Skip to main content

Gittikçe artan boyutta veri transferi ve çokluortam dosyaları kullanan internet hizmetleri gelişirken bizim kullanıcılara daha “hafif”, “light” bir internet kullanım alışkanlığı dayatmamız dijital gelişmemizi sekteye uğratır. Üstelik sadece iş veya eğlence uygulamaları açısından değil, sağlık, güvenlik, kamu yönetim hizmetleri gibi pek çok alanda 4G hızıyla Türkiye’de önemli gelişmeler yakalamak mümkün olabilir

4. nesil şebekelere geçiş bilişim sektörünün tartışma konusu olarak tekrar gündeme geldi. 2014’ün sonuna yaklaşırken verilen demeçlerin, operatörlerin halkla ilişkiler ve tanıtım amaçlı örtülü faaliyeti olarak kalmaması önemli. Zira 2014 başında bile 4G ağlar yaklaşık 100 ülkede 260’dan fazla operatör tarafından kullanıma sunulmuştu. 100 ülke önemli bir büyüklük, iktisadî gelişim olarak rakip görmeyeceğimiz ülkelerde bile ses kalitesi ve veri transfer hızı olarak mobil şebekeler ülkemizdekinden çok daha gelişmiş imkânlar sunuyor.

Atlantik’in öbür yakasında, Birleşik Devletler’de Başkan Obama sağlık reformlarında istediği kadar hızlı gidemese de, internet erişiminde kurumları, bireysel kullanıcıları, YouTube gibi yoğun trafiğin başlıca sorumlularını eşit konumlayacak “Net Neutrality” ideolojisi ile tarafsız bir şekilde ve de toplumun daha geniş kısmına genişbant erişim sunma amacında. Zira pek çok Avrupa ve Doğu Asya ülkesinde gerek internet erişim hızlarındaki yükselme, gerekse de erişim fiyatlarında iyileşme dikkat çekici. ABD bu alanda nasıl geri kaldığını sorgularken siyasî tartışma da derinleşiyor. Türkiye’de de genişbant internet erişimini sabit hatlardan daha fazla haneye yaymakta zorlanıyoruz. Ülkemizde, Haziran sonunda, 37 milyon İnternet aboneliğinden 10 milyonu bile xDSL, fiber veya kablo internet gibi sabit hizmetlerden alınmadığından mobil şebekelerden internet, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için hayatî önem taşıyor.

4G’ye ihtiyacımız var

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) raporlarına göre, bu kadar çok sayıdaki mobil internet abonesinin de yarısından fazlası günde ortalama 10 megabayt bile internet tüketmiyor. Tabii bu da, “cep telefonu kullanıcılarımızın kaç tanesinin daha da hızlı erişime ihtiyacı var ki büyük yatırımların altına girilsin” sorusu sordurabiliyor. Fakat dijital iletişim trendlerinde belirleyici değil takip eden bir ülke olduğumuz gerçeğini unutmamalıyız. Artık gittikçe artan boyutta veri transferi, multimedya (çokluortam) dosyaları kullanan internet hizmetleri gelişirken bizim kullanıcılara daha “hafif”, “light” bir internet kullanım alışkanlığı dayatmamız dijital gelişmemizi sekteye uğratır. Üstelik sadece iş veya eğlence uygulamaları açısından değil, sağlık, güvenlik, kamu yönetim hizmetleri gibi pek çok alanda 4G hızıyla Türkiye’de önemli gelişmeler yakalamak mümkün olabilir.

Her ne kadar operatörlerin rekabet nedeniyle farklı talepleri olsa da, ülke genelinde verimlilik odaklı bir yaklaşımla daha çok ortak altyapı yatırımı teşvik eden bir ihale modelinde, dünyada en çok kullanılan 4G / LTE bantı 1800 MHz dışında çoklu bant çoklu taşıyıcı yöntemini mümkün kılan ve teşvik eden yaklaşımla 2. yoğun 2.6 GHz ve ayrıca 800 MHz bantları da kullanılabilmeli. Ve bugün bazı operatörler hazır olamasa bile, 2015 ilk çeyrekte ihale yapma, 2. çeyrekte tahsis hedefiyle kamu ve özel kurumlar yola çıkmalı. Daha geç kalma lüksümüz yok, fakat akılcı yönetim de birikimleri düşen tüketicilerimiz için ayrıca hayatî öneme sahip.