Skip to main content

Snapchat kullanım davranışlarını anlayabilmek için kullanıcılarının %76’sını oluşturan 18-34 yaş arası gençlerin, yani ağırlıklı olarak millenyum kuşağının beklentilerine göz atmakta fayda var.

Son zamanların en popüler uygulamalarından biri Snapchat. 34 milyar dolarlık piyasa değeriyle daha borsada işlem gördüğü ilk günün sonunda Ferrari, Twitter, Best Buy gibi 9 önemli şirketten daha yüksek bir piyasa değerine sahip oldu. Peki, basit bir uygulamayı bu kadar popüler ve değerli kılan ne? Kullanıcılar neden Snapchat’i bu kadar sevdi? Cevabı Snapchat kullanıcı davranışlarının ardında yatan nedenleri anlamakta yatıyor.
Bir mecraya ait kullanıcı davranışlarını anlamak öncelikle o mecrayı kullanan kitleyi anlamayı ve empati yapmayı gerektirir. O halde Snapchat kullanım davranışlarını anlayabilmek için kullanıcılarının yüzde 76’sını oluşturan 18-34 yaş arası gençlerin yani ağırlıklı olarak millenyum kuşağının beklentilerine göz atmakta fayda var.

Eğlence: Milenyum kuşağının en önemli özelliklerinden biri eğlenceyi hayatlarının merkezine almış olmaları. Kendilerini eğlendirmeyen içeriklerle ilgilenmiyorlar. Uygulamanın kendisi de kullanıcıların içerikleri diledikleri gibi eğlenceli hale getirmeye olanak sağladığından tam olarak da bu beklentiyi karşıladığı söylenebilir.

Özgürlük: Uygulama kullanıcıların snap’leri üzerinde istedikleri gibi oynamasına izin veriyor. Gerek yazı yazarak, gerek emojiler, filtreler ve etiketlerle özelleştirme yapılabiliyor. Diğer yandan snap’lerin kaç saniye süreyle yayımlanacağına kullanıcılar karar veriyor. Bu da özgürlüğüne düşkün olan yeni neslin kendi özgürlüklerini ve yaratıcılıklarını ortaya koymalarına olanak sağlıyor.

Yenilik: Uygulama diğer sosyal medya kanallarından da birçok noktada ayrışıyor. Mesela, Facebook, Twitter gibi kanalların mobil uygulamalarında ana ekranda doğrudan aşağıya kaydırmanız gereken içerikler varken, Snapchat’te direkt olarak kameranız açılıyor. Ayrıca içerikler bildiğimiz sosyal medya kanallarındaki gibi kalıcı değil. Arkadaşlara gönderilen snap’ler bir kez izlenebiliyorken, hikâyelere atılmış snap’ler 24 saat sonra siliniyor. Bu özellikler de uygulamayı diğer sosyal medya kanallarından farklı ve yenilikçi kılıyor. Dolayısıyla farklı olmayı seven milenyum neslinin tercihi Facebook gibi klasik uygulamalar yerine, Snapchat uygulaması oluyor.

Kolaylık: Snapchat tek bir dokunuşla snap çekip atmanıza olanak sağlıyor. Bu kadar basit ve kolay kullanıma sahip olması, Twitter ve Facebook’taki gibi karmaşık bir içeriğin olmaması, milenyum neslinin rahatlık ve kolaylık anlayışıyla da örtüşüyor.

Kullanıcı beklentilerinin yansıra, Snapchat’in bu kadar başarılı olmasının nörobilimsel ve psikolojik boyutu da var elbette.

Tüm sosyal medya platformlarından farklı olarak, Snapchat’i hayatımızdaki anları paylaştığımız bir platform olarak kullanıyoruz. Hayatımızdaki her şey de aslında anlardan ibaret. Yaşıyoruz, geçiyor ve yok oluyor. Bazı anıları ise fotoğraflıyoruz. İşte, Instagram o fotoğrafladığımız anılar ise, Snapchat hayatımızın ta kendisi! Uygulamadaki snap’lerin anılar gibi yok olması, uygulamayı daha doğal, daha kendi hayatımıza yakın bulmamızı sağlıyor.

Pazarlamada en önemli şey, kullanıcılarda bir motivasyon yaratmaktır. Çünkü, bir motivasyon yoksa aksiyon da yoktur. Fogg davranış modeline göre bir davranışın gerçekleşmesi motivasyon, tetikleyici ve yapılabilirlik gibi üç unsurun bir arada bulunmasına bağlıdır. Snapchat’in bunu oldukça başarılı bir şekilde uyguladığını söyleyebilirim. Peki, bunu nasıl başarıyor?

Motivasyon: Uygulamanın kullanıcılarda yarattığı motivasyon birkaç farklı şekilde açıklanabilir. Bilindiği üzere, Snapchat’te mesaj izlendikten sonra yok oluyor. Dolayısıyla, bize gönderilen snap’i unutmadan hemen arkadaşımıza karşılık verme ihtiyacı duyuyoruz. Bu, motivasyonun hızlıca aksiyona dönüşmesini sağlıyor. Diğer yandan anı kaçırma hissi bir motivasyon unsurudur. Çok tatlı bulduğumuz bir şeyi, bizi değerli ya da özel hissettirecek bir anımızı hemen snap’lemek istememiz bu nedenledir. Ayrıca snap’lerimize cevap atılması, filtrelerle istediğimiz gibi snap’lerimizi özelleştirip üzerinde oynayabiliyor olmamız ve bunun bizi eğlendiriyor olması beynimizdeki ödül mekanizmasını da harekete geçirici niteliktedir.

Snapchat kişilerin daha rahat paylaşımlarda bulunabildiği bir sosyal medya kanalı. Çünkü mesajlarımız saniyeler içinde yok oluyor ve kimse snap’lere herkesin görebileceği bir yorum yapamıyor. Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal medya kanallarında ise durum biraz daha farklı. Daha dikkatli, seçici paylaşımlarda bulunuyoruz. Çünkü gönderimiz kişilerin anasayfasına düşüyor ve paylaşımlarımızla çoğu zaman dikkat çekmeyi, daha çok retweet ya da beğeni almayı bekliyoruz. Snapchat’te bu açıdan biraz daha rahat olmamız, çekinmeden paylaşımlar yapıyor olmamız ayrı bir motivasyon unsuru olarak karşımıza çıkıyor.

Tetikleyici unsur: Karşılıklı iyilik prensibine göre, bize yapılan olumlu bir harekete, olumlu bir şekilde dönme eğilimi gösteririz. Bu prensip kullanıcılar için tetikleyici unsur olup Snapchat’in bunu en iyi şekilde yansıttığını söylemek mümkün. Çünkü bir snap’in atılması, bir sonraki snap için tetikleyicidir. Biri bize snap attığında genelde onu cevapsız bırakmaz, snap’e snap ile cevap veririz ve böylece bir döngü oluşur.

Yapılabilirlik: Diğer sosyal medya kanallarından farklı olarak Snapchat çok daha basit bir kurguya sahiptir. Beğenilme, oylama, retweet etme gibi daha karmaşık unsurlar yoktur. Uygulamayı açtığınız gibi sadece kamera ekranı görünür ve tek dokunuşla paylaşımda bulunabilirsiniz. Dolayısıyla bir kolaylık, bir basitlik söz konusudur ve beynimiz basit olan şeyleri sever. Bir şeyi ne kadar basit ve anlaşılabilir kılarsanız o kadar fazla harekete geçirebilirsiniz.

Özetle, Snapchat’in yenilikçi, şaşırtıcı, eğlendirici olması ve basitliğiyle zihnimizde bilişsel bir yük yaratmaması bu uygulamayı diğer sosyal medya kanallarından farklılaştırmış ve özellikle milenyum neslini kendine çekmeyi başarmıştır. Görünen o ki, Snapchat kullanıcıların kalbine giden yolun zihinden geçtiğinin farkında.