Skip to main content

Artık sözleşmelerin de akıllısı var. Aslında “akıllı sözleşme” kavramı çok yeni olmasa da, son iki yıldır daha sık duyar hale geldik. Bunun sebebi, internete bağlı akıllı cihazların ve internete bağlı sensör teknolojilerinin daha yaygın kulanım alanı bulması; ayrıca akıllı sözleşmeler ile kripto paraların altyapısının aynı olması: Yani, Blockchain teknolojisi.

Akıllı sözleşmeler

Blockchain teknolojisi, bankacılık alanında para transferi, borsa alanında hisse alım satımı, vatandaşlık alanında elektronik kimlik, oy kullanma, tapu devirleri gibi birçok alanın yanı sıra akıllı sözleşmeler alanında da yoğun bir şekilde kullanılacak. Akıllı sözleşme kavramı, ilk defa 1994 yılında, henüz kripto paralar yokken, hem bilgisayar programcısı hem de hukuk profesörü olan Nick Szabo tarafından ortaya çıkarılmıştı. O zamanlar pek tutmayan bu kavram, Ethereum ile birlikte tekrar gündeme geldi.

Akıllı Sözleşme, birçok kişi tarafından otomatların yapmış olduğu işe benzetiliyor. Otomata para atarsınız, para onaylanırsa ve bir numara tuşlayarak ürün seçerseniz, sistem o ürünü size teslim eder. Klasik anlamda bu bir sözleşmedir, yani sözleşmenin bir tarafı para öder, diğer taraf parayı alınca ürünü teslim eder. Buradaki akıllı’lık arada bir insan, aracı vs. olmaması ve tamamen otomatize çalışmasından ileri gelir.

Akıllı sözleşme kullanımına iki örnek

Günümüzün akıllı sözleşmeleri artık bu kadar basit değil. Akıllı sözleşmelerle çok daha karmaşık hukukî ilişkileri düzenlenebilir ve yaptırımlar bile otomatize edilebilir. Örneğin, Güney Amerika’dan bir tarım ürününün gemiyle Türkiye’ye gelmesi gerekiyor. Ancak bu tarım ürünü, nemden ve ısıdan oldukça fazla etkileniyor ve çabuk bozulabiliyor. Bu tarım ürününün içinde bulunduğu konteynerler, ürünün bozulmaması için ısı ve nem koşullarını sağlayan cihazlarla donatılmış. Bu konteynerler içindeki bazı sensörler de ısı, nem ve bakteriyel koşulları ölçüp raporlayabiliyor. Öyle bir sözleşme yapalım ki, bu tarım ürünü bozulmadan Türkiye’ye kadar gelebilsin, eğer bozulma olursa o ürünler kendiliğinden iadeye konu olabilsin. Normalde, o tarım ürünü Türkiye’ye gelene kadar bozulduğunu anlayamayız. Ürün için bir rapor hazırlanmalı, bu rapor karşı tarafa iletilmeli, karşı taraf koşulları araştırmalı, ikna olmazsa iadeyi reddetmeli ve uluslararası tahkime kadar giden birçok uzun ve masraflı prosedürler devreye girmeli. Ancak, akıllı sözleşme ile, tarım ürünü daha yoldayken sensörler aracılığı ile bozulup bozulmadığını anlayabiliyor ve hiçbir şey yapmaya gerek kalmadan kendiliğinden iadeye veya imhaya konu olabiliyor. Hatta, ödenmiş olan para bile kendiliğinden iade edilebiliyor. Taşıma koşulları uygun değilse, ürünü gönderen firma da zararını doğrudan taşımacılık şirketinden alabiliyor.

Bir başka örnek de havayolu için verilebilir. Örneğin, bir havayolu firmasından akıllı bilet aldınız. Aslında bu bir yolcu taşıma sözleşmesidir. Uçuş saatindeki her bir gecikme, havaalanı idaresinden gelen verilerle doğrulanıyor ve gecikilen dakika başına yolcunun hesabına belirli bir yüzde ile iade gerçekleşiyor. Böylelikle yolcu, herhangi bir yere başvurmadan, doğrudan gecikme kaynaklı iadesini hesabında anında görebiliyor.

Bu örnekler şimdilik kurgusal da olsa, bir sözleşmenin veya hukuki ilişkinin tüm süreçleri, optimize ve otomatize edilerek tüm sonuçları ve yaptırımları ile uygulanabilir hale gelebiliyor. Akıllı sözleşmelerin tek faydası bu değil. Blockchain altyapısı ile binlerce bilgisayarda doğrulanabiliyor olması işlem güvenliğini sağlıyor olduğu gibi daha düşük bir maliyete daha yüksek bir hız sunuyor olması diğer faydalar olarak karşımıza çıkıyor.

Türk Hukuku’nda ve hatta birçok ülke hukukunda, akıllı sözleşmeler kullanılabilir. Bunun için özel bir yasal altyapı ve kanuni düzenleme yapılmasına bile gerek yok. Zira, kanuna ve ahlâka aykırı olmayan her tür sözleşme yapılabildiği ve geçerliliğini koruyabildiği için her alanda uygulanabilir. Yeter ki, uygun kimlik ve yetki doğrulama araçları olabilsin. Ancak akıllı sözleşmeler, tapu devri, araç satışı, nikâh akti gibi özel şekil şartlarına tâbi olan sözleşmelere uygulanamaz.

Geleceğin hukukçuları kod yazmayı ve okumayı bilmeli

Akıllı sözleşmelerde tek unsur, sözleşmenin şartları ve ihlal durumunda öngörülen yaptırımların kurgulanması değil. Aynı zamanda iyi bir şekilde kodlanması ve (kullanılacaksa eğer) sensörler veya veri kaynaklarıyla entegre olması da gerekiyor. Geleceğin hukukçuları, hukukla birlikte kod yazmayı ve okumayı bilmek zorunda.