Skip to main content

Siz siz olun, e-ticareti doğru kişilere teslim edin. Başarılı e-ticaret uygulamalarının tamamı doğru ekibin ve planlamanın zaferidir. Türkiye’de e-ticaret hâlâ başarılı şirketlere çok aç ve siz de bunun bir parçası olabilirsiniz

Öncelikle, ekibi yönetecek kişiyi satış hırsından uzak, detaylardan kaçan ancak her şeyin onayından geçmesini bekleyen ve az çalışmayı felsefe edinmiş kişiler arasından seçmek mükemmel bir tercih olacaktır. Ekibi siz yönetecekseniz, her şey sizin onayınıza gelsin ve en geç bir ay içinde onay ya da reddedin. Ekibinizi analitik düşünceden uzak, kişisel gelişimlerine önem vermeyen kişilerden seçerek işe başlamanız doğru bir başlangıç olacaktır.

Hiçbir iş planı yapmadan doğrudan işe başlayın. Rakipleri boş verin, zaten onların hiçbirisi işi bilmiyor. Globalde ise uygulamalar kötü ama onların pazarları büyük olduğu için büyük cirolar yapıyorlar. Sakın onları detaylı inceleyip kafanızı dağıtmayın. Unutmayın ki işin tek önemli noktası fiyat. Malı aldığınız ya da ürettiğiniz fiyatın üzerine küçük bir marj koyup satış yapmaya başlarsınız.

Bu sırada bir pazarlama planı yapmak ve pazarlama ekibi oluşturmak gerekecek. Pazarlamayı yönetecek kişiyi seçerken interneti hayatından uzak tutmasına ve sosyal medyada hiçbir kanalda bulunmamasına özen gösterin. Bu, seçeceğiniz kişinin iş vaktinde sosyal medyadan uzak durmasını da sağlayacağından çok önemlidir. Sadece iki metrik pazarlamanızı ölçmeye yeter. “Kaç trafik alıyoruz” ve “kaç like’ımız oldu” diye saat başı ona sorun.

Tedarikçilerin seçilmesi hiç önemli bir konu değildir. Onlar iş ortağınız değildir. Ürün gamı mümkün olduğunca dağınık ve alakasız ürünlerden oluşmalı. Site deneyimi önemli bir konu değildir. Sitenin her tarafına koyacağınız yanıp sönen banner’larla siteyi küçük bir Las Vegas haline getirin. “Gelirse eğer” müşterinin bu şaşkınlığı ve dumura uğraması sitede geçirilen sürenin artmasını sağlayacaktır.

E-ticarette kaybetmek için operasyon ve müşteri memnuniyetiyle ilgilenmeyin

Operasyon ve müşteri memnuniyeti ise ilgilenmemeniz gereken bir konudur. Müşteri zaten ucuza aldığı için hiçbir beklentisi olmaz. Sitede her ürüne “aynı gün sevkiyat” diyebilirsiniz. Baktınız müşteri iki hafta sonra her gün sizi aramaya başladı. Parasını iade edin, “Kardeşim yok işte ürün, ne yapayım” açıklaması onu gayet mutlu eden ve bağlılığını artıran bir açıklama olacaktır.

İşi nasıl mı takip edeceksiniz? Ekibinizden onlarca rapor isteyin. Bu raporlara bakmanız, yorumlamanız önemli değildir, gerekirse bir gün bakarsınız. Herhangi bir yerde duyduğunuz her uygulamayı siteye hızla ekletiniz. Bunu da isterken iki haftalık bir son teslim tarihi vermeyi unutmayınız, “Üç ayda mobil uygulama mı bitermiş, Hindistan Mars’a araç gönderirken”. Bütün bunları yaparken de panik modunda olmayı unutmayın. Siz de panik olun, ekibinizde de panik yaratın!

Yaklaşık sekiz-dokuz ay sonra finansman müdürünüz size gelip de “Ödemeleri yapamıyoruz” ya da “Çok fazla para kaybediyoruz” dediğinde öncelikle giderleri azaltmaya bakın. Kapınızı beş-altı aydır aşındıran “Bende 5 milyon kişilik e-posta listesi var” diyen kişiyi arayın, Google’da sizinle ilgisi olsun olmasın tüm arama kelimelerine büyük reklam bütçesi ayırın ve bunu başka hiçbir kanalla desteklemeyin, “Like” ve “Follower” satın almayı atlamayın. Bu sırada küçülmeye devam edin. Operasyon müdürünüz aynı anda satın almayı da yapar ve pazarlamadaki “çocuk” iadeleri de yönetir.

Sonra da bir sabah, “Kardeşim Türkiye’de e-ticaretin daha zamanı var, olmaz bu iş” diyerek sitenizi kapatın. Siz kaybetmek için doğruları yaptınız.