Skip to main content

2016’ya damgasını vuran eğilimlerde dünyaya karşı sorumluluk, akıllı tüketim, sahici deneyim, paylaşım, şeffaflık gibi kavramlar ön plana çıktı

Teknoloji son 20 yılın tartışmasız hakimi.  2000’lerin başından beri yenilik, büyüme, hızlanma sayesinde hayatları değiştirirken, kendisine hep sayısal hedefler koydu ve onlara ulaştıkça gurur duydu.

2020’de 50 milyar bağlantı olacak, her yeni günde 2,5 Exabyte veri üretiliyor, her saniye 125 bin YouTube videosu izleniyor, Facebook üye sayısı 1,5 milyarı geçti gibi sayısal kilometre taşlarıyla övündük hep birlikte. Teknolojiye ait rekorların nasıl da hızla kırıldığını anlattık. 50 yıllık yolculukların, 5 dakikaya inişini kutladık. Sayısal verilerle teknolojinin dönüştürücü etkisini ölçtük ve kanıtladık. Sayıların süslediği infografikler en sevdiğimiz sanat eserlerinden birisi haline geldi.

Sayısal büyüme durmadan artacak, hiç şüphe yok. Moore Kanunu işlemeye devam edecek. Birkaç sene sonra oluşturduğumuz veri miktarı, kullanıcı adedi, bağlantı hızı, medya hacmi katlanarak artmış olacak. Geriye dönüp baktığımızda bugünün sayısal büyüklüklerini gülerek küçümseyeceğiz. Teknolojinin bir doyuma ulaşma noktası yok, hızlanarak ilerleyecek. Ancak sayılar bize şunu öğretiyor: Nicelikler büyüdükçe önemsizleşiyor, nitelik ihtiyacı artıyor. 2,5 exabyte ya da 250 exabyte; 100 milyon kullanıcı ile 1 milyar kullanıcı arasındaki fark bulanıklaşıyor aklımızda. Kavramlar çoğaldıkça anlamı azalıyor.  Yeni kavramlar değil de hayatlara dokunan anlamlar önem kazanıyor. Hız, hacim ve performans bizi eskisi kadar etkilemiyor. Deneyim, anlam ve çeşitlilik onun yerini aldı. Büyüklükten ziyade derinlik arar olduk.

Daha çok değil, daha derin iletişim

Toplumlar, daha hızlı giden otomobillerdense daha akıllı ve verimli ulaşım çözümlerini tartışmaya başladı. Daha yüksek çözünürlüklü kusursuz görüntü yakalayan kameralardansa bu kameralarla tıbbı ilerleten, sanatı güzelleştiren ve iletişimi kolaylaştıran çözümler ilgimizi çekti. Daha büyük bağlantı hızları yerine, semantik olarak bizi anlayan akıllı teknolojilerle heyecan duyduk. Daha büyük depolama alanları yerine, elimizdeki faydalı veriyle gereksizleşmiş veriyi ayıran zeki depolama çözümleri kalbimizi kazandı. Daha çok iletişim yerine, daha yalın ama derin iletişime odaklandık. Beş satır sözcüğün anlatamadığını ifade eden bir küçük emoji; arzuladığımız derinliği taşır oldu.

2016’ya damgasını vuran eğilimlerde dünyaya karşı sorumluluk, akıllı tüketim, sahici deneyim, paylaşım, şeffaflık gibi kavramlar ön plana çıktı. Yeni dünyalar yaratma iddiasındaki projeler yerini dünyadaki küçük boşlukları zekice dolduran minik iyi fikirlere bıraktı. Bireyler ve şirketler çok kazanmaktansa, az tüketmeye odaklandı. Vaktimizin, beynimizin, bilgisayarlarımızın atıl kapasitelerini en verimli biçimde değerlendiren; tüketmeden değer katan yaklaşımlar önem kazandı.

Bu yıldan ileriye taşıyacağımız en kıymetli öğretiler; tüketmemeyi hedefleyen paylaşım ekonomisi örnekleri, bizi her geçen saniye daha iyi tanıyan öğrenebilir teknolojiler, anlamlı ve semantik deneyimler sunan akıllı ara yüzler, gerçek dünyaya giderek yaklaşan artırılmış gerçeklik/sanal gerçeklik uygulamaları oldu. Yeni dijital adalar keşfetmektense, yerleşik olduğumuz dijital topraklarda köklerimizi daha derine salmanın yollarını arar olduk. İnsanlığın binlerce yıllık anlam arayışı, şimdi de dijital dünyada devam ediyor. Teknoloji gezegeninde, nicelikten niteliğe doğru göçümüz başladı ve sürecek gibi görünüyor.