Skip to main content

World Wide Web’in temelini atan Tim Berners-Lee, kullanıcıları İnternet’in özgür yapısını korumak için ayağa kalkmaya davet ediyor

Biz seçimler öncesi İnternet’te yayınlanan ses kayıtlarına odaklanmışken 12 Mart, İnternet’in günümüzdeki yaygınlığı ve kolay kullanımının temelini atan sayfalar arası linkler ile geçişleri mümkün kılan protokol olan ‘world wide web’in işler hale gelmesinin 25. yıl dönümü olarak dünya basınında detaylı olarak işlendi.

www’nin mucidi ünvanlı Tim Berners-Lee özellikle son bir yılda artan oranda ortaya çıkan kullanıcı mahremiyeti ihlalleri, sansür girişimleri, devletlerin müdahelelerinin altyapısal olmaya başlaması gibi gelişmeler nedeni ile 800 yıl önce 1215’te İngiliz Kralı’nın yetkilerini sınırlayan, anayasal düzenin kurulmasının temelini attığı düşünülen “Magna Carta” yani ‘Büyük Özgürlük Fermanı’ benzeri bir hareket için dünya İnternet kullanıcılarına çağrıda bulundu!

Ülkemizde de 5651 sayılı kanunda güncellemeyle erişim engellemesinin kolaylaşması, kullanıcı hareketlerinin 2 yıl saklanacak olması gibi tartışma konularından sonra bir de yeni İnternet medyası düzenlemeleri ile gazetecilere çok kolay hak mahrumiyetleri doğması mümkün oldu. Üstüne üstlük YouTube ve Facebook karşıtı politik söylemler de ülke olarak dijital, elektronik pazarımızın diğer yükselen İnternet ekonomileriyle birlikte değerlendirilmemesi riskini yarattı ki bu sadece son kullanıcılar değil, dolaylı da olsa dijital dünyadan bir şekilde geçimini sağlayanlar için de, kendi ekmeklerini korumak adına, harekete geçme sorumluluğu doğuruyor.

İnternet’in geleceği karmaşıklaşmasın

www henüz 25 yaşını doldururken bilgisayarlar arası veri iletişiminin temelini ARPANET ile atıp İnternet’in teknik altyapısını tetikleyen gelişmenin de 45. yıldönümü 2014 Kasım ayında. Engelleme, kullanıcı mahremiyeti tartışmaları ve www’nin altına inince teknolojik, finansal, fikri sınai altyapı açısından İnternet’te ABD hegamonyasının devam ettiği bir dünyada Magna Carta çağrısı da ne kadar öncelikli, ayrı bir tartışma konusu.

Üstüne üstlük NSA’nın uluslararası izleme skandalı da ülkeler veya bölgelerin kendi İnternet’lerini yönetmeye gideceği bir kutuplaşma senaryosunu ciddi olarak gündemde tutuyor. Türkiye’de dijital ekosistem temsilcileri, gerek özel gerek kamu sektörü olsun bu gelişmeleri de bu yıl boyunca yakından takip alıp katılımcı olmaya çalışmalı. Web’in geçmiş 25 yılı ne kadar hızlı geçse de gelecekte de bu hızın korunacağı muhtemel gibi. “Eşyaların İnternet’i” tanımıyla milyarlarca elektronik cihazın haberleşeceği bir ağ önümüzdeki on yılın konusu olabilir, fakat zamanla sadece e-cihazların değil her şeyin, bireylerin, canlıların İnternet’i kavramını kucaklayacağız.
Sentetik moleküler biyoloji ile vücudumuzdan web’e bağlanıp veri gönderen bakteriler gibi pek çok uygulama alanında araştırmalar dünya üniversitelerinde aktif. Sinir sistemimizle entegre olabilecek cihazların, bugün duyma yetimizi geliştiren cihazlar gibi görme, algılama yetilerimize katkıları, özellikle etraftaki nesnelerle web’den haberleşerek büyüyecek.

21. yüzyıl bitmeden 1-2 milyar yeni kullanıcının eklenmesi ile İnternet’te bambaşka bir ‘bağlantı’ kültürü ve uygulama alanları gelişecek. Burada yazılım geliştirmeden kamusal örgütlere, İnternet devi şirketlere kadar herkesin kovboyvari farklı yöne, senkronize olmadan gitmesi ise İnternet’in önümüzdeki 25 yılda etkin ve verimli çalışma sorunları yaşamasına neden olacak gibi. Son olarak bazı fütüristler gelecekte mahremiyetin toplumun çok küçük bir kısmının ulaşabileceği bir lüks olabileceğini düşünüyorlar, bu fikir hoşunuza gitmiyorsa şimdiden sesinizi duyurmanın zamanı!