Skip to main content

YouTube : En Büyük İkinci Arama Motoru- 2. Bölüm

Video platformlarının en çetrefilli konularından birisi telif hakları ve nasıl korunacağı. YouTube’un ilk çıktığı zamanlarda durumlar oldukça karışıktı. Özellikle müzik endüstrisi alanında, bir yandan meslek birlikleri, diğer yandan yapımcı firmalar YouTube üzerinde oldukça yoğun baskılar kurdular. Bu baskılarında haklılardı, zira müzik endüstrisi her geçen gün zarara giriyordu.

YouTube-En-Buyuk-İkinci-Arama-Motoru

Haziran yazımızda YouTube gibi video platformlarının yükselişinden ve yayıncılık kurallarının nasıl yeniden yazıldığından bahsetmiştik. Başta YouTube olmak üzere online video platformlarında çok fazla sayıda hukuki sorunlarla karşılaşılabiliyor. Video platformları, çoğu problemi kendi içindeki kurallarla çözebilme yeteneğine sahip oldu. Ancak, her zaman ve her yerde o kadar da mümkün değil.

Telif hakkı sorunları

Video platformlarının en çetrefilli konularından birisi telif hakları ve nasıl korunacağı. YouTube’un ilk çıktığı zamanlarda durumlar oldukça karışıktı. Özellikle müzik endüstrisi alanında, bir yandan meslek birlikleri, diğer yandan yapımcı firmalar YouTube üzerinde oldukça yoğun baskılar kurdular. Bu baskılarında haklılardı, zira müzik endüstrisi her geçen gün zarara giriyordu. YouTube, 1,65 milyar dolara Google tarafından satın alınmadan birkaç ay önce majör müzik yapım şirketleri ile ilk telif anlaşmasını imzaladı. Daha sonra ülkesel bazda davalar, yerel meslek birliklerinin baskısı derken bazı ülkelerde erişimi bile engellendi. Türkiye’de müzik endüstrisi ve müzikle ilgili meslek birlikleri ile anlaşması 2014’e kadar bekledi. 2014’ten sonra, dünyada ve Türkiye’de, telif hakları sorunu büyük ölçüde aşılmış oldu. Telif hakkına konu müzik eserleri, TV yapımları, filmler artık yapımcıların veya sanatçıların açmış olduğu kendi kanallarında özgürce yayımlanabiliyor ve yapımcılar, sanatçılar YouTube’un reklam gelirlerinden izlenme oranında gelir elde edebiliyorlar. Gelirler sadece izlenme sayısından değil, sponsorluklardan, gizli reklamlardan ve video içinde ürün yerleştirmeye kadar birçok alanda da artışa devam etti.

Yaklaşık 10 yıldır kullanılan fngerprint (parmak izi) teknolojisi ile her video ve şarkı dijital olarak kimliklendirilmiş oldu. Herhangi bir sanatçıya ait bir müziği YouTube’a yüklediğiniz anda, devreye giren teknoloji gerekli korumaları otomatik olarak sağlayabiliyor. YouTube’dan akreditasyon alarak çalışan Çok Kanallı Ağlar (MCN), yerel meslekî birlikler ve telif ajansları, bir arayüz üzerinden hak ihlali yapan videoları anında tespit edip sistem üzerinden silebilme yetkisine sahip kılındı. Bu da telif haklarının çok daha etkin korumasını sağlıyor.

Telif hakları başka tartışmaları da körükledi

Bazen de bir videodaki müzik ve görüntü gibi her bir unsurun ayrı hak sahibinin olması sorun oldu. Telif hakkına konu videonun silinmesi veya içindeki müzik parçasının kaldırılması, düğün, mezuniyet töreni, parti gibi birçok etkinlik videosunu izlenemez hale getirdi. Örneğin, JK Wedding Entrance Dance isimli bir videoda, bir çift düğünlerinin giriş dansında Chris Brown’un bir şarkısını kullanmıştı. Bu video o kadar popülerleşti ki, hafif eskimiş bir şarkının müzik piyasasında tekrar canlanmasını ve yeniden satılmasını sağladı. Yapımcı Sony firması, YouTube ile işbirliği yaparak bu videonun kaldırılması yerine, videonun izlenmesinden elde edilen tüm reklam ve görüntüleme gelirlerinin kendisine yazılmasını sağladı. Bu olay, YouTube’un kurallarını değiştirmekle kalmadı, müzik endüstrisinin de olaya farklı bir şekilde yaklaşmasını sağladı.

Telif hakları konusu, başka tartışmaları da körükledi. Özellikle ABD’de çok destek bulan ve istisna olarak kanunda yer alan Adil Kullanım (Fair Use) görüşü dünyada halen tartışılmaya devam ediyor. Adil Kullanım, telif hakkına konu bir materyali hak sahibinden izin almaya gerek duymadan kısıtlı bir şekilde kullanma hakkını ifade eder. Adil Kullanım’ın sınırları tam olarak çizilmemiş ve her duruma göre değişebilir de olsa, bazı kurallardan bahsetmek mümkün olabilir. Telif hakkına konu materyalin kullanımının ticari olmayacak veya kâr amacı gütmeyen bir şekilde olması, materyalin kullanım şekli, kullanılın kısmın ölçüsü ve sıklığı, kullanımın telif hakkına konu eserin ticarî pazarına olan etkisi gibi birçok kritere bakılmak zorundadır. Hemen belirtmek gerekir ki, Türk Hukuku’ndaki Adil Kullanım ilkesi bu şekilde değil. Adil Kullanım ilkesine benzer tek istisna, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK) 38. maddesindeki kişisel amaçlı çoğaltma hakkıdır. Devam edeceğiz…