Skip to main content

Çeşitli toplumsal sorunları çözümlemek sadece devletlerin görevi değil. Bu noktada STK’lar, araştırma kurumları ve şirketler bu sorunlara çözüm önerileri getirerek dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmeyi hedefliyor. Bu çabalar sosyal inovasyonun bir parçası. Yazımızda sosyal inovasyonu örneklerle açıklıyoruz.

Günümüz dünyasında karşılaştığımız birçok karmaşık problemi devlet veya hükümetlerin tek başına çözmesi pek mümkün görünmüyor. Küresel ısınmadan sınırlı sağlık erişimine, ulaşımdan finansa değişen alanlarda artık bireyler ve kurumlar da çözüm önerileri sunuyor. Bu noktada sosyal girişimcilik kavramı her ne kadar ülkemizde yeni bir kavram gibi algılansa da aslında pek çok dünya ülkesi tarafından başarıyla uygulanan bir kalkınma modeli.
Standford Üniversitesi İşletme Bölümü, sosyal inovasyonu, “Sosyal bir soruna daha etkin, verimli ve sürdürülebilir çözüm getirmek” şeklinde tanımlıyor. Sosyal inovasyon en yaygın şekilde “sosyal ihtiyaçları tatmin ederek aynı zamanda yeni işbirlikleri veya ilişkiler kurulmasını sağlayan yeni fikir, hizmet ve modeller oluşturmak” olarak da biliniyor. Sosyal inovasyon sorunlara sektörlerarası bir bakış açısıyla bakmayı getiriyor ve evrensel olarak uygulanmasıyla öne çıkıyor. Sektörlerarası aktörler arasında araştırma kurumları, şirketker ve bağımsız kuruluşları saymak mümkün.

Sosyal inovasyonda sosyal girişimcinin önemi
Sosyal girişimciyi kâr etmeyi amaçlayan ama elde ettiği kârı, topluma fayda üretmek için kullanan girişimci olarak görmek mümkün. Sosyal girişimcilik ise sosyal problemlerin çözümünde serbest piyasa kurallarına dayalı yolları göz önünde bulunduran bir yaklaşım. Sosyal girişimlerde performans kriteri kâr değil sosyal değişim ve ortaya çıkan faydadır. Kâr etmenin sürdürülebilirlik ve kalıcılık için bir şart şeklinde ele almakta fayda var. Sosyal girişimlerin hedeflerini kısa vade yerine uzun vadeli toplumsal sonuçları düşünerek belirlemesi gerekiyor.

Sayfalar: 1 2