Hep deniliyordu ya, “bilgisayar okuryazarlığı artırılmalı” diye. Bilgisayar okuryazarlığı artırılamadı, hep bir uzak hedef olarak kaldı. Ama mobil cihaz okuryazarlığı kendiliğinden arttı ve oldukça iyi durumda. 10 yıl öncesinin süper bilgisayarı denilen cihazların daha gelişmiş halleri şu an cebimizde duruyor ve bizler bu süper bilgisayarları artık hayatımızın her alanında kullanıyoruz.
Bugün teknolojinin geldiği noktada, Türkiye ölçeğinde mobil internetin kapsamadığı alan neredeyse kalmadı, akıllı telefon sahipliği yüzde 50 seviyesini geçmiş durumda, internetteki sayfa ziyaretleri ve servis trafiklerinin neredeyse yüzde 60’ı mobilden gelirken, kişi başı mobil veri tüketimi aylık 3 GB’a kadar dayanmış durumda. Dünya ortalamalarına göre Türkiye’nin akıllı telefon kullanım oranı ve mobil veri tüketim oranı oldukça yüksek olmasına rağmen, listenin ilk 10 ülkesinden sadece biraz gerideyiz.
Bu rakamlar gösteriyor ki, inşaat işçisinden taksi sürücüsüne, doktorundan mühendisine, ev hanımından öğrencisine kadar herkes bir şekilde akıllı telefona ve mobil internete sahip olmak istiyor. Neden ihtiyaç duymasın ki? Metroda, otobüste, restoranlarda, parklarda herkesi elinde bir akıllı telefonla görmek mümkün. Kimisi video seyrederken, kimisi kitabını okuyor, kimisi arkadaşlarıyla mesajlaşıyor, kimisi de sosyal ağlarda duygu ve düşüncelerini paylaşıyor. Navigasyon kullanmayan ve internetten müşteri almayan taksici kalmadı. Mahalle bakkalı siparişini alırken, mahalle kuaförü randevusunu WhatsApp’ten verebiliyor, daha ne olsun?
İşin bireysel ihtiyaç kısmı bir yana, akıllı telefon ve mobil internet sahipliğinin toplum ve insanlık açısından oldukça büyük faydaları olduğunu söylemek mümkün. Bu konuda her devlet gerekirse özel bir teşvik programı açıklamalı ve nüfusun büyük kısmını genç / yaşlı demeden akıllı telefon ve mobil internetle tanıştırmış olmalı. Zaten, son 10 yılda doğmuş tüm çocuklar masaüstü bilgisayarlardan ziyade, akıllı telefon ve tabletlerle büyümüşlerdi, bu sebeple yabancılık çekeceklerini sanmam.
Dar gelirlinin akıllı telefonunu eleştirmek yerine akıllı telefon üretmeyi düşünmek
Akıllı telefon ve mobil internet, yarının teknolojilerine daha uyumludur ve bu yeniliklere daha kolay bir geçiş sağlar. Cihazların mobil olması, daha çok veri, daha çok ölçüm ve daha çok analiz demektir, dolayısıyla verimlilik birkaç seviye daha artacaktır. Akıllı telefon sahipliğinin artması, yurdun uzak mesafelerinde ve gelişmemiş bölgelerinde bulunan bireylere daha fazla ekonomik katılımı sağlar. Akıllı telefonlar ile engelli bireyler, hayatın sosyal ve ekonomik alanlarında daha fazla yer alabilirler ve katkıda bulunabilirler. Eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlara erişim mobil olarak kolaylaşır, vatandaşlara sunulan kamusal hizmetler daha çok kişiye daha etkin bir şekilde ulaştırılabilir. Akıllı telefon ve mobil internet sahipliği daha çok ve daha çeşitli iş alanları yaratır ve işsizliği azaltır. Ürün ve hizmetler için daha geniş pazarlama imkânları doğar, dijital hizmetlerin çeşitliliği ve sürekliliği artar. Bilgiye ve haber kaynaklarına ulaşım kolaylaşır. Kamu hizmetleri ve kamu daha çok şeffaf hale gelir, demokratik katılım daha da fazlalaşır.
Olumsuz yanları yok mu, elbette var. Akıllı telefon ve mobil internet, kitleleri manipüle edebilmek için; toplumları ayrıştırmak ve aralarındaki farklılıkları derinleştirmek için; ayrıca izlemek, denetlemek ve kitlesel olarak gözetlemek için de devletlere veya global şirketlere büyük olanaklar sağlıyor.
Olumsuz yanlar ayrı bir yazı konusu olmalı mutlaka. Ancak şimdilik, dar gelirli kişilerin akıllı telefon sahibi olmasını eleştirmekten vazgeçmek, akıllı telefon üretmenin ve herkesi bir şekilde akıllı telefon sahibi yapmanın yollarını bulmak gerekiyor.
Yorumlar