Skip to main content

Bana en çok sorulan soruların başında hangi kamera? Hangi montaj programı? Hangi mikrofon? geliyor. Her şeyden önce sorulması gereken soru bence şu: Sürekliliğini devam ettirebileceğim, başarılı olabileceğim ne tür içerikleri üretebilirim? Yoksa en iyi ekipmanlar, en iyi yapılmış kurgu hiçbir işe yaramıyor

Ben size bu ayki yazımda kendi ekipmanlarımdan bahsedeceğim. Eminim okuduktan sonra sizin de kafanızda iş biraz daha şekillenecek. Sadece ekipmanlar değil biraz örneklemelerle mevzu daha net anlaşılacak diye düşünüyorum.

Çekim için ayrılmaz üçlü; Kamera, mikrofon ve tabii ki kendiniz

Kamera çok önemli, sonuçta video içerik üretiyorsunuz, çektikleriniz güzel ve kaliteli gözükmeli. Dijital yayıncılıkta eskiden görüntünün mükemmel olması gerekmiyordu. Doğal ve anı yakalamak ilk sıradaydı. Artık öyle değil. İzleyiciler çekimlerin kaliteli olmasını istiyor. Bu noktada kısaca YouTube’un görüntü kalite skalasını özetlemeliyim. 144p 240p 360p 720p 1080p 1440p ve 2160p farklı detaylarda var ama şimdi onlara girip kafanızı karıştırmayayım. 1440p ve 2160p kaliteleri için ülkemizin internet alt yapısı ve şu malum Adil Kullanım Kotası (AKK)’na hiç uygun değil. Hatta bu kalitelerde video yüklediğiniz zaman -örneğin 4K- izleyicilerinizden sert tepkiler dahi alabiliyorsunuz. Benim kullandığım standartlar 1080p 60fps duruma göre 720p 60fps. Peki nedir bu fps? 1 saniye içerisinde gördüğünüz kare sayısı şeklinde basitçe özetlenebilir. Bu ne fark yaratıyor? TV’de genellikle 1 saniye içinde 25 kare görüyorsunuz. Bunu 60 kareye çıkarttığınızda görüntü daha akışkan oluyor. Yani daha dolu dolu bir saniye görüntüye sahip oluyorsunuz. Sanki takılıyormuş gibi görünen resimlerin en büyük sebebi bu. Ne kadar yüksek fps o kadar net ve kaliteli görüntü diyebiliriz. Tabii burada çekim yaptığınız kameranın sensör dediğimiz ışığın düştüğü ve resmi oluşturduğu yüzeyinde önemi var. Bazı ucuz kameralar size veri olarak yüksek performansta görünse bile sensör kalitesi yüzünden büyük hayal kırıklığı yaratabilir. Çok ucuza kaçmamak bilindik markaları tercih etmek önemli bir eleme yapmanızı sağlayabilir.

Diğer önemli konu ise ses. Zira çekimleriniz mükemmel olabilir ancak sizin sesiniz, ortamın sesi kötüyse, çok net söyleyeyim o video izlenmez. Yeni yayıncılık sisteminde sürekli ekrana bakmak yok. Genellikle, video açılır yan sekmeye geçilir, video ses olarak dinlenir, ilginizi çeken bir şey olduğu zaman tekrar video sekmesine geçilir. Bu konuyu önemsemenizi öneririm. İçerik üretirken bu göz ardı edilmemeli.

youtuberEkipmanı güncelleme konusu kritik

Kullanacağınız ekipmanı seçerken, bu işe ne kadar zaman ayıracağınızı ve beklentilerinizi göz önünde bulundurmanız  da önemli. Yani sadece hobi olarak başlayabilirsiniz. İş sonradan ciddiye dönebilir. Bu durumda başlangıcınızı makul fiyatlı ekipmanlarla yapmanız sizin için iyi olacaktır. Baktınız her şey yolunda gidiyor, iyisini alırsınız. Zaten şartlar sizi daha iyi ekipmanlara, daha doğru ekipmanlara yönlendirecektir. Akıldan çıkarılmaması gereken en önemli konu şu; bu işin sonu yok arkadaşlar. Dünyanın en iyi ekipmanını bile toparlayıp kurmuş olabilirsiniz. Emin olun iki yıl sonra bu ekipmanların yüzüne kimse bakmayacak. Bu işin en büyük handikapı bu aslında. Sürekli güncellemeniz gereken bir ekipman parkınız olmak zorunda. Bu işi profesyonel yapıyorsanız zaten bir yerden sonra buna alışıyorsunuz. Zira güncelleme yapmazsanız takipçileriniz sizi diğer kanallarla kıyaslıyor ve görüntü kalitenizden şikayet ediyor. Bir nevi baskı oluşturuyor. Diğer taraftan sizde yeni teknolojilerle içeriklerinizi daha renkli hale getirmek istiyorsunuz. Bu size ciddi bir avantaj getiriyor. Bunu da söylemek lazım.

İçerik üreticileri için çok basit bir yüzde hesabı paylaşayım, bu size genel anlamda klavuz olabilir.

  • %10 Teknik altyapı ve teknoloji
  • %40 İçerik kalitesi ve devamlılık
  • %50 Dijital zeka, yani paylaşılabilir, üzerine konuşulabilir içerikler üretebilmek.

Bu yüzdelerdeki altın oranı tutturursanız işiniz tamamdır. Sonrası size kalmış.

Gelelim benim kullandığım ekipmanlara

Şunu en baştan söylemeliyim, benim ekipmanlarım profesyonel işimle de paralel olduğu için biraz fazla görünecektir, bu sizi yanıltmasın. Ana ekipmanlarımla başlayayım ki ne kadar kolay olabileceğini daha iyi görün istiyorum.

Benim kanalımda yayınladığım videolarımın %80’i Apple iPhone 6S Plus ile çekilmiş içerikler. İnanın hem çok pratik hem çok verimli bir ekipman. iPhone 6S Plus’un görüntü sabitleme özelliği tek kelimeyle muhteşem. Böylece izleyicilerin hareketli sahneleri izlerken mideleri bulanmıyor. Tabi bu ekipmanı biraz takviyeli olarak geliştirmiş durumdayım. Nedir bunlar? “OlloClip” geniş açı lens, “Moment” geniş açı lens. Hatta Moment lensimi geçenlerde kaybettim. Yenisini sipariş ettim. Hazır almışken birde Tele objektif ekledim. “iKlip Grip” tripot çok işimi görüyor. Pek çok ortamda bunu kullanıyorum. Ses konusu çok önemli iPhone 6S Plus için “Shure MOTIV MV88” mikrofon sık kullandıklarımdan. Eğer gürültü çoksa o zaman “iRig Mic Lav” yaka mikrofon setimi kullanmayı tercih diyorum. Hatta şunuda rahatlıkla söylemeliyim bu yaka mikrofon setimle Rock FM 94.5’te her hafta yayınlanan Tekno Safari program kayıtlarımızı bile yapıyoruz.

shutterstock_369324947

Biraz daha işi renklendirmek istediğim zaman DJI OSMO’yu kullanıyorum. Bununla sokaklarda dolaşabiliyorum, koşturabiliyorum. Görüntü sabitleme sistemi sayesinde Hollywood filmlerinde olduğu gibi sokak çekimleri yapabiliyorum. Üstelik üzerindeki kontrol sayesinde yürürken solumda sağımda, aşağıda yukarıda bir şey varsa direk o yöne dönmesini sağlayabildiğim için çekimleri haddinden fazla pratik hale getiriyor. Şunu söylemeliyim, biraz alıştıktan sonra OSMO’dan performans alabiliyorsunuz. Yani idman yapmanız şart. DJI OSMO kullandığım zaman sesleri en iyi alabildiğim mikrofonum Sennheiser MKE 400. Bu mikrofon gerçekten inanılmaz bir performansa sahip.

Son olarak DJI Phantom 4. Drone işin içine girdiği zaman prodüksiyonlarınız gerçekten çok renkli oluyor. Özellikle bir gezi yapıyorsanız bulunduğunuz coğrafyayı anlatmanın daha pratik ve güzel yöntemi olamazdı. Burada şu notu da düşeyim, ben Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne kayıtlı bir drone kullanıcısıyım. Onların her türlü duyurularını, kurallarını sonuna kadar uyguluyorum. Örneğin şu anda İstanbul’da uçuş yapmak kesinlikle yasak. Siz siz olun bu cihazı alırsanız kafanıza göre takılmayın. Yoksa büyük sıkıntı yaşarsınız. Bu işin şakası gerçekten yok.

Teknik bir yazı olmasına rağmen basitçe bana en çok sorulan sorulara yanıt vermeye çalıştım. Bu konu ile ilgili çok detaylı bir video hazırlıyorum. Siz bu yazıyı okuduğunuzda YouTube kanalımda bu konu ile ilgili videomu izlemenizi öneririm. Hem ekipmanları daha yakından görme şansınız olur hem de performansları örneklerle görmüş olursunuz.

Tekno Safari / Timur Akkurt