Vat Enerji Genel Müdürü Altuğ Karataş, “yerinde üret, yerinde tüket enerji modelini” ve bu modelin hem ülke kaynaklarına hem de fabrikalara faydasını anlattı:
“Yerinde üret yerinde tüket enerji modelinde; büyük enerji transferi ve enterkonnekte sistem yerine mikro sistemlerle, mikro dağıtımlarla yapılıyor. Yerinde üretmenin avantajı şu: Atatürk Barajı’ndan, Keban Barajı’ndan o enerji size gelene kadar birtakım kayıplar var. Yani sizin 1000 kilovat ihtiyacınız var ama 1000 kilovatın çok daha üzerinde üretiliyor ve size gelene kadar bir kısmı israf oluyor. Onun için birincisi; yerinde üret yerinde tüket modelinde yerinde üretmenin ülkenin birincil enerji kaynaklarındaki azalmaya etkisi ve şebeke kayıplarında da düşüşe çok ciddi faydası var. Peki, yerinde nasıl üretebiliriz? Öncelik her zaman kaynak enerji verimliliği yapmak. Enerji verimliliğini bir enerji kaynağı olarak görürseniz yüzde 10 enerji verimliliğiyle tasarruf sağladığınızda yüzde 10 enerjiyi yerinde ürettiniz demektir.”
Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla yerinde üretimi desteklemek gerekli
Enerji üretirken aynı zamanda kayıpların da önüne geçildiğini vurgulayan Altuğ Karataş, “Çatınıza güneş paneli kurduğunuzda ve 1000 kilovat enerji ürettiğinizde aslında çok daha fazla kaybı önlemiş oluyorsunuz. Herhangi bir baraj ya da termik santraldeki kayıplara bakabiliriz. Bir termik santral yüzde 40 verimle çalışıyorsa 1000 birimlik enerji harcadığınızda 400 birimlik enerji ürettiniz demektir. Fosil yakıt da yaktığınızda bu ürettiğiniz 40 birimlik enerji de 30’a düşer. Çünkü yine kayıp var. Siz 100 birimlik enerji harcadınız, 30 birimini ancak fabrikanın kapısından içeriye soktunuz. Siz aslında 1000 kilovatlık ihtiyacınızı direkt güneş paneliyle üretseydiniz yenilenebilir enerji kaynağıyla bütün bu kaybın önüne geçmiştiniz. Karbon salımında müthiş bir azalma oluşuyor. Aynı zamanda elektik kesintisi olabilir, enerjinin arzında dalgalanmalar olabilir. Buna karşı da bir avantaj sağlıyor. Birinci olarak güneş yenilenebilir enerji kaynaklarında öncüdür. İkincisi toprak, hava, su kaynaklı ısı pompaları ve üçüncüsü imkân dâhilindeyse rüzgâr ya da jeotermal yenilenebilir enerji kaynaklarıyla da yerinde üretimi desteklememiz lazım” dedi.
Kojenerasyonla yüksek verimlilik sağlanıyor
Kojenerasyon projeleriyle yüzde 90’lara varan verimlilik sağlamanın mümkün olduğunu belirten Altuğ Karataş; “En önemli konulardan biri de kojenerasyon, birleşik ısı güç sistemleri. Evet bir fosil yakıt yakıyorsunuz orada fakat onu yaktığınızda toplam verimliliğiniz yüzde 75’in 80’in üstüne çıkıyor. Kojenerasyonla harcadığınız doğalgazı direkt elektriğe dönüştürüyorsunuz ve oradan yerinde verimlilik sağlıyorsunuz. Sıcak su üretiyorsunuz, fabrikanızın ihtiyacını direkt yerinde üretiyorsunuz, çıkan atıktan buhar üretiyorsunuz, kızgın yağ üretiyorsunuz, sıcak hava üretiyorsunuz. Vat Enerji olarak daha önce yaptığımız projelerde yüzde 80-90 hatta tecrübemizle yüzde 95 ile ödül almış kojenerasyon projelerimiz var ve artık kojenerasyon sistemleri verimlilik artıcı proje desteklerinden de istifade de edebiliyor. Onun için enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve kojenerasyon sistemleriyle yerinde üret ve yerinde tüket modellerini her sanayici düşünmeli. Yüzde 5‘ten başlayın ve yüzde 30’lara, 35’lere varacak birincil enerji tüketimlerinde düşüşe doğru gidin. Yerinde üretilen enerji aynı zamanda da kaliteli enerji, yani şebekede bir dalgalanma olsa dahi kaliteli enerji elde etme, makinalarınızın elektrik/otomasyon aksamlarını koruma, makinalarınızdaki elektrik kesintilerine karşı ürün kayıpları makinaya zarar verecek önlemlerin de önüne geçmek gibi birçok şeyi de üst üste koyduğunuz zaman yerinde üret ve yerinde tüket modeli, özellikle sanayicimiz ve büyük enerji tüketimi yapan ticari binalarımız için en iyi modeldir” dedi.
Yorumlar