Booking.com özellikle Avrupa pazarında lider olan, otellerle tüketicileri doğrudan buluşturan bir otel marketplace, yani Türkçesi ile bir pazaryeri. 1618 sayılı Turizm Acenteleri Kanunu’na göre Booking.com turizm acentesi değil. Zira, Booking.com tur veya paket tur düzenlemediği gibi, turizm acentelerine özgülenen işleri yapmıyor. Elektronik Ticaret Kanunu’na göre, “Aracı Hizmet Sağlayıcı” olan Booking.com’da yapılan iş kısaca şudur: Otel, motel vs. işletmecileri müsait olan odalarını fiyatıyla, ek özellikleriyle, opsiyonlarıyla sunar; kullanıcılar da çeşitli arama filtreleriyle, karşılaştırma yaparak kendilerine en uygun konaklama yerlerini bulurlar ve rezervasyon yaparlar. Booking.com’un buradaki konumu konaklama hizmetini bizzat sunmayıp komisyon karşılığı aracılık etmektir.
Booking.com ve benzerleri, yüksek komisyon oranları aldığı, sözleşmelerde ağır koşullar dayattığı ve kullanıcı yorumlarıyla otellerin itibarını bozduğu şeklinde her yerde ağır eleştirilerle karşı karşıyalar. Bu eleştiriler haksız da sayılmaz. Gerçekten de komisyon oranları fazladır, otelleri en iyi fiyatları vermeye zorlarlar veya kapasitelerinin belli bir oranını kendilerine ayırmak zorunda bırakırlar, üstelik olumsuz kullanıcı yorumları yüzünden birçok oteli batma noktasına getirebilirler. Ancak, kimse Booking.com ve benzerlerinin özetle kullanıcı, otel işletmecisi ve turizme büyük katkılar sağladığını inkâr edemez. Gerçekten de Booking.com ve diğer online otel siteleri sayesinde gelirler artıyor, en ücra köşedeki oteller bile farklılaşarak ön plana çıkabiliyor. Kaldı ki, oteller çok da şikâyetçi değil.
Booking.com’a haksız rekabet suçlama iddiaları
Ancak işin rekabet kısmı biraz farklı. Özellikle Booking.com’un Avrupa’da ceza almadığı rekabet kurumu neredeyse kalmadı. Rekabet kurumlarının en çok ceza verdiği ve rekabete aykırılığın giderilmesini istediği ilk konu, otelleri en iyi fiyatları sadece kendisine vermeyi zorlaması. Zaten, yakın zamanda Türkiye Rekabet Kurumu da benzer bir karar vererek, otelleri en iyi fiyatı vermeye zorlamak ve mecburî bir kapasite ayırmasını zorunlu tutması sebebiyle Booking.com’a 2,5 milyon TL para cezası verdi. Bunlar, tek başına rekabeti bozucu eylem sayılmıyor, bir de yüzde 40 pazar payını aşmış olmak gerekiyor.
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nin (TÜRSAB) açtığı bir başka dava daha oldu. Booking.com’un faaliyetlerinden dolayı haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istendi. Henüz yargılaması devam eden dosyada, Mahkeme, booking.com’un Türkiye’de sürdürecekleri “online” faaliyetlerin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verdi. Bu kararla Booking.com Türkiye’deki sözleşmeli otelleri listelemeyi durdurdu.
Kararın kamuoyuna yansımasında, öne çıkan konu Booking.com’un vergi vermemesi ve TÜRSAB’a üye olmaması. Bu tür popülist yaklaşımlar da ne yazık ki, konunun derinine inmeyi engelliyor ve esas meselenin dikkatten kaçırılmasına yol açıyor. Booking.com ve benzerleri, elde ettiği gelirlerin vergisini oteller aracılığıyla dar mükellefiyet kapsamında ödüyor. Online servislerin Türkiye’de ofis açmaları veya meslekî birliklere katılmasına gerek yok, çünkü buna zorunlu tutulamadıkları gibi, kanunun tanımladığı şekilde bir turizm acentesi de değiller. Dolayısıyla vergi ödemedikleri ve üye olmadıkları konusundan uzaklaşmak ve esasen rekabet konusuna inmek gerekiyor. Rekabet Kurumu’nun yerinde kararı henüz uygulanmadan ve Booking.com’a aykırılıkları giderme fırsatı verilmeden yerel mahkemenin tedbir kararı çok zamansız oldu. Bu karara, TÜRSAB hariç tüm turizm ekosistemi tepkili. “Yapamıyorsan, yaptırma” kuralı ne yazık ki, bir kere daha işledi. Booking.com’un Türkiye pazarına kapalı kalması, konaklama sektörünü ne kadar etkileyecek, bunu zaman gösterecek.
Yorumlar