Skip to main content

Kaç like ya da retweet alkışlanmalı (mı)?

Sosyal medyada davranış kalıntılarına yüklediğimiz anlamların ne kadar büyük olduğunu hiç düşündünüz mü?

Sosyal medya evreninin zeminini oluşturan ve çağımızın muhteşem buluşları olan sosyal paylaşım sitelerinin birçoğunda varolan tek-klik aksiyonlarını (like, retweet, share, vb.) hepimiz kullanıyoruz. Kullanıyoruz çünkü kullanması çok kolay, çünkü her işe yarıyorlar, çünkü herkes kullanıyor. Bu tek-klik aksiyonlarını bizlere kazandıran zehir zekalar aslında bu düğmeler ile sosyal medyayı birbirine bağlayan kumaşı ördüklerinin hep farkındaydılar. İnsanlara yapacak birşey vermeleri gerekiyordu, insanlar devamlı SMS atar gibi birbirlerine cevap vermezdi, devamlı orijinal içerik üretemezdi ya. Her anlamda kullanılabilecek “Like” tuşu tam da ihtiyacı karşıladı. Paylaşılan içeriği beğenmek, içerikten nefret etmek, paylaşanı tebrik etmek, paylaşana selam vermek, ayıp etmemek, dalga geçmek, tiye almak, boş kalan bir profili herhangi birşeyle doldurmaya çalışmak. Twitter’da retweet aksiyonu için de tüm bunlar geçerli.

Tek-klik aksiyonlarının amacı içerik yayılımı olmalı

Demek ki biz bir içeriği “Like” eden insanların yüzde kaçının içerikle ilgili sebeplerden dolayı beğen tuşuna bastığını henüz bilmiyoruz. Bu durumda, sadece bir tuşa dokunma hareketinin kalıntısı olarak sistem tarafından tutulmuş bir kayıt olma niteliği taşıyan “Like” ve benzer tek-klik aksiyonlarının sayısına ne kadar da büyük anlamlar yüklüyoruz öyle değil mi? Sosyal medyada reklam veya kampanya etkinliğinin ölçütü, stratejik planlarda kilit performans hedefi, içerik, fan sayfası ve profillerde popülarite göstergesi. Oysa, “Like” sayısının beğeni saydığı varsayımı sadece bir varsayımdır. Bu ifade tüm tek-klik aksiyonlarının (retweet, share, vs.) yorumlanması için geçerlidir. Bu konu üzerinde biraz düşünmemizde fayda var. Like ve benzer tek-klik aksiyonlarının belli bir görevi var, o da içerik yayılımına aracı olmak. Bu durumda like tuşu bir amaca hizmet eden bir “araç” olarak görülebilir. Ama “amaç” olarak görüldüğü ve rapor edildiği zaman şuursuz bir iş yapılmaktadır.

Aynı şekilde içerikle ilişkili yorum sayısı da başarının iyi bir göstergesi olmayabilir; çünkü herhangi bir içeriğin altındaki veya fan sayfasındaki yorumların konusunun içerikten hızlıca uzaklaşması ve insanların aralarındaki sohbete yorumlar üzerinden devam etmesi çok rastlanan bir olaydır. Durum böyle olunca o yorumların negatif mi yoksa pozitif mi olduğu da artık önemini yitirmektedir . Bu sorunu çözmek için sadece içinde marka geçen yorumların pozitif mi negatif mi olduğuna bakıldığına rastlayabilirsiniz. Oysa insanlar herhangi bir içerik ekseninde marka adını zikretmeden de markaya saldırıyor, eleştiriyor veya övüyor olabilirler. Hatta, paylaşımlarında kelimeleri anadildeki anlamlarının dışında kullanıyor, çeşitli noktalama işaretleri ve kısaltma kullanımları ile cümlelerine farklı anlamlar kazandırıyor olabilirler. Bir paylaşımı yapan kişinin ait olduğu grubun mikro-kültürü ve jargonuna göre kalibre edilmemiş bir yazılımın o paylaşımın pozitif mi negatif mi olduğunu anlaması mümkün değildir. Olsun, ben resmin bir kısmını görsem yeterlidir, hiç yoktan iyidir mi diyorsunuz? Aman dikkat hiç bilgi olmaması, çoğu zaman yanlış veya eksik bilgi olmasından daha az risklidir.