Skip to main content

Dijital artık günlük hayatımıza sınırları ortadan kaldırarak karışmış durumda. Günümüzde özellikle tüketici odağında koşar adım devam eden, iş dünyasının da var gücüyle ayak uydurmaya çalıştığı dijitalleşme ise her gün yeni kavramları ve elbette bir kavram karmaşasını beraberinde getiriyor. Son günlerde adını sıkça duyar olduğumuz “post- dijital”de bu yeni kavramlardan yalnızca biri.

Post- dijital kısaca dijitalin insan hayatı ile iç içe geçtiği, artık ‘dijital’ kelimesini yepyeni bir teknoloji ve ayrı bir şeymiş gibi tanımlamadığımız bir hayat anlamına geliyor. Dijital dünyadaki deneyimlerle, fiziksel hayattaki deneyimlerin birbirini tamamladığı, aradaki çizgilerin yok olduğu ve yeni bir anlam oluşturduğu bir dünyadan bahsediyoruz. Bu dönemi başarının kullanıcıların anlık beklentilerine uyum yeteneğiyle belirlendiği dönem olarak karakterize edebiliriz. Bugünün tüketicilerinin markalarla ilişkisinin temelinde yüksek beklentiler var. İyi deneyimler artık bir ‘hak’, istedikleri deneyimi ve sonucu şimdi istiyorlar ve sağlanamıyorsa, başka bir yerde arıyorlar ve genelde de çabucak buluyorlar. Bu yeni nesil tüketim yolculuğunun tüketicinin geneli için normalleşeceği post-dijital çağ; pazarlama olmak üzere insana dokunan tüm iş alanlarında kuralların yeniden yazıldığı dolayısıyla müşterinin de yeniden tanımlandığı bir dönem olacak. Gücün tam anlamıyla şirketlerin elinden müşterilerin eline kayacağı bu çağın sihirli sözcüğü ise deneyim. Deneyimin etrafına inşa edilen bu üzenin yeni tüketicisini anlama çabası ise markaların yakın gelecekteki en büyük derdi olacak. Bu ay; müşterilerine eşsiz bir deneyim yaşatmak amacıyla rekabet eden şirketlerin mücadelesine sahne olacak post dijital çağın en büyük tüketici grubu olacak millenial’ları ve deneyim odaklı evrilen tüketim alışkanlıklarını  Twentify ile gerçekleştirdiğimiz araştırma ile masaya yatırdık.

Post-Dijital-çaga-hazir-misiniz--11

Yeni bir teknolojiyle tanışmamızın ardından hayatımızdaki ilk dönemlerinde onun tüm gücünü veya olası önemli etkilerini anlayamamamız gayet normaldir. Örneğin MP3 ile ilk tanıştığımızda en önemli özelliğinin hafıza kapasitesi olduğunu düşünmüştük, ama zaman içerisinde gördük ki asıl önemli müziği her yere erişilebilir hale getirmesiydi.

Teknolojinin evrimi ile ilgili en güzel hikâye ise şüphesiz insanoğlunun elektrikle tanışması.Elektrik icat edildikten sonra iş dünyasını bir gecede değiştirmedi. Bu değişim tam 20 yıl aldı. İlk 10 yılda fabrika sahipleri işlerini aynı şekilde yapmaya devam ettiler. Aydınlatma çalışanları daha verimli hale getirdi. Daha uzun saatler ve daha güvenli çalışabildiler. İlk baştaki değişim sadece bundan ibaretti. Fabrikalardaki büyük değişim ancak 20 yıl sonra geldi. İş sahiplerinin makinelerin elektriği kullanarak farklı şekilde tasarlanabileceğini fark etmesi sonucunda daha az işçi ile daha verimli üretime geçildi. Yani, sonuç olarak elektriğin yalnız verimliliği artırmada değil, her şeyi yeniden tasarlamada kullanılabileceği anlaşılmış oldu. Cep telefonlarının hayatımıza etkisi ise daha güncel ve iyi bir örnek aslında. Hayatımıza ilk girdiklerinde her yerde telefonla konuşabilmek bir lükstü ama şu an cep telefonları bizi internete ve dahası her şeye bağlayan en önemli cihaz haline geldi.

İhtiyaç odaklı bireylerden istek odaklı müşterilere 

Teknoloji odaklı yeniliklerin hayatımızda yarattıkları etkiler ile iş ve günlük hayatımızı dönüştürme süreçlerine dair fikir veren bu örneklerden yola çıkarsak; bugünkü dijital dünyayı ve bir adım sonrasında hayatımıza yapacağı etkileri daha doğrusu dijital jargonun son dönemdeki popüler terimlerinden post-dijitali daha kolay anlayabiliriz.Bu terimle ilgili en yaygın anlayış, içinde yaşadığımız fiziksel dünyanın tamamını olmasa bile büyük çoğunluğunu dijitalin Nesnelerin İnterneti (IoT), yapay zekâ, robotik, artırılmış, sanal, karma gerçeklik (AR, VR, MR) ve ses teknolojileri gibi üstel teknolojilerle kapsadığı dünya. Post- dijital çağın en önemli özelliği ise bu yeni nesil teknolojilerin sağladığı kolaylıklar ve sosyal etkileşim araçların gücü ile tüketicilerin ihtiyaç odaklı bireylerden istek odaklı müşterilere dönüşmesi. Bu değişimi kavrayabilmek için öncelikle pazarlama dünyasının yakın geçmişteki dijital odaklı kırılma noktalarına kısaca bakmakta fayda var.

Post-Dijital-çaga-hazir-misiniz--12

Dijital çağ öncesi: Kitlesel medya odaklı, birden çoğunluğa yaklaşım dönemi

Bu dönemin en belirgin özelliği cihazların tek fonksiyonlu olmalarıydı. Medya fizikseldi, teknolojiler paralel bir şekilde yürüse de birbirinden ayrıydılar. Alışveriş yalnızca fiziksel mağazalarda yapılırdı. Hayat daha basitti, düzenli bir gelişme vardı ama genel olarak bu gelişme lineerdi. Tabii ki değişiklikler oluyordu. Örneğin VHS’den DVD’ye geçiş önemli bir gelişmeydi. Kasetlerin kompakt diske dönüşmesi de  öyle. Tabii, bunlar kendi çaplarında değerli olsalar da, sektör için küçük değişiklilerdi. Örneğin perakende ve tedarik zincirinde bir etkisi olmadı. Bu dönemde şirketler ürün ve üretim odaklı olmaya devam ettiler. Başlangıçta bu dönemdeki değişim son derece yavaştı. Dijitalleşme ürün odaklı oldu. Mesela; fotoğraflar dijital hale geldi, bilgi ansiklopediden Wikipedia’ya geçti, dergiler internet sitelerine taşındı vs. Dijitale geçiş dönemi tam anlamıyla fiziksel ürünlerin dijitale dönüşmesinden ibaretti.

Dijital çağ: Veri odaklı ve bire bir ilişkinin ön planda olduğu dönem

Bu dönem dijitalin hayatın içine iyice entegre olduğu bir dönem. Ancak yine de süreç tam olarak tamamlanmış değil. Yani, dijitaldeki deneyimlerle fizikseldeki deneyimler arasında hâlâ bazı çizgiler var.  Örneğin bazı ulaşım araçlarında mobilden ödeyerek seyahat ederken bazılarından hâlâ nakit para vermeniz gerekiyor. TV izlemek için doğrudan istediğiniz programı aratmak yerine bir uygulama açmanız yada istediğiniz kanalı seçmeniz gerekli. TV hâlâ reklamverenlerin kontrolü altında. Online satışa henüz uyum sağlayamamış yakın zaman içinde yok olmaya mahkum perakende şirketlerinin sayısı bir hayli fazla. Yani değişim hâlâ sürüyor, sürecek de…

post-Dijital-çaga-hazir-misiniz--13

 Post- dijital çağ: Birden anlara odaklanmak durumunda olacağımız dönem

Bu dönemde tıpkı dijitalin hayatımıza girdiği ilk zamanlarda olduğu gibi kimse dijitali düşünmeyecek. Tıpkı elektrik hatta oksijen gibi dijital hayatımızın olağan bir parçası haline gelmiş olacak. Arka planda sürekli var olan internet, yalnızca yok olduğunda fark edilebilecek. Evler gerçekten akıllı evlere dönüşecek. Bu dönemde, “TV mi, online mı?” ya da “mobil mi, masaüstü mü?” gibi tartışmalar çoktan son bulmuş olacak. Reklam ise sürekli tüketicilerin etrafında olacak. İçerik sınırları aşacak, para birimi ya da dil farklılıkları insanlar arasında bir engel oluşturmayacak. İnsanlar –bugün de konuştuğumuz bir şey olsa da- tam manasıyla dijital hayatın içine doğacaklar. Ebeveynler çocuklarının teknoloji ile fazla haşır neşir olmalarından endişe etmeyecekler. Çocuklar tablet kurcalamanın ötesinde daha bebeklikte teknolojiyle tanışıp, teknolojiyle büyüyecekler. Üretim tam ve gerçek zamanlı bir şekle bürünecek, ürünler sipariş üzerine üretilecek ve robotlarla nakledilecek. Bu dönemin en belirsiz çizgisi ise gerçek ve sanal gerçeklik arasında olacak. Gerçeklik, zaman ve mekân algısı bizim için çok daha karmaşık bir hale gelecek. Sanal gerçeklik daima etrafımızda olacak. Sanal dünyadaki hayat daha güvenli ve konforlu olduğundan fiziksel mekânlar yerini sanal mekanlara bırakacak.

Devamı için sayfa numaralarını kullanabilirsiniz… 

Sayfalar: 1 2 3 4 5