Skip to main content

Sanal linç ve ötekileştirme

Sosyal ağlar bugün bazı kişilerin duruşlarına ve yaşam biçimlerine karşı linç alanı haline gelmiş durumda. Twitter ya da diğer sosyal ağlar, insanların sevinçlerini, hüzünlerini, öfkelerini rahatlıkla ifade edebilecekleri alanlar olduğu…

Sosyal ağlar bugün bazı kişilerin duruşlarına ve yaşam biçimlerine karşı linç alanı haline gelmiş durumda.
Twitter ya da diğer sosyal ağlar, insanların sevinçlerini, hüzünlerini, öfkelerini rahatlıkla ifade edebilecekleri alanlar olduğu gibi bir çok kişinin de düşüncelerini açıklayabildiği en rahat platformlardan sayılıyor. Sosyal ağların, belki de bana göre en güzel özelliği istediğin kişiyi takip edebilme, takip etmeme ya da bloklayarak hiç görmeme imkanı sağlaması. 
Sosyal ağlar bazılarını ötekileştiriyor
Sadece 10 takipçisi olan bir öğrenci ile yüzbinlerden fazla takipçisi olan bir ünlü bile aynı platformda eşit olarak bulunma imkanına sahip. Özellikle ünlü kişiler, sosyal ağlar vasıtasıyla insanlarla çok daha fazla etkileşim içinde olabilmekteler. İnsanlar, ünlü kişileri övme serbestisine sahip oldukları gibi, beğenmeme, takip etmeme, eleştirme ve hatta dalga geçme haklarına da sahipler. Ancak ne olursa olsun, hem hukuki hem de etik olarak hiç kimsenin bir diğerine hakaret etme, aşağılama ve küçük düşürme hakkı yoktur. Bunun dışında, bazen özellikle de ünlülerin, kendi yaşam biçimi veya kendi görüşü farklı diye toplumsal linçe maruz kaldıkları görülebilmektedir. Ne yazık ki, sosyal ağlar bazı kişilerin duruşlarına ve yaşam biçimlerine karşı linç alanı haline gelmiş, bazı kişiler ve gruplar ötekileştirilmiştir.  
Cevap veya düzeltme hakkı
Bazen ünlü kişiler, yaptıkları veya söyledikleri bir şey yüzünden toplu bir şekilde eleştiriye hatta tacize dahi maruz kalabilirler. Bu tür toplu eleştiriler doğal veya organik yoldan çoğalırsa çok da fazla sorun edilmemelidir. Belli bir sayıya ulaşan tweet’ler kendiliğinden organik olarak trend konusu olabildiğinden tepkileri doğal karşılamak gerekir. Zaten ünlü kişilerin birçoğu, taciz derecesine varsa bile bu tür toplu eleştirilere karşı genelde hoşgörü göstererek eylemsiz kalmaktadırlar.  Buna benzer bir çok durumda dava açılmasına gerek olmadığını, asılsız bir duruma karşı tüm ortamlarda cevap veya düzeltme hakkının kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Zaten, sosyal ağlar akan bir ortam ve bugün yazılanın izi neredeyse ertesi güne kalmıyor bile.. 
Esas sorun faillerin bulunması
Tabi bununla da bitmiyor. Haber malzemesi arayan haber siteleri ve gazeteler de haber yapınca toplumsal linç ve karalamalar daha büyük boyutlara ulaşabiliyor. Bu durum bir çok kişi için sıkıntı yaratabilmekte, zira ülkemizde bu şekilde bir çok ünlü kişi yok yere hedef olabilmektedir. 
Türk Ceza Kanunu’na göre hakaret ve kişilerin huzurunu sükununu bozmak suç kabul edilmiştir. Her ne kadar suç kabul edilse dahi, esas problem bu tür toplu hakaret ve tacizin faillerinin bulunmasındaki ve kovuşturulmasındaki zorluktur. Twitter ve Facebook’tan IP adresleri uluslararası bir anlaşma olmadığından dolayı temin edilememektedir. Ancak bazı failler, daha önceki paylaşımlarından ve farklı sosyal ağlardaki profilinden kolayca tespit edilebilmektedir.