Bireylerin dijital hakları
Çalışmada bireylerin kullanıcı haklarının ihlali de önemli bir sorun olarak Türkiye’nin notunu düşürüyor. Aslına bakılacak olursa, siyasî ve toplumsal baskıdan daha fazla sıralamada Türkiye’nin aşağılara düşmesini sağlayan bireylerin haklarının ihlal edilmesi. Bu alanda özellikle verilen örnekler arasında Fazıl Say ve Sevan Nişanyan’a açılan davalar, aldıkları cezalar ve kendilerinin tehdit ve hakaretlere uğramalarına rağmen dijital saldırganlara ve linç çağrısı yapanlara kayıtsız kalınması oldu. Raporda ayrıca bir kişinin de teröre dijital destek vermek suçundan 9 yıl 7 ay hapis cezası almasına da yer verilmiş.
Kişilerin fiziksel ya da sözlü saldırıya uğramadan özgürce istedikleri fikirlerini paylaşabilecekleri bir ortam olan internet, aslında demokratikleşmenin temel taşlarından biri olmaya aday. Çünkü bireyler gerçekten birbirlerine eşit ve mikroblog ve sosyal paylaşım platformlarında ve sosyal medyada diledikleri içeriği kendileri tahlil edip istemediklerini göz ardı ederek ama herkesin yaşam alanına saygı göstererek var olabiliyorlar. Y kuşağının bu kadar bireysel hareket etmesinin aslında temel sebeplerinden biri sayılabilecek olan bu yaklaşım, kişilerin bireysel kimliklerini kimsenin baskısı altında kalmadan oluşturabilmelerini sağlıyor; bununla birlikte yine de özgürlüklerin teminatı olarak nefret suçları ve nefret söyleminin ceza kanununda yer almaması bu ifade özgürlüğünü tehlike altına atıyor. Örnek olarak Fazıl Say’ın durumunu alırsak, kendisinin Ömer Hayyam’ın bir dörtlüğünü paylaşmasının ardından kendisine yöneltilen tehdit ve hakaretler yöneltilen suçlamalardan çok daha ileri boyutlarda şiddet çağrısı içeriyordu.
Yorumlar