Skip to main content

İş hayatında kartvizitin yeri malûm. Kartvizitleri dijitale taşıyan çeşitli uygulamalar da mevcut. Publicis One Türkiye’nin veri ve dijital ajansı Datawise Biddable Medya Lideri Berkant Kuru ve ekibi The Card App’le farklı bir şey deniyor. Uygulamanın öyküsünü Kuru’dan dinledik.

The Card’ın ortaya çıkış hikâyesinden kısaca bahsedebilir misiniz?

Her şeyin dijitalleştiği bir dünyada, “Neden hâlâ kartvizit basılıyor,”’ diye düşünerek başlayan bir hikâye aslında The Card App. Kariyerlerimizin başında özenle dizdiğimiz kartvizitler onlarca, yüzlerce olmaya başladığında hızla işlevini kaybederek ya bir çekmecede ya da çöp kutusunda son buluyor. İlk heyecan ile projenin içerisine CV yaratma, kişi önerme, ilan verme gibi özellikler de ekleyerek yeni bir LinkedIn yaratma yanılgısına düştük. Ancak sonra girişim ekosisteminin içerisinde yer almaya başlayıp doğru yaklaşımın aslında basit ve temel bir amaca sadık kalmak olduğunu keşfettik. The Card App, bugün “kartvizit Deneyimini Dijitalleştiren Uygulama” noktasına ulaştı.

The Card tam olarak nasıl çalışıyor? Kısaca anlatabilir misiniz?

The Card App’in mevcut alternatiflerinden en büyük farkı, OCR teknolojisi kullanmaması aslında. Basılı bir kartvizitin üzerindeki bilgileri kamera yoluyla okutmak yerine kullanıcının sadece bir kez kendi bilgilerini girerek kartvizitini oluşturmasını istiyoruz. Bu noktada şirketler dilerlerse tasarımlarını bize ileterek kurumsal kimliklerini bozmadan kartvizitlerini aynı görsellikle dijitale taşıyabiliyorlar. Bu aşamadan sonra kartvizitiniz ve kartvizitinize özel QR kodunuz hazır oluyor.

Diyelim ki, bir toplantıda yeni biriyle tanıştınız ve kartvizit değişimi yapmak istiyorsunuz. Tanıştığınız kişi de The Card App kullanıcısı ise uygulamanızdaki kamerayı açıp karşı tarafın QR kodunu taradığınız an karşılıklı kartvizit değişimi gerçekleşiyor. Diğer taraftan yeni tanıştığınız kişi The Card App kullanıcısı değilse karşı tarafa uygulama üzerinden e-posta ya da SMS yolu ile kartvizitinizi iletebilir, onları da uygulamayı kullanmaya davet edebilir, karşı taraf uygulamayı indirdiği anda ise otomatik olarak uygulama içi kartvizit değişimini gerçekleştirebilirsiniz.

Bu uygulama ile bireysel olarak yanınızda kartvizit bulunup bulunmadığını düşünmek zorunda kalmayacak, topladığınız tüm kartvizitler içerisinde anında arama yapabilecek ve en önemlisi bir kontağınız kartvizitini güncellediğinde anında haberdar olacaksınız. Kurumsal olarak ise kâğıt israfının önüne geçerek hem çevreci ve inovatif duruşunuzu güçlendirebilecek hem de CRM sisteminize entegre edebileceğiniz bu uygulama sayesinde kurumsal hafızanıza ciddi bir katkı sağlayabileceksiniz.

Publicis90 yarışma sürecinde neler yaşadığınızı anlatabilir misiniz?

2014 yılında uygulamayı yayına almak için ilk ciddi girişimimizi gerçekleştirdik, ancak yazılım desteği konusunda yaşadığımız sıkıntıların üzerine, bu hayali birlikte kurduğumuz Sinan User’in çok genç yaşta aramızdan ayrılması hepimizi derinden etkiledi. Bu nedenle The Card App çalışmalarına ara vermek zorunda kaldık.

Devamında geçen iki senede projeye olan inancımız hep devam etti ve beş yıldır çalıştığım Publicis Groupe’un dünya çapında düzenlediği Publicis90 yarışması bize başlamak için tekrar bir işaret oldu. 2016 Temmuz ayında gerçekleşen yarışmada The Card App 141 ülkeden 3 bin 500’ün üzerinde projenin arasından sıyrılmayı ve seçilen 90 proje arasına girmeyi başararak Türkiye’den destek almaya hak kazanan tek proje oldu.

Publicis Groupe’un desteğinden sonra neler değişecek?

Publicis Groupe geride bıraktığımız altı aylık dönemde projeyi ciddi bir kuluçka periyoduna soktu. Farklı ülkelerdeki Publicis Groupe yöneticilerinden aldığımız mentörlük  ile fikri olgunlaştırmaya ve bugünün ihtiyaçlarına adapte etmeye odaklandık. Dünya çapında 100’den fazla ülkede 80 bin çalışana sahip olan ve girişimlere verdiği destek ile adından sıkça söz ettiren bir medya grubunun bu projenin destekçisi olmasının hem uygulamayı hızlı bir şekilde geliştirmek hem de kullanıcı tabanı oluşturmak anlamında yadsınamaz bir katkısı olacak.

The Card App’i Publicis Groupe içinde mi tutacaksınız yoksa start-up olarak mı yola devam edeceksiniz?

The Card App’i ilk günden beri bir sosyal girişim olarak kurguladık. Çünkü kartvizit tüketiminin her yıl binlerce ağacın yok olmasına yol açan bir etkisi söz konusu. Bu noktada bir etki yaratabilmek için de projenin yaygınlaşması büyük önem taşıyor. Publicis Groupe’un hem hizmet verdiği müşteriler, hem de birlikte çalıştığı partnerler göz önünde bulundurulduğunda ciddi bir network etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Çevreye somut bir katkı gösterecek noktaya getirmek ve başta birlikte çalıştığı şirketler olmak üzere tüm sektörlere kurumsal hafıza anlamında destek olmak adına medya sektöründen başlayarak hızla genişleyen bir etki alanına sahip olmak en büyük hedefimiz. The Card App’in orta vadede kendi ayakları üzerinde durabilen ve dikey bir hizmet alanı olarak kendi portföyünü geliştiren bir noktaya gelebileceğini düşünüyoruz.

Bunun dışında eklemek istediğiniz noktalar var mı?

Özellikle kurumsal hizmet perspektifinden baktığımızda The Card App’i bir başlangıç olarak gördüğümüzü belirtmek isterim. CRM sistemlerini besleyebilecek böyle bir ihtiyaç olduğu gibi, iş süreçlerini takip etmekten tutun da, toplantı odalarını organize etmek ya da masraf girişlerini yapmaya kadar mobilleşmesi gereken çok fazla gelişim alanı olduğunu düşünüyoruz. Bu noktada kurumlar ile bir ortaklık ilişkisi kurarak, onların mobil çözüm ortağı haline gelebileceğimiz ve farklı problemlere çözüm bulmalarına destek olabileceğimizi düşünüyoruz.

The Card App hakkında ayrıntılı bilgi için www.thecardapp.net adresini ziyaret edebilir veya info@thecardapp.netüzerinden sorularınızı iletebilirsiniz