Skip to main content

Her insan ikinci bir şansı hak eder. Her insan değişebilir. Biz insanların değişebileceğine, itibarlarını yeniden kazanabileceklerine ve toplumun onları yeniden kucaklayabileceğine inanıyoruz. Biz kim miyiz? PEP’le tanışın

Yıl 2004. Yer New York. Berkeley mezunu ve bir Wall Street yatırım bankacısı olan Catherine Hoke, opsiyon işlemlerinden yılda birkaç milyon kazanırken aklına bir fikir geliyor. Kısa süre içerisinde istifa ederek Teksas’a yerleşen ve burada dünyanın ilk mahkûmlara yönelik girişimcilik programı olan Prison Entrepreneurship Program’ı (PEP) başlatan Hoke, ilk etapta 55 mahkûmu programına dâhil ediyor ve bu mahkumları eğitmek üzere 15 mentor ile anlaşma sağlıyor. Gönüllüleri, Adalet Bakanlığı’ndan kiliselere kadar çok çeşitli kamu kurumu ve STK’yı, Berkley, MIT ve Harvard dâhil olmak üzere çok sayıdaki üniversiteyi ve iş dünyasından çok çeşitli partnerleri programına eklemeyi başaran Hoke, programın yönetiminde kaldığı süre boyunca hapishanelerdeki çeşitli mahkûmlara kendi işlerini kurdurmayı başarıyor. Bağışlar ile yürüyen ve kâr amacı gütmeyen bu organizasyonun yatırım dönüş oranı yüzde 340.

Hoke projeden 2009 yılında ayrılmış ve yine bu konuyla ilgili olarak Defy adında yeni bir yatırım şirketi kurmuş. Şirketin özelliği geçmişinde bilhassa orta ve büyük çapta uyuşturucu kaçakçılığı, dolandırıcılık ve organize suçlardan hüküm giymiş ve cezasını tamamlamak üzere olan mahkumlara eğitim, mentorluk, inkübasyon ve yatırım desteği sunarak iş kurdurmak. Organizasyonun iş dünyasından 1.000’e yakın mentor üyesi var.

PEP’in adayları organize suç işleyen mahkûmlardan seçiliyor

Adayların özellikle organize suç işlemiş eski mahkûmlardan seçilmesi elbette tesadüf değil. Lakin organize suç şebekesi kurarak bir süre boyunca yakalanmadan büyük paralar kazanabilmek ve bu operasyonu yönetebilmek aslında çok ciddi bir girişimcilik becerisi gerektiriyor. Bu suçları işleyenlerin temel güdüsü itibar ve para kazanmak. Girişimcilerden ayrıldıkları tek nokta da aslında yetiştikleri/bulundukları çevreden ötürü yasadışı yollara başvurmaları ve değer yaratmadan önce para ve itibar kazanmaya odaklanmaları. Ancak bu ayrıştıkları noktaların da bedelini hapiste yatarak ve işlerini kaybederek zaten ödemişler. Madem şirket batırmış yöneticiler diğer şirketlerce tecrübelerinden dolayı özellikle tercih ediliyorlar, o halde hayatının hatasını yaparak bunun bedelini ödemiş becerikli mahkûmlar neden değerlendirilemesinler? Sizi bu program sayesinde kendi işini kurarak yatırım alan iki mezun ile tanıştırayım:

  • Jose Vasquez lisede uyuşturucu kuryeliği ile günde 2 bin dolar kazanan Vasquez, yakalanarak hapiste yattıktan sonra Defy sayesinde kendi kişisel concierge şirketi olan Happy Vida’yı kurmuş.
  • Luis Martinez 14 yaşında komşuları tarafından ayartılarak soygun, hırsızlık ve kaçakçılık yapmaya yönlendirilmiş. Yakalandıktan sonra 13 yıl yatan Martinez şimdi Brooklyn Joes Painters şirketinin sahibi.

ABD 2,4 milyon mahkûmla dünyanın en büyük hapishane ülkesi. Her 100 yetişkinden 1’i hapishanede. Her mahkûmun devlete yıllık maliyeti 30 bin dolar. Defy burada bir değişim yaratmaya, “gözden çıkarılan toplulukları” yeniden topluma ve ekonomiye kazandırmaya başlamış bile.

Beni tanıyanlar hayatımı girişimcilere hizmete adadığımı bilirler. Ve şimdi buradan tüm sektör profesyonellerine, kamu kurumu temsilcilerine, üniversitelere, STK mensuplarına, inkübatörlere ve yatırımcılara sesleniyorum. Bu projeyi Türkiye’ye getirmeye siz ne dersiniz? Ben varım. “+1” diyenler lütfen bana yazsınlar. Çünkü herkes ikinci bir şansı hak eder.