleridir. Yani bir etkileşimi kayıt altına almazsanız orada veriden bahsedemezsiniz. Etkileşimler türlü şekilde ortaya çıkabilir. İnsan – insan, insan – makine, insan – yazılım, makine – makine, yazılım – yazılım, insan -şirket, şirket – şirket. Görüldüğü üzere etkileşim sadece insanlar arasında değil makineler ve yazılımlar arasında da olabilir.
Derin öğrenme ya da yapay zekâ dediğimiz şey aslında çok büyük verinin değerli algoritmalar ile anlamlı hale getirilmesidir. Anlamlı hale gelen veri ile aklınıza gelebilecek birçok soruya kolaylıkla cevap verebilirsiniz.
Veriyi toplayabilmek
Hayatımızın her anında bir etkileşim yaşadığımıza göre eğer becerebilseydik tüm bu etkileşimleri kayıt altına alsaydık neler olurdu?
İnsanlar arasındaki etkileşimleri biliyor olsaydık muhtemelen potansiyel insan davranışlarını da önceden tahmin edebilirdik. Sosyal medya aslında tam da buna güzel bir örnek. Bu ise mesela şirketlerin müşterilerinin önlerindeki birkaç yıl içerisinde neler yapacaklarını tahmin edip pozisyon almalarını sağlayabilirdi. Ve muhtemelen ilerde bunu daha fazla başaran şirketler ayakta kalacaklar. Şu an böyle örnekler fazla yok ama 5 yıl içerisinde şirketler ve ülkeler arası büyük veri savaşları çıkacağını öngörüyorum. Ne ilginç değil mi önce petrol savaşları sonra veri savaşları.
Şimdi gelelim asıl soruya. Veriyi nasıl toplayacağız?
Google 1998 yılında kuruldu ve tam 20 yıldır tüm dünyadan veri topluyor. Öyle büyük bir kütüphane haline geldi ki, şu an neredeyse tüm insanlık Google’ın bu büyük veri ağından faydalanıyor. Bilgiye ulaşmak çok ama çok kolay hale geldi. Doğa her zaman kolaya yönelir. İnsanlığın ikinci bir Google çıkarması oldukça zor çünkü hali hazırda ulaşmak çok kolay. Öte yandan etkileşimi biz yapsak bile kayıt altına alan taraf olmadığımızdan verinin sahibi her zaman Google olacak. Yani, veriyi kullanma ve ticarileştirebilme hakkı Google’da olacak. Öyle de yapıyor zaten. Şu an dünyanın en değerli şirketlerinden.
Burada dikkat çektiğim nokta veriyi kullanmaktan çok toplayabilmek konusu. Veriyi toplayabilmek için iki aşamadan geçmelisiniz. Birincisi hangi veriye ihtiyacınız olduğunu saptayabilmek, ikincisi ise veriyi almak için yürüteceğiniz eylemlerin kararlarını alabilmek.
Ne kadar fazla veri, o kadar fazla fayda
“Hangi veriye ihtiyaç duyuyorsunuz,” sorusu şirketlerde iş birimleri tarafından cevap verilmeli. Her iş biriminde mutlaka bir veri analizci olmalı. Bu veri analizcileri matriks yapıda şirket içerisinde ayrı bir fonksiyon olarak kurulmuş veri analizi ve yönetim ekibi ile sıkı bir çalışma içerisinde olmalı. Bu bölüm şirketin yapısına göre pazarlama ya da operasyon içerisinde kurgulanabilir.
Bir kez hangi verilere tatmin edici gerekçelerle neden ihtiyaç duyduğunuzu saptarsanız sonrası zaman meselesi olacaktır. Çünkü o verileri toplayabilmek ile ilgili eylem kararları er ya da geç alınacaktır. Burada temel mesele ne kadar geç kaldığınızdır.
Benim önerim veri toplamaya bir an önce başlayın. Bu konuda çok temkinli olmaya gerek yok. Ne kadar fazla veri, o kadar fazla fayda. Erken kalkan yol alır.
Yorumlar