Geçen ay bu sayfalarda siz Digital Age okurlarıyla paylaştığım “Instagram fotoğrafçılarına 15 tüyo” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi günde yaklaşık 100 milyon fotoğraf paylaşılıyor Instagram uygulamasında. Statista’nın verilerine göre 2017 yılında paylaşılan fotoğrafların yüzde 85’i akıllı telefonlarla çekilmiş. Nitekim akıllı telefon üreticileri de son birkaç yıldır daha ziyade kamera özellikleriyle dikkat çekmeye çalışıyorlar.
İşte tam bu noktada akla şu soru geliyor: Instagram fotoğrafçısının akıllı telefonu nasıl olmalı? Piyasadaki çeşitli markaların kamera özelliklerine şöyle bir bakmadan önce bir durum değerlendirmesi yapalım. Acaba daha çok MP mi? Daha çok kamera mı? Diyafram açıklığı daha fazla olan kamera mı? Daha güçlü bir görüntü işlemcisi mi? Herkes, kendi telefonunun kamera özelliklerini göklere çıkartırken, siz nasıl bir seçim yapacaksınız?
Ne kadar çok MP, o kadar çok kalite mi?
Elbette ki, telefonların kameraları da fotoğraf makinesi prensiplerine göre çalışıyorlar. Bu da şu anlama geliyor. Günümüz dijital kameralarına bakıldığında imaj kalitesini etkileyen faktörlerin en başında daha fazla MP (megapiksel) olması ve sensor boyutunun daha büyük olması önemli bir avantaj…
Peki nedir daha fazla MP olması? Tek başına bu özellik kalitenin göstergesi midir? Aslında bu kavram uzunca bir süredir hayatımızda… Televizyonlarımız, telefon ekranları, bilgisayar monitörleri, yani dijital anlamda tüm görüntü (display) cihazları daha iyi çözünürlük (resolution) sunabilmek adına yıllardır MP kavramı üzerinden iletişim yapıyorlar. Hatırlarsınız, TV teknolojilerinde SD (Standart Definiton) 720p, HD (High Definition) ise 1080p anlamına geliyordu. Daha sonra 4K ile tanıştık ki, o da 3840p’ye tekabül ediyor… Şimdi ise 8K televizyonlar görücüye çıkıyor ki, orada da 7680p’den söz edebiliriz.
Piksel aslında bir noktacık… Bu noktacıklar bir araya gelerek resmi oluşturuyorlar. Elbette ki, noktacıkların daha sık ve çok olması imajın kalitesini arttırıyor. Ancak, burada akıllı telefon kamerasından söz ediyorsak, her zaman daha fazla megapiksel, daha iyi imaj kalitesi anlamına gelmiyor. Şöyle ki, zaman zaman 8MP bir kamera özelliğine sahip akıllı bir telefon, 16MP’lik bir kameraya sahip olan telefon kadar, hatta bazı durumlarda çok daha iyi imaj kalitesine sahip olabiliyor.
Ya sensor kalitesi?
Çünkü imaj kalitesini etkileyen başka önemli faktörler de var. Bunların en başında da sensor (algılayıcı) geliyor. Sensor, görüntünün dijitalleştirilmesini sağlayan ışığa duyarlı bir plakadır aslında… Şöyle ki, bir zamanlar görüntü fotoğraf makinelerinde ışığa duyarlı filmler üzerine düşer, daha sonra çeşitli kimyasallarla bu görüntü ortaya çıkartılırdı. Şimdi aynı prensipte filmin yerini çeşitli sensor plakaları aldı diyebiliriz. Dolayısıyla MP kadar sensorun büyüklüğü ve algı kalitesi de çok önemli. Elbette ki, bu sensor arkasında çalışan imaj işleme yazılımının kalitesini de göz ardı etmemek gerekir. Bir örnek verecek olursak. Dijital fotoğraf makinelerinde hala tartışılan konulardan biri de full frame (tam kare) ya da kroplu (kırpılmış) APS-C sensore sahip fotoğraf makinelerinin hangilerinde imaj kalitesinin daha iyi olduğudur.
Elbette ki, iş MP ve sensörle bitmiyor. Çok ama çok önemli faktörlerden biri de lens kalitesi ve diyafram açıklığı. Işığı daha iyi geçiren ve sensorü bir anlamda doyuran kaliteli lensler, imaja doğrudan etki ederler. Zaten bu konuda fotoğraf makinelerinin icadından bu yana çalışan köklü firmaların akıllı telefon üreticileriyle yaptıkları iş birlikleri de ortada… Lensle birlikte ışığın miktarını belirleyen, gözlerimizdeki iris gibi düşünebileceğimiz diyafram açıklığı da çok önemli elbette. Işığın fazla olduğu ortamlar kolay da çok düşük olduğu gece gibi ortamlara uyum sağlayabilecek diyafram açıklığı göz önünde bulundurulması gereken bir unsur.
Bir mi, iki mi; ya da dört mü?
Birkaç yıldır akıllı telefonlar iki arka kamera ile piyasada yer alıyorlar. Hatta, son günlerde bir marka “dört” kamera ile büyük farklılık yarattığını iddia ediyor. Korkarım pek yakında 8 kameralı akıllı telefonlar da görebiliriz yakında… Birden fazla kameranın olmasının iki nedeni var. Bir kamera daha geniş açı ve daha fazla diyafram açıklığı sunarken öteki özellikle portre türü fotoğrafların daha başarılı olmasına neden olabilecek zum yani yakınlaşma özelliğine sahip…
Biraz tartışmalı bir mesele de olsa, bugünkü anlamıyla iki lens özellikli kameralar için perdenin HTC Evo 3D ile 2011 yılında açıldığını söylemeliyim. Çünkü iki lensin kullanım amacı üç boyutlu fotoğraf etkisi yaratmaktı. 2016’da LG G5 modeliyle iki lens olayına yeni bir hava kazandırdı. 16 MP kameranın yanı sıra, 8 MP olan öbür kamera geniş açı özelliğine sahipti. LG G6 ve LG V30’la iyi ürünler çıkartsa da Samsung ve iPhone arasındaki kamera rekabetinin gerisinde kaldı.
Son günlerde Samsung, yeni Galaxy S9 Plus ile kendinden söz ettiriyor. Bugüne kadar herhangi bir cihazını test edebilme fırsat bulamadığım için hakkında söyleyebileceğim fazla şey yok. Lakin iPhone 8 Plus ve Samsung Galaxy Note 8 arasında bariz imaj kalitesi farkı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bunu defalarca deneyip gördük. Ancak, Samsung’un geniş açı özelliğinin de özellikle manzara fotoğraflarındaki üstünlüğü dikkat çekici.
Ben, Google Pixel 2’yi de çok beğendim. Keskinlik, doygunluk açısından oldukça başarılı. Üstelik iki kameralı telefonların aksine, yalnızca bir tek kamerayla son derece kaliteli fotoğraflar çekebiliyorsunuz. Bu da aslında görüntü işleme yazılımıyla ilgili.
Profesyonel fotoğrafçı gibi paylaşımlar
Toparlayacak olursak… Instagram’da fotoğraflarınızın bir profesyonel tarafından çekilmiş gibi algılanmasını istiyorsanız satın alacağınız akıllı telefonda şu özelliklere dikkat etmeniz gerekiyor.
1 – Kaliteli mercek ve çift lens, çift kamera özelliği…
2 – Daha düşük diyafram kapasitesi…
3 – HDR (Yüksek dinamik aralık) performansı
4 – Optik imaj sabitleyici (OIS – Optical Image Stabilisation)
5 – Yüksek çözünürlüklü video özelliği
6 – Otomatik odaklama (AF – Autofocus)
7 – Otomatik algılamalı flaş özelliği (Auto-detection flash)
8 – Filtreler
9 – Porte modu
10 – Seri çekim (burst) özelliği
Yorumlar