Skip to main content

Sizi temsil etmesini beklediğiniz, haklarınızı, yaşam standartlarınızı ve ülke refahını koruyup ileriye götüreceğine inandığınız liderleri tanımak için sizce geleneksel medya yeterli midir?

secimler ve türkiyenin internet alışkanlıkları

Demokrasinin sunduğu en değerli haklardan biri olan oy kullanma hakkınızı nasıl değerlendirirsiniz? Halkın büyük bir çoğunluğu özel bir araştırmaya girişmeden, kendini yakın hissettiği ya da beklentilerine uygun gördüğü adayları yalnızca geleneksel medya aracılığıyla tanıyor, kolayca benimsiyor ve tercihini ondan yana kullanıyor. Ancak sizi temsil etmesini beklediğiniz, haklarınızı, yaşam standartlarınızı ve ülke refahını koruyup ileriye götüreceğine inandığınız liderleri tanımak için bu yeterli midir?

Bilişim çağını ve sosyal ağ platformlarını dolu dolu yaşadığımız son zamanlarda içeriklerimizde markamız -seçimlerde bu döngü partiler olarak karışımıza çıkıyor- veya şahsımız adına paylaşılan bilgilerin konusu fazlasıyla önem kazanıyor. Bu içerikler bizim hem online mecrada hem de genel anlamda bilinirlik seviyemize katkıda bulunuyor. Seçimler gibi özel ve milyonları ilgilendiren durumlar söz konusu olduğunda ise hatırlamak gerekir ki bu içerikler elbette internet kullanıcılarının beklentileri ve aramaları araştırılarak ortaya konuyor. Bu süreçte öncelikli olarak Türkiye’de internet kullanıcı profilini tanımlarsak arama motorları üzerinden ne gibi aramaların yaptıklarını da doğru analiz edebiliriz. Xİnternet World Stats’ın Kasım 2017’de yaptığı araştırmada 81 milyon nüfusa sahip olan Türkiye’nin yüzde 68,4’ü yani 56 milyonu internet kullanıcısı.

Özellikle yakın zamanda hep birlikte yaşadığımız seçim döneminde birçok partinin genel bir amacı vardı: Hem online platformlardan hem de sokaklarda hedef kitleye ulaşıp, onların nabzını dinleyip seçim sonrası yapacaklarını bir bir anlatmak.  Genel olarak bir topluluk oluşturmak ve sosyal medya ile iletişime geçmek için bir adım atmak, yaptığınız hareketlerin doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu bilmediğiniz zamanlarda, biraz zormuş gibi görünebilir. Hedef kitleniz, uyguladığınız stratejinize cevap veriyor mu? Doğru insanları buluyor musunuz? Stratejinizde yaptığınız değişiklerin tam da sizin istediğiniz gibi gitmesini sağlamak demek, içerik analizini incelediğiniz anlamına demektir. Peki, bir sonraki adımınızın ne olması gerektiğine veriler nasıl karar verir? İnternet dünyasında seçim döneminde olan biteni genel olarak anlama adına-Türkiye’de yüzde 94 oranında Google arama motoru kullanıldığı için-Google Trends bize iyi bir fikir verecektir. Google Trends’in  son 90 günlük verilere baktığımızda alakalı ve eşleşmeli Google aramalarında Recep Tayyip Erdoğan hakkında daha fazla aramanın olduğu görülmekte.

Son 30 güne Muharrem İnce damgası

Son 30 günlük verilere baktığımızda ise özellikle hem gündem süreçleri hem de kişiler hakkında (mitinglerde söylenen sözler, birbirlerine yaptıkları atıflar ve verilen vaatler) değerlendirmeleri göz önünde bulundurursak Muharrem İnce’nin ve alakalı kelimelerin daha fazla arandığını (yüzdesel bazlı, doğrudan arama verisini vermemektedir) göstermektedir. Özellikle İYİ Parti’nin son zamanlardaki en iyilerden biri olarak seçilecek Google Adwords reklamlarının 1 aylık veride partinin veya Meral Akşener’in aramalarına katkı sağlamadığı görülmektedir. İYİ Parti’nin yaptığı Adwords kampanyasında aşağıdaki kelimelere yatırım yapılmıştı: Özgürlük, VPN, boş oda/saray, gençler, Ak Parti/MHP, rüya tabiri, rüyada altın, İbrahim Tatlıses, İstanbul hava durumu.

Seçimden önceki son 7 günlük veriye baktığımızda ise yüksek oranda Muharrem İnce ve alakalı kelimelerinin arandığını ve diğer verilerde hiç olmayan Meral Akşener’in Erzurum bölgesinde yüksek oranda arandığı görülmekte. Bununla beraber seçimden önceki iki gün ve seçimden sonraki iki gün özelinde arama trendlerine bakarsak arama trendlerinin partilerden çok kişiler üzerinde yoğunlaştığı ve seçim zamanı herkesin merakla beklediği sonuçlar ile paralel olmadığı da grafiklere bu şekilde yansımış.

Lider seçmek için araştırmaya ihtiyaç duymuyoruz

Tüm bu veriler gösteriyor ki, aslında bir lider seçmek ve benimsemek için ülke olarak büyük bir araştırma sürecine veya yakından tanımak için çabalamaya büyük bir gereksinim görmüyoruz. Seçim kampanyaları ve liderlerin medya aracılığıyla ortaya konan imajları bizi belirli dönemlerde onlar hakkında detayları bulmaya itse de, içsel bir gereklilik görmüyoruz. Geleneksel medyada sunulan imaj ve söylemler ile yetinmeye devam ediyoruz.