Skip to main content

Dünyada birçok şirket rekabet alanlarını genişletmek için ya bir şirketle birleşiyor ya da birbirlerinin güçlü özelliklerini ortak kullanmak için dijital ekosistemler geliştiriyorlar. Bizim de hem kamu hem özel sektörde bu seviyeyi yakalamamız için ülke olarak bir Dijital Dönüşüm Bakanlığı kurmamız şart!

Dijital dönüşüm bakanlığı

Mersin Üniversitesi’nde Nisan ayı içerisinde “Dijital Dönüşüm” başlıklı bir zirve düzenlendi ve ben de bu zirvede konuşmacı olarak yer aldım. Seminerde soru-cevap kısmına gelindiğinde üniversiteli gençlerde temel olarak iki endişeyi gördüm. Birincisi; dijital dönüşümün neresinde ve nasıl yer alabiliriz ya da yer alabilir miyiz? İkincisi ise  “Aldığımız eğitim dijital çağın kurallarına uygun mudur ve 10 sene içerisinde yok olacak bazı mesleklerden birisi de benimkisi olabilir mi?” Etkinlik sonrasında aslında bu endişelerin tüm üniversitelerimizde olacağını düşünerek bu yazıyı kaleme alma gereği duydum. Öncelikle tüm siyasilere buradan önemli bir mesajı iletmek isterim. Lütfen Dijital Dönüşüm Bakanlığı kurun! Teknoloji Bakanlığı demiyorum özellikle Dijital Dönüşüm Bakanlığı diyorum ve altını çiziyorum. Çünkü teknoloji, dijital dönüşümün alt başlıklarından birisidir.

Konu hayatî derecede önemli

Büyük veri, derin öğrenme, yapay zeka, elektrikli otonom sistemler, IoT , Blockchain teknolojileri , finans teknolojileri ve kripto paralar, giyilebilir teknolojiler, sağlık teknolojileri, akıllı fabrikalar ve akıllı şehirler gibi pek çok konu gelecek 10 yılı fena halde sallayacak. Bu sefer ıskalama lüksümüz yok. Dijital dönüşümde başarılı ülkeler/şirketler ile başarılı olmayanlar arasında servet transferleri olacak. Birçok şirket acıdır ki, tarihteki yerini alacak ve maalesef şimdiden önlemini almaz isek çocuklarımız gelecek 20 yılda işsizlik dahil birçok sıkıntılı durumda karşı karşıya kalacak. Bu konuda ülkenin tamamında yüzeysel olmayan içselleştirilmiş farkındalık oluşturulmalı. Bu da ancak Dijital Dönüşüm Bakanlığı ile olur. Dijital Dönüşüm Bakanlığı aynı zamanda hem kamu hem özel şirketlerimiz arasında dijital ekosistemlerin kurulmasına öncülük etmeli. Bu şekilde dijital ekosistemlere entegre olan tüm şirketlerimiz daha sağlam daha korunaklı hale geleceklerdir.

Dijital ekosistemler

Dikkat ettiyseniz, dünyada birçok şirket rekabet alanlarını genişletmek için ya bir şirketle birleşiyor ya da birbirlerinin güçlü özelliklerini ortak kullanmak için dijital ekosistemler geliştiriyorlar. Bunun perakendedeki örneklerinden birisi Amazon’un Whole Food zincirini satın alması ile oldu. E-ticaret devi Amazon.com ile rekabetini güçlendirmek isteyen Walmart ise Google ile iş birliğine gidiyor. Ya da Google bir perakende devi olan Walmart ile işbirliği içerisinde. Aynı şekilde Amazon Web Services (AWS) ve Microsoft yaptıkları işbirliği ile geliştiricilerin performanstan ödün vermeden daha kolay ve hızlı bir şekilde machine learning (makine öğrenmesi-ML) modelleri oluşturmalarını sağlayan yeni, açık kaynaklı deep learning (derin öğrenme) arabirimi Gluon’u tanıttılar. Bu örneklerle anlatmaya çalıştığım ise temelde şu: Şirketler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, her şeyi tek başına yapma lüksleri ya da zamanları yoktur. Belirli konularda iyi olduklarına inandıkları şirketler ile rekabet etmek yerine iş birliğine gitmeliler.Türkiye’de ise global şirketlerimizin sayısı gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında oldukça az. Yani şirketlerimiz daha çok yerel kalmışlar. Bununla birlikte birçok şirketimizde yeterli kaynak olmamasına rağmen kendi işimi kendim yaparım anlayışı hakim. Dijital çağda olduğumuzu unutarak her koyun kendi bacağından asılır diyerek iş birliği kültüründen oldukça uzaklaşmışız.

Zaman kaybetme lüksümüz yok

Yıkıcı teknolojilerin ve dijital dönüşümün etkisiyle aslında her geçen gün elimizdeki avantajları kaybediyoruz. 4. devrim belki de önümüzdeki yakın dönemde birçok bildik şirketimizin kapanmasına yol açacak. Bu nedenle şirketlerimiz asıl işine odaklanırken kendisi ile doğrudan ilişkili olmayan işleri, konusunda iyi olan şirketlere küçük büyük demeden devretmeliler. Bunu da bir an önce yapmalılar.

Aynı zamanda tüm büyük şirketlerimiz dijital ekosistemler kuran küçük şirketlere yatırım yapmaya ve diğer büyüklerle ortak hareket etmeye çok daha iştahlı olmalılar. Bu tür şirketlere yatırım yapanlar eninde sonunda kazanacaklar. Ülke olarak dijital ekosistemlerin kurulmasına katkı yapan tüm teknoloji şirketlerine öncelik vermeliyiz.