Skip to main content

Veri Merkezi İşletmeciliği Raporu’na göre verinin, günümüzün para birimi, veri merkezlerinin ise, verilerin “Merkez Bankası” haline geldiği görülüyor.

Telefon ile görüşme yapma, mesaj, resim ve video gönderme; çevrimiçi olarak şarkı dinleme, film ve dizi izleme, arabada konum belirleme cihazı kullanma gibi hayatımızın parçası olan her şeyi yaparken sürekli olarak veri üretiyoruz ya da veriye ihtiyaç duyuyoruz. Dünyada üretilen veri miktarının 2020 yılında, 2015 yılına göre 4 kat artması bekleniyor. Bu noktada, verilerin depolandığı, işlendiği ve gerekli yerlere iletiminin sağlandığı veri merkezleri de giderek önem kazanıyor. Verinin, günümüzün para birimi, veri merkezlerinin ise,  verilerin “Merkez Bankası” haline geldiği görülüyor.

Ülkemizin veri merkezi hizmetlerinde gösterdiği büyüme dünya ortalamasının üstünde olmakla birlikte, hizmetin üretimi ve satışında işletmecilerin yaşadığı dezavantajlar, gelecek için beklenen ekonomik büyüme ve istihdam artışını tehdit ediyor ve önemli güvenlik riskleri yaratıyor.

Veri Merkezi Raporu’nda öne çıkanlar;

Türkiye olarak Büyük Verinin ne kadarını üretebileceğiz?
Türkiye olarak Büyük Verinin ne kadarını barındırabileceğiz?
Dünyada oluşacak Büyük Veri trafiğinin ne kadarını Türkiye’den geçirebileceğiz?
Bu üç sorunun cevabının da ülkemiz adına istenen yönde olabilmesi için, ihtiyaç duyulan adımların bir an önce planlanması gerekiyor. TELKODER raporu bu adımları şöyle özetliyor:

-Veri Merkezlerimizin, dünya standartlarında hizmetler verebilmesi, yaşamakta oldukları ve onlar ile doğrudan ilişkilendirilemeyecek hukuka aykırılıkların önlenebilmesi için, “Veri Merkezi İşletmecisi” tanımı 5651 sayılı kanunda en kısa sürede yerini almalıdır.

-Tüm erişim sağlayıcıların katılımının zorunlu olacağı birden fazla İnternet Değişim Noktasının kurulması bir an önce gerçekleştirilmelidir.

-Veri merkezi işletmecilerinin sundukları hizmetler, diğer ülkelerden rahatlıkla satın alınabilmektedir. Yurt içi ve yurt dışı rekabet sıkıntıları, Türkiye veri merkezi hizmetlerinin yurt dışına gitmesi sonucunu doğurmaktadır. Haksız rekabet yaratan bu hizmetlerden alınan yüksek vergiler kaldırılmalıdır.

-Türkiye’nin sahip olduğu fiber altyapının artması gerekmektedir. Ülkemizde veri merkezlerine fiber hizmet sunan işletmeci sayısı en fazla 3-4’le sınırlı kalmaktadır. Bu rakam Avrupa’da yaklaşık 35, komşumuz Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da ise 50’dir. Hizmetin devamlılığı ve kalitesi açısından farklı fiber hatların sayısının artması gerekmektedir. Fiber altyapının yaygınlaşması ile veri merkezlerine bağlanan ve internet altyapısı sunan işletmecilerin sayısında artış sağlanacaktır.

-Özel şirketlerimizin, veri merkezi hizmetlerini yabancı ülkelerden satın almaları ve kendi verilerini kendi veri merkezlerinde barındırmalarından ziyade, bu işte uzmanlaşmış, hizmet kalitesi yüksek, ülkemizde bulunan veri merkezi işletmecilerinden almaları gerekir. Böylelikle özel şirketlerimiz hem daha güvenli, hem de daha düşük maliyetli bir şekilde bu hizmetleri almış olacaklardır. En önemli husus da, ekonomik, ticari ve endüstriyel verilerimizin yurt içinde kalmasıdır.

-Kamu Kurumlarımızın, kendi verilerini sınıflandırması/derecelendirmesi ve saklanma önceliğine göre bu verileri kendi bünyesinde ve/veya veri merkezi işletmecilerinde barındırmasına olanak tanınmalıdır. Bu yöntem ile veriler, hem daha güvenli ve düşük maliyetli olarak saklanmış, hem de sektör oyuncuları dışarı itilmemiş ve sektörü büyütücü bir adım atılmış olacaktır.