Skip to main content

Milenyal dediğimiz bu neslin çocuklarının tek beklentileri kendileriyle ilgili değil. Dünyaya karşı sorumlu hisseden, çevreyi önemseyen, sürdürülebilirliğe önem veren markalara kendilerini daha yakın hissediyorlar. Ve tüm bunlar pazarlamacıları tüm bu kavramlarla ne yapabilecekleri konusuyla başbaşa bırakıyor.

Z kuşağı bakış açısıyla bizleri neler bekliyor?

Tüm dünyada pazarlama ve reklamcılık anlayışında diğer tüm kuşaklardan farklı davranış biçimleri ve tüketim alışkanlıkları dolayısıyla köklü değişiklikler yaratan Z kuşağını anlamanın önemi ülkemizde de gün geçtikçe fark ediliyor. Önceki kuşaklara göre markalardan ve şirketlerden beklentileri farklılaşan, daha çok anlaşılmayı bekleyen, özgür hissettirilmeyi, bireyselliği ön planda tutan, biraz da tahammülü az bir nesil ile karşı karşıyayız. Ama milenyal dediğimiz bu neslin çocuklarının tek beklentileri kendileriyle ilgili değil. Dünyaya karşı sorumlu hisseden, çevreyi önemseyen, sürdürülebilirliğe önem veren markalara kendilerini daha yakın hissediyorlar. Ve tüm bunlar pazarlamacıları tüm bu kavramlarla ne yapabilecekleri konusuyla başbaşa bırakıyor.

Onların bakış açısıyla şekillenecek olan dünyamızın bu yılki trendleri:

Veri daha da anlamlı hale gelecek
2017’de yükselişini hissettiren şeffaflık, kişiselleştirilmiş iletişim ve hümanizm kavramları bu yıl hedefleme söz konusu olduğunda ciddi fırsatlar sunuyor. Bir marka, ajans veya medya platformu sizin her adımınızı takip ediyor diye sizinle nasıl anlaşması, iletişim kurması gerektiğini bildiği anlamına gelmiyor. Bu yıl müşterilerine rakam gibi değil, insan gibi davrananların yılı olacak.

İçten dışa sürdülebilirlik ön planda
Unilever’in 2017 küresel çalışması sonuçlarına göre tüketicilerin üçte biri sosyal ve çevresel etkilerini onayladıkları markalardan alışveriş yapıyor. Milenyaller markaların yalnızca söylemleriyle kalmayıp ambalajlarıyla, çalışanlarına nasıl davrandıklarıyla ve gezegeni ne kadar önemsedikleriyle değerlendiriyor.

Para birimi kavramı hızla değişiyor
2017’nin en çok konuşulan başlıklarından biri olan Bitcoin para birimlerini algılama şeklimizin değişmesindeki başlangıç noktası haline geliyor. Bu yıl daha fazla şirket fiziksel olmaksızın para alışverişinin yollarını keşfedecek.

Eğitim dört duvarın dışına taşınıyor
Bu yıl dijital ve fiziksel deneyimlerin eğitim ve öğrenim deneyimi için bir araya gelmesinin yılı olabilir. Dijitalleşme ile fiziksel olmadan da bir araya gelebiliyor oluşumuz eğitimi daha da bütünsel kılacak. Dünyanın her yerinden insanlar tek bir platformda buluşup bilgi ve yetenekleri birbiriyle paylaşabiliyor.

Wellness kavramı bütünsel sağlık haline gelecek
2017 yılının öne çıkan kavramlarından biri olan wellness ve wellness guruları sorgulanmaya başlayacak. Zihinsel, fiziksel ve duygusal sağlığı bir arada değerlendiren bütünsel sağlık kavramı 2018’de daha çok konuşu Bireyler odaklarını yaşam koçları, wellness guruları ve benzerlerinden gerçek sağlık uzmanlarına çevirecek.

Influencer pazarlama şekil değiştiriyor
Tüketiciler artık ünlü insanların veya yüz binlerce takipçisi olan influencer’ların “önerdikleri” ürünleri satın almayı tercih etmiyor. Bunun yerine mikro influencer’lar yani daha “bizden” hissettirenler ön plana çıkacak.
Kısacası, hızla değişen dünyada 2018 şimdiden bizi daha çevreye duyarlı kılan, “insan” gibi hissetmek ve hissettirilmek konusunda daha hassas olduğumuz, büyük ölçüde dijitalleşmiş alışkanlıklar edineceğimiz bir yıla benziyor.

Yapay zekâ
Kitle iletişim platformlarına yerleştirilen yapay zekâ teknolojisi, otomatik olarak sunulan içeriğe kullanıcıyla ilgisine göre yeni boyutlar getirecek, pazarlamacıların en ilgi çeken kanalın tanımasına yardımcı olacak ve tüketicinin gerçek zamanlı durumuyla eşleşecek içeriğe dayalı bir mesajlar sunacak. Ayrıca tahmine dayalı alışveriş önerileri, yere özgü teklifler ve sitelere eklenen yapay zekâ destekli sohbet konuşmaları ile hayatımıza daha da yakından eşlik edecek.

Niş pazarlama
Niş pazarlamanın değeri ise globalde gittikçe daha net anlaşılıyor. Yığın pazarlamadansa küçük ama spesifik bir kitleyi tanıyarak buna göre faaliyet geliştirmek isteyen markalar çoğalıyor. Bu da yüksek pozitif etkileşim anlamına geliyor.