Skip to main content

RTÜK’ten alınacak lisansla, reklam gelirlerinden yayın içeriğine kadar her şey denetlenebilecek, gerektiğinde cezalar kesilebilecek, yayınları durdurulabilecek. Yasa tasarısı tam olarak bu sınırlamaları kapsamasa da, OTT TV platformlarının ve yayınlarının ileride çıkarılacak bir yönetmelikle denetlenmesinin önü açılıyor.

TV’den sonra OTT TV’lere de mi lisans geliyor?
Çeşitli kanunlarda değişiklik yapması beklenen 1/914 sayılı Torba Kanun Tasarısı’nda internet üzerinden yapılan birçok yayının Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) bağlanması ve lisansa tâbi tutulması gündemde. Tasarı’nın 73. maddesine göre internetten yayın yapan bu tür yayıncılara ‘yayın lisansı’, bu tür yayınları ileten platformlara da ‘yayın iletim lisansı’ verilmesi öngörülmekte. Bu düzenlemenin gerekçesi ise RTÜK’ten lisans almamış medya hizmet sağlayıcılarının ‘sadece internetten’ yayın yaparak lisanslamadan ve vergi ödemekten kaçınması.

Birçok kişinin aklına doğal olarak, bu yasa değişikliğinin Netflix, Hulu, Puhu, Blu TV ve YouTube gibi platformları kapsayıp kapsamadığı geliyor. Net olarak söyleyebiliriz ki, bu değişiklik tam da bu tür platformları düzenlemeye ve lisanslamaya yönelik. RTÜK, bugüne kadar sadece kablodan, uydudan, karasaldan (anten) ve IPTV üzerinden yayın yapanlara lisans veriyordu. Lisansa tâbi yayınlar, doğrudan RTÜK yayın ilkelerine bağlı olarak yayın yaptıkları gibi, gösterilen reklamlardan pay ödemek, lisans ücreti ödemek gibi vergi dışında kalan bedelleri de ödemek durumunda. İlkelere aykırı bir yayın halinde para cezası ve yayın durdurma gibi cezalar da gündeme gelebiliyor.

Netflix, Hulu, Puhu, Blu TV, beIN Connect ve YouTube gibi platformlar ise herhangi bir lisansa ve düzenlemeye bağlı olmadan yayın yapabiliyor. Dünyada, bu tip platformlara OTT TV (over-the-top TV hizmetleri) ismi verilmiş. Bunun nedeni, bu yayınların kablodan, uydudan, karasaldan veya IPTV üzerinden değil de, herhangi bir cihaz, anten vesaire olmadan doğrudan internet üzerinden herhangi bir tablete, telefona, TV’ye veya bilgisayara yayın iletebilme özelliği. Zaten bu özelliğinden dolayı OTT TV’ler, yayınları ve içerikleri konusunda daha özgür olabiliyor ve denetlenmelerine gerek kalmıyor. Yayınları ve içerikleri, kullanıcılar tarafından bir katalogdan seçilerek izlenen OTT TV’lerde denetlemeyi bizzat kullanıcı yerine getiriyor ve düşük kaliteli içerikleri daha az puanlayarak listelerin en altına itilmesini sağlayabiliyor.

Bu arada, bir ayrım yapmakta fayda var: IPTV ile OTT TV yayıncılığı aynı şey değil. IPTV, set üstü cihaz veya bütünleşik TV alıcıları ile ‘bir yayın programı’ ile yayın yapan mevcut radyo ve TV yayınlarının seyredilmesine olanak tanırken, OTT TV’leri izlemek için bir internet bağlantısı ile bilgisayar, akıllı telefon, akıllı TV veya tablet donanımı olması yeterli.

Tasarı yasalaşırsa OTT TV’ler RTÜK’ten lisans alacak

OTT TV platformları, tasarı yasalaştığı takdirde RTÜK’ten lisans alacak ve yayınlarına öyle devam edebilecek, aksi takdirde mahkeme kararıyla yayınlara erişim engellenebilecek. RTÜK’ten alınacak lisansla, reklam gelirlerinden yayın içeriğine kadar her şey denetlenebilecek, gerektiğinde cezalar kesilebilecek, yayınları durdurulabilecek. Yasa tasarısı tam olarak bu sınırlamaları kapsamasa da, OTT TV platformlarının ve yayınlarının ileride çıkarılacak bir yönetmelikle denetlenmesinin önü açılıyor. Tabii, bu durum yüksek cezalar ve erişim engelleme baskısı nedeniyle, YouTube’daki düzenli yayınlanan kanallar dâhil, bu tür platformların yayınlarını zora sokabilir, oto sansür yaratılmasına yol açabilir.

OTT TV’lerin önündeki tek tehdit bu değil. Her ülkede bulunan dev internet altyapı işletmecileri ve servis sağlayıcıları OTT TV’lerin gelirlerinden pay almak, pay alamazlarsa OTT TV’lerin internet trafiğini yavaşlatmak peşinde. Bu işletmecilerin iddiası, milyarlarca dolar yatırım yapılan internet altyapısında trafiğin büyük bir kısmının OTT TV’ler tarafından kullanılması ve karşılığında hiçbir ödeme yapılmıyor olması. Bu konu her uluslararası telekom şirketleri toplantısında gündeme geliyor ama henüz bir adım atılmış değil. ABD Federal İletişim Komisyonu’nun (FCC) ‘ağ tarafsızlığı’nı ortadan kaldıran son düzenlemesinden sonra telekom şirketleri OTT TV’lerden yüksek gelir payı talep edebilir hale geldi, bu da kullanıcıların daha fazla para ödemesi demek. AB ülkeleri ve Avrupa’nın birçok ülkesi şimdilik ‘ağ tarafsızlığı’nı korumak gayesinde, henüz buralarda bu yönde bir tehlike yok. Bizim ülkede RTÜK denetimi ise ne yazık ki gerçekleşmek üzere…