Skip to main content

Türkiye’de alışık olmasak da kurumsal müşterilere hitap eden girişimler dünyada önemli büyüklüklere ulaşabiliyor. Üstelik kurumsal pazarı hedefleyen işlerin; muhasebe, finans, hukuk gibi düzenlemelere tabii veya bilgi teknolojileri gibi sıkı süreçler üstünden yükselmesi, bu nedenle de ‘masa başında üretilmesi gerekir’ gibisinden bir zorunluluk yok

Değeri 70 milyon dolara ulaşan Premise ve Türkiye'de girişimcilik

Oldukça beğendiğim, yaklaşık 70 milyon dolar yatırım almış girişim Premise, Türkiye de dâhil gelişmemiş ve gelişmekte olan 30 ülkede 200’ün üstünde şehirden veri topluyor. Çoğu demode akıllı telefon sahibi kullanıcılar, Premise’in talep ettiği verileri, çoğunlukla marketlerde, bakkallarda fotoğraf çekip fiyat yazarak sisteme yüklüyorlar, böylece yerel enflasyon verileri anlık takip edilebiliyor. Ya da araştırma ihtiyacına göre şehir altyapısı, tarım alanlarının durumu, seçim ve seçmen eğilimlerine dair görseller yakalanıyor.

Gelişmiş ülkelerde bile pek çok iktisadî verinin aylık veya çeyrek yıllık dönemlerde yayınlanabildiğini, diğer ülkelerde verinin daha seyrek olduğunu düşünürsek, kitlelerden katkı almak oldukça akıllı bir çözüm. Üstelik bu verileri sadece büyük gıda üreticisi kurumlar veya borsalarda spekülasyon yapacak gizemli yatırımcılar, yatırım fonu yöneticileri satın almıyor. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı nereye yardım yapması gerektiğini bu şekilde tahmin etmeye çalışıyor. Yine sahadaki bireylerin yüklediği fotoğraflarla BM Kalkınma Programı nereye hangi tür altyapı yatırımının öncelikle olduğuna karar verebiliyor, büyük küçük vakıflar mesela hangi Afrika ülkesinde hangi hizmetlerin geri kaldığını görüp ona göre öncelik kaydırabiliyorlar.

Biz ise “herkeste akıllı telefon olacak” gibi öngörüleri doğru yapsak da, “bireyler  muhabir olup haber üretsin, haberi yine bireylere satarız” düşüncesiyle hep son tüketiciye odaklanıyoruz. Fakat artık vizyon daha geniş olmalı; kurumlara satılacak dijital hizmetler de oldukça kârlı! Premise şimdiden 10 milyon doların üstünde ciro elde ediyor, veri aboneliğini 100 bin doların üstünde fiyatlara satıyor…

Girişimcilik yeni mezun alanı kaldıkça B2B hedefli start-up çıkarmak zorlaşıyor

Premise’e her gün yüklenen 400 binin üstünde fotoğraf, fiyat bilgisi geçilen ürün, merkez tarafından merak edilen ürün mü görmek amacıyla kontrol ediliyor. Görsel işleme yazılımları geliştiriliyor, analizler otomatik yapılıyor. Ayrıca binlerce fotoğrafın konumunun, aynı kişinin dürüstlüğünün de sistemde algoritmalarla kontrol edilmesi kolay iş değil. Bir yandan da sahadakilerin eski telefonlarında verimli çalışacak basit uygulama yapmak da önemli.

Yüz binlerce gıda fotoğrafından, “bir kuraklık mı yaklaşıyor” gibi önemli sonuçlara da varılması için modelleme çalışmaları yapılıyor. Üstelik Premise, ‘Büyük Veri’ firması olmaktansa veriyi küçük ve hızlı yüklenebilir hale sokmaya çalışıyor, yani trendlere değil ihtiyaçlara göre geliştirmeler yapan bu şirketi ‘fotoğraf yükleten bir veri/pazar araştırma ajansı’ diye düşük teknolojili saymak pek mümkün değil.

Üstelik Premise için 30 ülkede fotoğrafla veri toplayan kişilere bugüne kadar 3 milyon dolar ödenmiş, yan gelir elde eden kişilerin hayatlarına önemli katkılar sağlanmış.

Premise bile bizim ülkemizden veri toplayıp satarken ülkemizde B2B odaklı girişim sayısının azlığı düşündürücü. Bunun bir nedeni B2B hizmetlerde, kullanıcı kazanmaya başlanabilecek MVP ürün aşamasına gelmenin zorluğu ve masrafı. Bir diğer neden ise kurumsal hayat deneyimi olanların girişimciye dönüşme oranının çok düşük olması. İş deneyimi çok az olan yeni mezun ağırlıklı girişimci kitlemiz, kurumsal müşterinin neler isteyebileceğini düşünmektense bireysel tüketiciye hizmet geliştiriyor. Gerçi, onlar da yaşıtları, sınıf arkadaşlarının çalıştığı şirketlerde nereye gereğinden fazla çaba ve para harcanıyor gözlemleyip çözüm arayabilir. Artık seri ilan mantığında ‘listeleme’, ‘arayanla arananı buluşturma’ odaklı girişimlerin ağırlığının azalması gerekiyor, çünkü Türkiye KOBİ sayısı ve toplam ticarî büyüklük açısından önemli bir B2B pazar…