Dijitalleşmenin karmaşık sürecini yaşayan her sektör gibi, görünüşe bakılırsa dijital medya sektörü de başa çıkması gereken birtakım büyüme sancıları çekiyor.
Marka güvenliği üzerine yaşanılan bazı sorunlar, içerik kalitesi ve otomasyon süreci arasında kafa karışıklığı yaşanan bir ortam yaratıyor. Gelişim elbette mümkün ve bu aslında teknolojinin de yardım edebileceği bir şey, fakat programatik pazarlama işi de bu anlamda destekleyici olarak görünüyor; programatik satın alma için basitçe medya pazarlamanın ve reklam kampanyaları tesliminin otomasyonu olarak düşünebiliriz.
Tüm sektörler bu teknolojik evrim sürecinden geçmekteler; bu sebeple de her geçen gün pazarlamayı daha iyi, daha hızlı ve daha verimli hale getirmeyi amaçlayan yeni dijital araçlar ortaya çıkıyor.
Gerçek şu ki, bir teknoloji ancak ona güç sağlayan girdiler ölçüsünde başarılıdır. En iyi programatik çözümünde dahi eğer kalitesiz bir medya kullanırsanız, sonuçlar da bu kalitesizliği yansıtacaktır. Tam tersine, eğer sisteme yüksek kalite bir medya yüklenirse; sonuçlar dijital pazarlama ve programatik satın almanın gücünü kavramış en akıllı reklamverenlerin de zaten gördükleri gibi çok daha tatmin edici olacaktır.
Bu sisteme erkenden geçen büyük şirketler, dijital pazarlama ve programatik becerilerine ciddi ölçüde yatırım yapmanın değerinin çoktandır farkındalar. Gel gelelim, programatik satın almadan faydalananlar yalnızca büyük pazarlama şirketleri değil; aynı zamanda programatik video reklamlarındaki giriş ücretini azalttığı daha küçük ölçekli firmalar da bunu kullanıyor.
İçerik, marka güvenliği ve şeffaflığını destekleyen standart ve normlarda buluşmak
Söz konusu avantajlardan herkesin faydalanabilmesi için, içeriğin önemini ve teknolojiyi teşvik eden medyanın kalitesi konusunu kavramaya daha fazla çaba harcamak gerekiyor. Finansal pazarlama gibi diğer birtakım sektörlerde, oluşturulan ve bağlı kalınan net standartlar mevcuttur; fakat mutabık olunan norm, standart ve kurallar bulunmuyorsa, medyanın dijitalleşme süreci tutarsızlık ve belirsizliklerden olumsuz etkilenecektir.
Sektör genelinde içeriğe dair, marka güvenliği ve şeffaflığını destekleyen standart ve normlarda buluşmamız gerekiyor. Şeffaflığa, ortak standartlar ve ölçülere dayalı açık, işbirlikçi bir ekosistem tüm üyelerinin –reklamverenler, medya sahipleri ya da teknoloji şirketleri- kendileri için uygun olanı anlamalarına olanak sağlayacaktır. Tüm platformlara yönelik ortak ölçüm standartları, sonuçların karşılaştırılabilmesine imkân verecektir. Bu ölçüler sadece bireysel katılımcılar tarafından değil, sektör tarafından da kolektif olarak tanımlanmalı ve herkes bu standartlara bağlı kalmalıdır. Bunlar müşteri gereksinimlerine göre ayarlanmalı, ekosistem kapsamında ölçülebilir nitelikte olmalıdır.
Bizler sektör olarak, bunları gerçekleştirmek üzere bir araya gelmeliyiz. Çünkü ne yaparsak yapalım, dijital pazarlama ve programatik reklam pazarı aynı hızda devam ediyor; bu durum da bu alanlara güç kazandıran işlenmemiş içeriğin kalitesinden emin olmamızı, hâlihazırda ulaşmış olduğumuz gelecek açısından fazlasıyla önemli hale getiriyor.
Yorumlar