Bu yazımda, yayıncılık sektörünün son iki yılını ele alırken, dönüşüm getirisinin nedenlerini aktaracak ve yeni trendler ışığında dijital yayıncılık sektörü için sosyal medya platformlarının işlevselliğinden bahsedeceğim.
Şimdiden faydalı olmasını dilerim.
Gelenekselden dijitale yayıncılığın son iki yılı
Gallup’un araştırması basın kökenli kişilerin geçtiğimiz yıla oranla yüzde 33 daha fazla işsiz kalma endişesi taşıdığını ortaya koyuyor. Medyaya güven endeksi ise 2001 yılından itibaren hızlı bir şekilde düşüşe geçmiş görünüyor. Bu konuda genç kesimin tercihleri etkili. Öte yandan, orta yaş grubu da güvensizlik konusuna kayıtsız değil.
2016 yılında Trump başkan oldu, Brexit gerçekleşti, Avrupa’da terör saldırıları arttı, ABD Trump yüzünden daha da karıştı. Örnek verdiğim, öne çıkan bu başlıkların gelişiminde ve hayata geçmesinde sosyal medyanın da gücü var.
Haberin gerçekliğini onaylayan girişimler tüm dünyada trend. Ülkemizde bu girişimlerin bir örneği teyit.org. İnternetteki şüpheli haberleri seçip araştıran ve doğrulayan bu girişim 26 Ekim 2016’da açılmıştı. İnsan ihtiyacına yönelik her çalışma takdir gördüğü gibi başarılı da oluyor. Tıpkı haberlere tarafsız yaklaşan ve hızlı yayılan sahte haberleri ortaya çıkaran girişimler gibi. Bu trendin önümüzdeki yıllarda daha da yükseleceği ve güçleneceği bir gerçek.
Sosyal medyanın, yayıncıları oldukça zor geçen bu günlere taşımasının, bir anlamda bu dev dönüşümü gerçekleştirmesinin ardında yatan nedenler oldukça fazla. Bunlardan biri okuyucular ile bağ kurmayı bir kenara bırakmalarından kaynaklanıyor. Tek taraflı iletişimi tercih etmeleri ve çok yönlü iletişim kurmayı unutup, sorun ve talepleri dinlemeyi tercih etmemeleri kaçınılmaz sonu hazırlıyor. Teknolojinin güçlü adımlarını görmezden gelmek ve analiz etmeyi bırakmak yayın tarafındaki sorunu her meslek grubundan daha büyük bir riske götürüyor.
İletişim haricinde, reklam gelirlerinde çift haneli düşüş sarsıcı bir diğer gerçek. Reklamcılıkta büyüme dijitale kaydı. Gelenekseldeki reklam bütçeleri Facebook ve Google karşısında eriyor. Mark Zuckerberg sık sık öne çıkıp, daha fazla şeffaflık ve ağ üzerindeki bağlamı anlamak için yayın kuruluşlarına sorumluluk çağrısında bulunmaya devam ediyor. Öte yandan, Facebook bir medya şirketi değil, ama insanların birbirinden ve dünyadan haber aldığı ve bağlı kalmanın ötesine geçen bir platform konumunda. Facebook algoritmaları sebebiyle bağlı bulunduğumuz ağ ve kişilerin paylaştığı haberleri anlık olarak alamıyoruz, ekran akışlarımız dünde kalıyor. Kullanıcılar haberin arkasında neler olabileceğini ve doğruluk değerini her zamankinden daha fazla sorgulama ihtiyacı duyuyor. Google ise algoritma kaynaklı sorunlar sebebiyle baskıya maruz kaldı. Kimi zaman sıralamaların anlamsızlığı, sonuçların yansıtılmasından kaynaklı hatalar güvensizliği beraberinde getirdi. Google’ın bir standart olarak öne sürdüğü AMP teknolojisi sadece mobil cihazlara yönelik bir yenilik değil, aynı zamanda bir güvenlik protokolü. Google, AMP sayfalarının bir kopyasını elinde tutup, sonucu oradan veriyor. Yayınların ileride burada ek bir filtrelemeden geçip geçmeyeceği merak konusu.
Daha fazla sosyallik ve canlı videoların yılı
Canlı haber videoları geçtiğimiz yıl adeta bir patlama yaşadı. Bunun arkasındaki güçler ve tetikleyiciler ise elbette sosyal medya devleri Google ve Facebook. Globalde BBC, New York Times gibi medya devleri bu platformlara içerik üretmek için milyonlarca dolar akıttı ve yayın politikalarını genişletti. 2016 yılında Periscope’un (yeni adıyla Scope) hayatımıza girişi, canlı yayınlara olan ilgiyi artırdı. 360 derece video özelliği uygulamaya eklenince gücü daha da katlandı. Derken Instagram canlı yayın özelliğini tanıttı. Snapchat 24 saat canlı Hikâyeler özelliği ile belli bir konumdan dijital ortama kitle kaynaklı koleksiyon üretimi açısından çok başarılı oldu. Facebook – YouTube canlı yayınları ise bu alanda hızlı bir dönüşüm yaşattı.
Kullanıcılar pasif izleyiciden aktif konuma geçti ve canlı yayınların bir parçası oldu. Zaman zaman soruları, fikirleri ve görüntülere ek katkıları ile bu bütünü güçlendirdi.
2017 yılında dijital yayıncılığı derinden etkileyen ve günümüz trendleri konusunda kilit noktalar
Sahte haberler, algoritmalar ve kullanıcı filtreleri
Sahte haber kavramı yeni değil ancak sosyal medyanın gücü ile etkisi ve yayılımı katlanıyor. Facebook haber kaynağı sahte ve yanıltıcı içeriğin yayılmasında en çok öne çıkan platform. Reuters Enstitüsü araştırması her geçen gün daha fazla insanın basılı gazetelerin haberlerinden çok sosyal mecralarda ekranına düşen mesajlara güvendiğini ortaya koyuyor. Facebook, en büyük sosyal ağ oluşunun dışında, yeni yayın gücüne kadar nasıl bir kontrol alanı sunacak – Zuckerberg’in yaptığı açıklamalar ve yenilik beklentileri nasıl sonlanacak bekleyip göreceğiz.
Haber denetleme hizmetleri
Sahte haberler tüm dünya için bir tehdit oluşturuyor. Yayılımı sağlayan sosyal mecralar haber teyidi konusunda bir denetim getiriyor. Google, teknoloji yardımıyla gazeteciliği güçlendiren Digital News Initiative (DNI) digitalnewsinitiative.com ‘u destekliyor. DNI’nın kurucusu Ludovic Blecher artık bir Google çalışanı.
Facebook ise bu konuda elbette boş durmuyor. Yayınların doğruluk kontrolü için başta Snopes, Washington Post ve PolitiFact gibi globalde önemli ve alanında öncü yayınlardan destekle algoritmasını güncelliyor.
Sosyal medya platformlarının algoritma değişiklikleri
Tıpkı bu yıl olduğu gibi önümüzdeki yıl da tüm platformlarda algoritma değişikliğine bağlı bolca güncelleme göreceğiz. Facebook kısa sure önce yapay zekâ destekli otomatik resim tanıma, doğrulama ve temiz sicil konusunda geliştirmeler yaptığını duyurdu.
Dijital cezalar
Sahte yayın ve haber kaynakları için dijital cezalar kapıda. Cezaların tetikleyicisi ise politik seçimler oldu. Süreci baltalayan internet sitelerinin karşısında anti sahte haber birimleri ve sahteliğin ifşasına yönelik çalışmalar yoğunlaştı.
İlişkili haberler
Haberle ilişkilendirilebilecek makalelere – uzman görüşlerine yer verilerek, hem bir önyargı oluşturmak hem de okuyucuyu daha fazal beslemek konusunda yapılan ek çalışmalar bütünü, yaygın şekilde görmeye başladığımız bir çalışma. The Guardian tüm yayıncılar için bu konuda öncü ve örnek bir konumunda.
Kişiselleştirme konusunda kullanılan teknolojiler
İçeriğin ve haberin kişiselleştirilmesi noktasında yeniliklerin ardı arkası gelmiyor. İlişkilendirmenin yanı sıra, bildirim özellikleri, e-posta aboneliğinin yeniden canlanması, üyeli abonelik, mobil uyarılar, veri görselleştirme – video ile görselleştirme, çapa içerikler, odağı paylaşılabilirlik üzerine kurgulama son dönemde sıkça rastladığımız uygulamalar bu yeniliklerden bazıları.
Mesajlaşma uygulamaları ve haber bot’ları
Mesajlaşma uygulamalarının kullanım yaygınlığı daha önce gördüğümüz verilerin çok daha ötesinde ve şaşırtıcı boyutta yükseliyor. Bu uygulamalar “deep social” denen alan ve burada kullanıcılar daha fazla kontrol alanına sahip. Kullanıcılar açık ağlardan etkileşime girmek yerine artık daha kapalı bir alanda paylaşım yapmayı tercih ediyor. Geçen yıldan beri yüzde 23 büyüme gösteren bu sektör geliştirmelere açık ve birebir iletişimi tercih eden kullanıcılar tarafından anlık haber iletim kaynağı olarak kullanılıyor. Günümüzde pek çok yayın kuruluşunun WhatsApp iletişim kanalı bulunuyor. Haber bot’larının kullanımı ise özellikle Facebook Fan Sayfaları üzerinden yaygın.
Platform ve yayıncılar arasındaki ilişki yeniden tanımlanıyor
2017 yılı platformlar ve yayıncılar için oldukça gergin bir yıldı. Bazı yayıncılar ile sosyal medya devleri arasında geçen mülkiyet sorunları gün ışığına çıktı. Birçok yayıncının video yayını konusunda faaliyete girip yatırım yapmasına rağmen, Facebook ve YouTube üzerinden edindikleri gelirlerin düşüklüğü mutsuz ediyor. Yatırımlar dev, beklentiler çok büyük.
Dijital yayın şirketleri için 2017 yılının tarihi bir yıl olacağını söylemek mümkün. Bu gelişmelere adapte olmak, beklentileri anlamak ve makine öğrenimi, tahmine dayalı analitik ve beklenti analizleri kavramlarını uygulamak için çalışmaya devam edecekler.
Dijital yayın sektörü için gelecek tahminleri
Elbette burada vereceğim örneklerin bir kısmı uzak, bir kısmı yakın gelecek ile ilgili. Yakın gelecekte olan gelişmeler teknoloji devlerinin yatırımları üzerinden tahmin edilebiliyor. Öte yandan, uzak geleceği tahmin etmek daha kolay. Her trend ve tetikleyici faktör uzak gelecek teori ve tahminlerine bizi hızla yaklaştırıyor.
Podcast ve sesli yayınlar
Podcast ve sesli yayınlar yükselişte. Bunun en büyük sebebi ses kontrollü IoT cihazlarının artışı ve araç otomasyon sisteminde yaşanan temel değişikliklerin ses içeriği ile bütünleşik çalışmasından kaynaklanıyor. İnsanlar videolar kadar ses ile de ilgili. Okumak yerine dinlemeyi tercih ediyorlar. Google, Amazon ve Apple gibi teknoloji devleri geliştirmeler ile meşgulken, The New York Times daha şimdiden haber ve görüş odaklı bir podcast ekibi oluşturdu.
Video içerikler
Video içerikler ve yayın akışını videolar üzerinden sunmak hâlâ metin içeriklerinin yerini alamıyor. 360 derece görüntüler, bu içeriklere renk katıyor. Çevrimiçi video yapımı riskli ve masraflı bir iş. Kazanç sağlama konusunda ise henüz emekleme aşamasında. Öte yandan, hedef kitleniz gençler ise video içerikler uzun bir süre yerini koruyacak gibi görünüyor.
Video tabanlı yeni fırsatlar, sosyal medya platformları üzerinden canlı yayın, kısa videolar üzerinden hikâye anlatımı, 360 derece görüntüler üzerinden sesle birlikte derinlikli anlatım, selfie videolara önümüzdeki günlerde daha çok rastlayacağız. 5G’nin hayatımıza girişi ile birlikte video içerikler ve canlı yayınlar gerçek performansını sergileme şansı bulacaktır.
Sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve karma gerçeklik
Bu teknolojiler fiyatı sebebiyle henüz yaygınlaşmış değil. Facebook, Google ve Samsung’un öncülük yaptığı sanal gerçeklik ürünleri dijital yayın sektörü açısından da önemli konumda. Bu alanda deneyimleri yaygınlaştırmak için platformların yapacağı geliştirmeler ve yenilikler merakla bekleniyor. Gerçeklik kavramı üzerinden örneğin spor müsabakalarını izlemek, haberleri 360 derece görebilmek bu sektörün yaygınlaşması açısından büyük bir tetikleyici olacak.
VR gazetecilik stüdyoları
VR diğerlerine göre pahalı bir yatırım ama bu durum Guardian’ı korkutmuş değil. Guardian; gazeteciler, tasarımcılar, proje yöneticileri, mühendislerden oluşan bir ekiple ilk VR haber stüdyosunu kurdu. Guardian öncülüğünde başlayan bu akımın finansör destek bulduğunda çok çabuk yayılacağını söylemek bir sürpriz değil.
Otomasyon ve işsiz kalacak bir gelecek
Yapay zekâ konusunda yapılan yatırımlar hızlı geri dönüş alıyor. Oxford Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, önümüzdeki iki yıl içinde ABD’de yaşayanların yüzde 47’lik bir bölümü iş kaybına uğrayacak. Türkiye için ise henüz böyle bir araştırma sonucu bulunmuyor. Otomasyon ve yapay zekânın gelişimi ile her ne kadar daha üretken bir hayat bizi bekliyor olsa bile, gelir dağılımındaki eşitsizlikler su yüzüne çıkacak. Yapay zekânın bu denli gelişimi dijital yayın sektörü için hem bir felaketin habercisi hem de fırsatların başlangıç noktasını oluşturacak.
Robo-yayıncılık
Günümüzde işletmeler tarafından ajanslar aracılığıyla gönderilen bültenler otomatikleştirilmiş metinlerin onlarca kaynaktan yayılmasını sağlıyor. Peki ya, haber ve içeriğin geliştirilmesi noktasında mevcut yapılandırılmış veri ve içerikleri kullanarak eşsiz hale getiren robo-yayıncılar veya robo-gazeteciler olsa… BBC yarı otomatik çeviri hizmetini halihazırda kullanıyor. Akıllı içerik üretim sistemlerinin gelişmesiyle saniyeler içerisinde “bir insan tarafından mı yazıldı,” muammasına takılmadan haber veya içerikler üretilebilir. Başta deep learning olmak üzere bilgisayar ve ağ destekli araştırmalar tüm yayın dünyasının baştan şekillenmesini mecbur kılacak görünüyor.
Günümüzde dijital yayın sektörünün artı ve eksileri neler?
Sektör çalışanları için fırsatlara odaklanmanın zamanı geldi geçiyor. Bu konuda en büyük artı, dengelerin değişmesi ile birlikte çeşitlilik ve fırsatların artması yönünde. Rekabeti seven, yeniliğe açık yayıncıların hantal yapıdan arınıp büyük başarılara imza atmaları mümkün. Teknolojinin desteği ile farklılık yaratmak ve öne geçmek umulmadığı kadar çabuk bir çıkış sağlayabilir. En büyük eksilerden biri ise yeniliklere adaptasyon eksikliği çeken, motivasyon düşüklüğü ve ona bağlı mesleki tembellik yaşayan sektör çalışanları. Ne yazık ki, böyle bir rekabet ortamı ve değişim sürecinde ayakta kalmaları çok zor. Şimdi çalışanların yerine yayın sektörünü koyun. Aynı artı ve eksi değerlendirmesine ek kısıtlı finansman, yüksek maliyetler ve ciddi itibar kaybını oluşturan medyaya güvensizlik.
Bu zorluklar karşısında en büyük destek güç teknoloji. Hedef kitleye ulaşmak sosyal medya platformları üzerinden kolaylaştı. Beklentilere hızlı yanıt vermek ve bunu bir etkileşim içerisinde sunmak ise sosyal medyanın en büyük nimetlerden biri. Sosyal medya platformları sayesinde fikirler daha kolay duyurulabiliyor. Kitleleri harekete geçirmek ve bir sosyal mecranın uzmanı olmak hiç de zor değil. Günümüzde sinema sektöründe oyuncu tercihlerinde bile sosyal medyada bir güç olan isimlere yer veriliyor. Güzellik ve iyi oyunculuk artık temel bir kriter değil. Bu açıdan teknolojiyi ve sosyal medyanın gücünü arkasına alan sektör çalışanlarının geleceğe daha emin ve güvenle bakacakları aşikâr.
Yazımın finalinde dijital yayıncılar için sosyal medya platformlarından oluşan bir açık büfe sunmak istiyorum. Tüm bu bilgiler ışığında sosyal medya platformları size sınırsız seçenek ve fırsat sunuyor. Dijital yayıncılık sektörü çalışanları olarak size sunduğum bu seçeneklerden kendinizi için uygun bulacaklarınızı lütfen tabağınıza alın. Tabağınıza alacağınız her yeniliğin çalışmalarınıza katkı sağlayacağını lütfen unutmayın. Sosyal medya platformlarından alacağınız güç, gelecek kaygılarınızı da alıp götürecektir.
Funda Güleç Yalçın
Dijital İletişim Danışmanı
Yorumlar