Türkiye’de artık Endüstri 4.0 konuşuluyor
Ülke olarak zorlu bir sınavdan geçtiğimiz şu günlerde sanıyorum tüm Türkiye’nin hemfikir olduğu konuların başında işimize dört elle sarılmak gerektiği geliyor. Bunu yapmak için çok fazla sebebimiz var ancak bunların belki de en kritiği Batı ile Doğu’nun son dönemdeki mücadelesinin yeni ayağı olan Endüstri 4.0 açısından sahip olduğumuz kritik konum. Malumunuz, 200 yıldan fazla süredir sürdürdüğü endüstriyel üretim gücü hükümdarlığını Doğu’ya kaptırma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Batı birkaç yıl önce ortaya Endüstri 4.0 diye bir kavram ortaya attı. Peki, ne oldu da böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu, çok kısa özetlemek gerekirse; buhar gücüyle başlayan sanayi devrimi hikâyesi, işin içine elektriğin girmesiyle seri ve hızlı üretime evirilmişti ve akabinde BT ve otomasyon sistemleri ile endüstri adeta çağ atlayarak geniş kitlelere hem ucuz hem de hızlı bir şekilde ulaşır olmuştu. Bu durumdan en fazla karlı çıkanlar Çin başta olmak üzere Doğu ülkeleri iken, durumdan hiç de memnun olmayan Avrupa’nın bu işe bir çare bulması şarttı. Nitekim buldular, 4. Endüstri Devrimi ya da 4. Sanayi Devrimi terimi ilk olarak 2011 yılında Almanya Hannover Fuarı’nda kullanıldı. Bahsedilen temelde sanayinin üretimden yönetime tüm aşamalarının dijitalleşmesi. Bunu sağlamak için firmaların ellerinde büyük veri, nesnelerin interneti ve akıllı robotlar gibi teknolojik unsurlar var. Özellikle gelişmiş ekonomiler Endüstri 4.0 ile yakalamayı hedefledikleri verimlilik artışını kullanarak gelişmekte olan ülkelere yönlendirdikleri üretim tesislerini ve istihdamı tekrar kendi ülkelerine çekme fırsatı ile karşı karşıyalar. Bu da iş dünyasında dengeleri değiştirebilecek bir paradigma. Peki Doğu ile Batı’nın bu savaşında Türkiye’nin pozisyonu neden bu kadar kritik?
Endüstri 4.0 yol haritamızda neler olmalı?
Türkiye’nin ekonomik olarak batıda yer aldığını hepimiz biliyoruz. O halde bu tehdidin ortasında Türkiye de var. Türkiye bulunduğu bölgenin önemli bir üretim üssü. Bugün için hem kalite hem de maliyet olarak rekabetçiliğimizi koruyoruz; Asya ve Avrupa’daki rakiplerimize göre avantajlar oluşturabiliyoruz. Öte yandan, Türkiye teknolojiyi çok aktif kullanan genç nüfusunun yanı sıra, yetenekli insanları ile mühendislik ve tasarım faaliyetleri son derece gelişmiş bir ülke ve Türkiye’de teknoloji, inovasyon ve Ar-Ge’ye verilen önem gün geçtikçe artıyor. Bunlar bizim adımıza güzel haberler, daha güzeli ise Türkiye’nin son 6 aydır özel sektörden kamuya bir çok alanda endüstri 4.0’ı konuşmaya başlaması. Bugün Google Trends’e girip anahtar kelime olarak “Endüstri 4.0” yazıp, Türkiye’yi seçtiğinizde geçtiğimiz yıllar içinde tıklanma oranı neredeyse sıfır iken geçen Kasım ayından itibaren 6 aylık süreçte aramaların sürekli arttığını görüyorsunuz. Yine son 3-5 aydır Endüstri 4.0 ile ilgili onlarca etkinlik yapıldı Türkiye’de. İşin en önemli kısmı kamu da bu işi sahiplenmiş durumda. Aslında başlangıç için her şey yolunda görünüyor. Peki bu noktada bu işin Türkiye’deki geleceği adına ne yapmak lazım? Endüstri 4.0 yolunda Türkiye’nin yol haritasında neler olmalı? Bu soruyu bu ayki kapak dosyamız için Türkiye’nin önemli teknoloji ve danışmanlık şirketlerinin yöneticilerine yönelttik.
Bu ayın öne çıkan diğer konuları ise şöyle;
Ağustos ayında dergide yine birçok önemli dosya ve söyleşiler sizi bekliyor olacak. Pokemon’un hayatımızı oyunlaştırma yolculuğu, Robot gazetecilik tehdit mi, fırsat mı? Brexit teknoloji pazarını nasıl etkiler? Tüm detaylar bu ay Digital Age’de sizleri bekliyor…
Yorumlar