2011 sonrası “dijital ekonomi Türkiye’de yeni çığır açıyor, perakende dönüşüm yaşıyor” dalgasını arkamıza almışken internetin Türkiye’de toplumsal hareketlerle ve siyasi iletişimde öne çıkmasını, en azından seçim yılı olan 2014’ten önce beklemiyorduk. Fakat Gezi Parkı protestoları Türkiye’deki Facebook çılgınlığının farklı izdüşümleri olduğunu gösterdi. Arap Baharı’nın aksine, Twitter’daki inanılmaz yoğunluğun ülke dışından oluşturulmadığı, bizzat Türkiye’de dünya çapında uğultu yarattığı görüldü.
Bu kullanış dünyanın dikkatini protestolara çekilince, 2011’de 5651 sayılı kanunla İnternet sansürü ve filtrelemesi; 2012’de Phorm gibi gizli kullanıcı gözetim sistemlerinin yaygınlaşmasına 2013’te de internette paylaşılanlar nedeniyle gözaltılar, sosyal ağlarda manipülasyon denemeleri damga vurdu. Siyasî hareketler Twitter’dan parasıyla “sponsor gündem” maddeleri almakla yetinmedi, binlerce kişiye hesap açıp “sosyal medya propaganda ordusu” kurarak dünyaya Türk sosyal medya gündemini farklı göstermeyi dener oldu.
Mahkeme kararı gerektiren ‘hedefli gözetim’in de ötesinde, vatandaşların toplu gözetimini sağlayan Gamma, Blue Coat, Amesys, Vupen gibilerin en önde gelen müşterileri arasında Türkiye olduğunu öğrendik. (Detaylar Alternatif Bilişim Derneği’nin 2013 değerlendirme raporunda bulunabilir) ABD’de Ulusal Güvenlik Ajansı’nın da (NSA) PRISM ile uluslararası casusluk yöntemlerinden pek çok ülkenin haberdar olabileceğini, hatta faydalandığını da yılın sonlarında gördük. Türkiye’de alternatif telefon hizmeti sağlayıcıların taşıdıkları ses verisini de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)’na teslim etmesi istenen düzenleme düşündürücü idi. Tabii, böyle bir ortamda kişisel verilerin mahremiyeti konusunda bu yıl da yasal düzenlemeler çıkmadı. MEB’in 17 milyon öğrenci bilgisini GSM operatörlerine, SGK’nın da verilerini 72 milyon TL’ye sattığı ortaya çıktı, Sağlık Bakanlığı da SağlıkNet 2 sistemiyle topladığı hasta bilgilerini satışa çıkartıyor.
Tüketim ve eğlencede öndeyiz ama kod yazacak genç bulamıyoruz
Vatandaşın sosyal paylaşımları baş ağrıttığından Türkiye’de interneti yaygınlaştırma stratejisi sekteye uğratıldı mı bilemeyiz ama OECD ülkeleri içinde evden bağlantıda sonunculuktaki yerimizi koruduk. Bunu cepten erişimle birazcık iyileştiriyor olsak da henüz bilgisayar okuryazarlığı gelişmemiş bir ülkede cepten de sadece tüketim ve eğlence ağırlıklı kullanım ağır basar. “Nerede olduğunu başkalarına sık sık bildirme sistemi” Foursquare’ın ABD’den sonra en yoğun kullanıldığı ülke Türkiye iken ülkemizin mobil yazılım şirketleri kod geliştirecek genç bulamamaktan şikâyetçi. Sadece mobil tarafta değil, son BTK raporunda bile yer bulduğu üzere sektörün genelinde kalifiye işgücü açığı gelişimi sekteye uğratacak seviyede.
Ana segmentlerde eski oyuncuların konumunu güçlendirdiği online perakendecilik toplam perakende içinde payını beklenildiği kadar hızlı yükseltemedi. 2013 ile birlikte artık yeni girişimcilerin de sadece e-ticaret değil dijitalin, mobilin yenilik ve katma değer katabileceği farklı alanlarda projelere odaklanmasının kazanç sağlayabileceğini ise ne mutlu ki birkaç tane de olsa melek yatırım oluşumları müjdeledi, 2014’e ümitle bakmamızı sağlayan enden gelişmelerden biri olarak.
Yorumlar