Skip to main content

Başımızı döndürmeyecek ya da yoldan savrulmayacaksak bir süre daha değişimin tarih boyunca en hızlı olduğu günleri yaşayacağız. En yeni teknolojinin 2-3 yıl içinde kullanılamaz, en iyi ihtimalle demode olduğu günlerden geçiyoruz

Hız ve kelimeler

Tüketimde e-ticareti, mobili, paylaşım ekonomisini; üretimde endüstri 4.0’ı, iletişimde sosyal medyayı ve eğlencede sanal gerçekliğin çeşitli türlerini merkeze almadan dünyayı anlamak mümkün değil. Tüm bu dönüşümün ortak zemini ise dil. Dil de büyük bir hızla değişiyor. Dilin çöplüğüne attığımız sözcük sayısı, artık kullanmadığımız eşya sayısından çok daha fazla. Şimdinin yetişkinlerinin duyup görmediği belki de tek cihaz transistorlu radyo iken; 2000 sonrası doğan nesiller ansiklopedi, telgraf, kaset, mektup, daktilo kelimelerini ancak nostaljik bir muhabbette duyacak. Yeni sözcükler ise hayatımızdan çıkanlardan çok daha fazla sayıda. Türkçe etrafında yeni ve yabancı kelimeleri dilimize almalı mıyız, dilimizi nasıl koruruz tartışmaları sürüyor. İngilizce’de ise her yıl binlerce yeni kelime Oxford sözlüğüne dâhil oluyor.

Aşağıda teknolojiyle ve değişen sosyal iletişim yöntemleriyle yakından bağlantılı, son 2 yılda Oxford sözlüğüne dâhil olmuş bazı ilginç sözcükleri derledim.

Pwn: Bilgisayar oyunlarında ele geçirmek. İngilizce Own (sahip olmak) kelimesinin biraz değiştirilmiş bir versiyonu.
Youtuber: Youtube’da yayın yapan, genellikle kendi kanalı olan amatör kullanıcı
Vishing: İngilizce Voice Phishing sözcüklerinden türemiş; kullanıcı bilgilerini dolandırıcılık amacıyla telefon üzerinden elde etmeyi amaçlayan sesli mesaj
Unboxing: Yeni bir ürünün özelliklerini anlatarak ambalajını açmak ve bu eylemi videoya kaydetmek
IDC: (Yazışma dilinde) Ne dediğinle ilgilenmiyorum (İngilizce I Don’t Care sözcüklerinin baş harfleri)
Listicle: İngilizce list ve article sözcüklerinin birleşimi. Bazı liste sitelerinde “Bu yaz görmeniz gereken 21 festival” formatında yazılan maddelenmiş makale.
ICYMI: (Yazışma dilinde) “Daha önce de aynısını yazmıştım görmemiş olabilirsin o yüzden tekrarlıyorum” anlamında bir kısaltma (İngilizce In Case You Missed It sözcüklerinin baş harfleri)
Quadcopter: Dört tarafında pervane olan, küçük, insansız hava aracı
SMH: (Yazışma dilinde) Başımı seni onaylarcasına sallıyorum. (İngilizce Shaking My Head sözcüklerinin baş harfleri)
Headcam: Çekim yapanın başına ya da kaskına sabitlemiş, izleyiciye çekim yapanın bakış açısını yansıtan kamera
BYOD: Şirket çalışanlarının iş telefonu olarak kendilerine ait bir cihazı getirip onu kullanmalarını sağlayan bilişim altyapısı. (İngilizce Bring Your Own Device sözcüklerinin baş harfleri)
MX: Erkeklere Mr., kadınlara Mrs. şeklinde yapılan hitabın cinsiyetini bildirmek istemeyen kişilere yönelik olanı
Pocket Dial: Cebe konulan telefonun istem dışı bir arama yapması ya da mesaj göndermesi. (Bunun bir de arka cepte unutmayı anlatan Butt Dial versiyonu var)
Upvote: Facebook’un beğenme işaretiyle yapılan, baş parmak yukarıda onaylama hareketi.
Downvote: Baş parmak aşağıda onaylamama/beğenmeme hareketi.
LOL: Yazışma dilinde sesli güldüm anlamına gelir. (İngilizce Laughing Out Loud sözcüklerinin baş harfleri)
Türkçe fiilen hayata giren sözcükleri sözlüğe almakta yavaş
Bu tabirlerden çok daha fazlası, çeşitli emoji kombinasyonlarıyla üretilmekte. Emojitracker.com sitesinin twitter üzerinden aldığı anlık emoji kullanımın sayısına göre bu yazı yazıldığı dakikaya kadar gözünden yaş gelerek gülen emoji simgesini içeren 1,4 milyarın üzerinde tweet üretilmiş. Sözcüklerin yetmediği yerde bu şirin resimcikler meramımızı anlatıyor.

Türkçe ise ne yazık ki fiilen hayatımıza giren sözcükleri, resmen sözlüğe dâhil etme konusunda bu kadar dinamik değil. Günlük hayata iyiden iyiye yerleşmiş panpa, sesli gülmek, KİB (Kendine İyi Bak’ın baş harfleri) caps, ARO (Allah Razı Olsun’un baş harfleri) gibi sözcüklerin içeren bir sözlük yeni nesille bağ kurmak için zaruri bir ihtiyaç. Dil en temel iletişim aracımız ve günlük iletişimi desteklediği oranda özünü kaybetmeyecek, aksine zenginleşecek.