Skip to main content

Geleceğe bakmalıyız. Benim de bu sayfadaki çabalarımdan birisi bu. Geleceğe dair doğru soruları sormalıyız. Belki de tarihte ilk defa devletler, para ve güç sahipleri -kapitalizm çağında bunu şirketler diye okumak doğru olur-, akademi, sivil toplum temel sorularda birleşiyor.

Yeni köy

Filmler bize insanlığın ancak saldırgan uzaylı istilasına karşı birleşeceğini söylüyordu. Uzaylılar henüz gelmedi ancak biz dünyalılar olarak kendi kendimize birleşmeyi başardık. Sakın buradan içi boş bir iyimserlikle dünyadaki herkesin el ele barış türküleri söylediği anlamı çıkmasın. Sadece dünyanın farklı düşünce çevreleri, temsil grupları olarak önümüzdeki kritik konuların adını koyma konusunda bir uzlaşmaya vardık. İçinde açlığı ve yoksulluğu ortadan kaldırmanın, cinsiyet eşitsizliği başta olmak üzere tüm eşitsizlikleri yok etmenin, temiz enerjinin, akıllı şehirlerin, barış ve adaletin olduğu Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Gelişme Hedeflerindeki 17 madde modern dünyanın hemfikir olduğu soruları ve sorunları özetliyor.

Teknoloji ölçeğinde baktığımızda da, endüstri devriminin, öğrenen makineler ve yapay zekânın bizi nasıl bir dünyaya taşıyacağı iş çevrelerinin, bilimin, sanatın, politikanın bugünlerdeki ortak endişesi. İşsiz mi kalacağız, makineler bize savaş mı açacak, kendi sonumuzu mu getirdik endişeleri tüm dünyanın yüzünü bembeyaz ediyor. Oysa ki endişeliden ziyade mutlu hissetmemizi sağlayabilecek doneler var elimizde.

Evrenin tümüne dair bilgilerimiz henüz çok sınırlı olsa da, dünyaya dair temel bilgileri neredeyse tamamladık son birkaç on yılda. Yeraltındaki petrolün miktarını, soyu tükenmekte olan hayvanların sayısını biliyoruz. Aya gittik, istesek daha sık da gideriz ama gitmeye değer bulamadığımız için gitmez olduk. Şimdi ufak ufak Mars’a da gidecek gibiyiz.  İnsan vücuduna dair bilgimiz katlanarak arttı. Beklenen insan ömrü son 50 yılda neredeyse 20 yıl uzadı. Daha da uzun yaşayacağız. Modern tıp bulaşıcı hastalıkların neredeyse tümünü yok etti. Ayak basılmadık kara parçası kalmadı, yakın vadede göklerden bir göktaşının dünyaya çarpmayacağını, su altından çıkacak bir ağzından alevler saçan bir ejderha yüzünden yok olmayacağımızı biliyoruz.

Her sorunu çözemedik ama dertlerimiz ortak

Güneşten, rüzgârdan daha fazla faydalanır olduk. Enerji sorunu eskisi kadar büyük bir stres yaratmıyor. Akılcı alternatifler bulabiliyoruz. Gıda ve su kısıtları henüz yok olmuş değil ancak sorunu hafifletebilecek öngörülere sahibiz. Birkaç on sene öncesinin dertleri olan verimlilik, lojistik, haberleşme gibi sorunlarda fiziğin tanıdığı üst limitlere yaklaştık. Yüzlerce yıl boyunca ana iletişim aracı iletişim hızı neredeyse artmayan mektupken, şimdi her yıl iletişim hızımızı ikiye katlıyoruz. Bilgi sınırların ötesinde hızla yayılıyor, iyilik akımları tarih boyunca olmadığı kadar rağbet görüyor. Veri, bilgi, dijital itibar ve kredibilite, paradan daha kıymetli hale gelebiliyor. Sınırları delip geçen veri trafiği şimdi de bildik ekonomiyi değiştirme yolunda ilerliyor. Dijital para birimleri, blok zincirleri, paylaşım ekonomisi post-modern bir zenginlik kavramını gündeme getiriyor.

Yakın geleceğe bakınca sadece korku görmek için güçlü bir kötümser olmak gerekiyor. Teknoloji bizi daha bilgili, daha sağlıklı, daha uzun ömürlü, daha bilgili, daha hareketli, daha sosyal ve daha güçlü hale getirdi. İnsanlık olarak her sorunu çözemesek de, dertlerde ortaklaştık. Dipsiz bir kuyuda falan değiliz, aksine eski dünyaya dair dertlerin en büyüklerini ortadan kaldırmak üzereyiz. Bulaşıcı hastalıkları, trafik kazalarını, kanseri dünyadan silmeye yakınız. Kritik sistemleri kusursuzlaştırdık, insan hatalarını minimuma indirdik. Gelir dağılımı adaletsizliğini çözme yolunda Evrensel Vatandaşlık Geliri gibi sistemlere adım attık.

Bu denli büyük bir paradigma değişimi yaşanırken, eskiye dair bazı değerler şaşırtıcı biçimde direnmeye devam ediyor. Birkaç senedir gündemimizde olan dijital para birimleri ile binlerce yıldır var olan kıymetli madenler kardeş kardeş yaşıyorlar. Bir evin değerini, arsa büyüklüğü ve Airbnb’de kitlelerin verdiği memnuniyet puanları bir arada belirleyebiliyor.  “Artık banknot kullanılmayacak” dediğimiz çağda, teknolojinin tüm olanakları kullanılarak planlanan dev bir darphane soygununu, banknot hayalini anlatan La Casa Del Papel dizisi tüm dünyada popüler. Eski köye yeni adet gelmez atasözünü tersten yorumlamak ve yeni köyde hangi eski adetlerin kalıcı olacağını anlamaya çalışmamız gerekiyor. Köyün değiştiği aşikar.

Paranın, mülkiyetin tek güç olduğu dünya ortadan kalkacak, paylaşmaya, açıklığa yöneleceğiz. Her gün dijitalleşen yeni köyümüzde, yeni âdetlere açık olabilmek gerekiyor. Sosyal sorumluluk, sürdürülebilirlik, itibar, güven, anlam gibi değerler paradan güçlü hale geliyor. Geçerliliği azalan değerleri, yenileriyle değiştirmezsek; 30 sene boyunca para biriktiren ama asla bozduramayacağı bir çuval tedavülden kalkmış parayla ortada kalıveren dilenciler gibi çaresizleşebiliriz.