Skip to main content

Devam etmekte olan Gezi Parkı eylemlerinin 16’ıncı gününde Alternatif Bilişim’den basın açıklaması geldi. alternatifbilisim.org’dan ulaşılabilen basın duyurusunu olduğu gibi yayınlıyoruz: “Gezi Parkı’ndan başlayıp tüm Türkiye’ye yayılan direniş dalgası, sosyal medyanın gerçek…

Devam etmekte olan Gezi Parkı eylemlerinin 16’ıncı gününde Alternatif Bilişim’den basın açıklaması geldi. alternatifbilisim.org’dan ulaşılabilen basın duyurusunu olduğu gibi yayınlıyoruz:
“Gezi Parkı’ndan başlayıp tüm Türkiye’ye yayılan direniş dalgası, sosyal medyanın gerçek zamanlı iletişimi ile toplumsal hareketler arasındaki derin bağı bir kez daha açık bir biçimde gözler önüne serdi. Ana akım medyanın tamamen dezenformasyon ve atalet yaydığı bir ortamda sosyal medya gerçek haber kanalı haline geldi; ama bunun da ötesinde bir örgütlenme, yardımlaşma, dayanışma, kolluk suçlarına karşı delil toplama, sağlık, hukuki yardım gibi hayati bilgilerin ihtiyaç sahiplerine iletilmesi gibi işlevlerle vaz geçilmez hale geldi. Hal böyle olunca da sosyal medya #DirenGeziParkı ile birlikte Başbakan ve hükümet sözcüleri tarafından hedef haline getirildi.
Başbakan bir gazeteciye verdiği röportajda, sosyal medyayı iftira ve yalan dolu bir ‘baş belası’ ilan etti. #DirenGeziParkı’nın devam etmesi ve tepkilerin giderek artmasının ardından açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise sosyal medyanın manipülasyon merkezi olduğunu ve isteseler engelleyebileceklerini / kesebileceklerini söyledi. Arınç’ın yaptığı açıklamanın talihsizliği, aslında bu mesajın bir tehdit mesajı olmasıdır. Bakan Mehmet Ali Şahin de, “Yalan tweet bomba yüklü araçtan daha tehlikeli. Sosyal medyaya yasal düzenleme şart” diyerek, hukuki dayanakları şaibeli yeni bir olumsuz düzenlemenin sinyallerini verdi.
İktidar tarafından yapılan her açıklama, sosyal medyayı güvensiz, yalan ve iftira dolu, manipülasyon odağı olarak niteledi. Bugün İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu bir ‘sosyal medya operasyonu’ndan söz etti. Son olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, gözaltına alınan 230 yurttaşın telefonlarında, muhtemelen iletişim ve sosyal medya paylaşımlarının teknik incelemesi için mahkeme kararı aldırdı.
Sosyal medyanın günah keçisi olarak işaretlenmesine ve lanetlenmesine itiraz ediyoruz. Yurttaşlar demokratik hak ve talepleri için sokaklarda yaşananları anlık olarak sosyal medya aracılığı ile tüm Türkiye ve Dünya kamuoyuna duyurma şansı bulmuştur. Başbakan dahil tüm devlet yetkililerinin kabul ettiği polisin orantısız gücü aşan müdahalesi bu sayede gündeme gelebilmiştir. Aksi taktirde yetkililerin ve ilgililerin haber alması mümkün olmayacaktı. Körleşme olarak tarif edebileceğimiz bir şeklinde habersizlik performansı gösteren ana akım geleneksel medyanın eksiğini sosyal medya kapatmıştır. Bir çok hak ihlali, polis şiddeti yurttaşlar tarafından belgelendirilmiş, tüm dünyanın bilgisine sunularak yaşanabilecek daha kötü olayların önüne geçmiştir. Günlerce süren çatışmada yaralıların, krizler geçiren ve ölümle karşı karşıya kalan insanların kurtarılması ve tedavi edilmesi için çok etkin bir rol oynamıştır. Hayatlar kurtarmıştır.
Özetle sosyal medya iktidar olanakları karşısında yurttaşın sesini duyurabildiği alternatif bir mecra ve yaşanan haksızlıkları tüm dünyaya resmettikleri bir araç oldu. Tıpkı daha evvel Arap Baharı ve Occupy eylemlerinde olduğu gibi. İnternet ve özellikle sosyal medyanın olmadığı bir ortamda iktidarın sınır tanımaz şiddeti sonucunda yaşanabilecekleri tahmin etmek bile istemiyoruz.
Kaygılıyız

Sosyal medyanın bu rolünden rahatsız olan muktedirlerin açıklamaları, sosyal medya ve internet üzerinde sansür ve denetim girişimlerinin artacağı sinyalleri vermekte. Ayrıca yurttaşlarının iletişiminin takip edilmesi, kişisel verilerinin yasadışı şekilde toplanması; sosyal medya aracılığı ile ifade ettikleri görüş ve destekleri sebebiyle baskı altına alınmaları kabul edilemezdir. Bugüne kadar Twitter paylaşımları sebebiyle gözaltına alınan insanlara itham edilen suçların hiç bir delile dayanmadığı hazırlanan dosyaları gören hukukçuların yorumlarına yansımaktadır.
AKP hükümetinin ve hükümetin uygulayıcı aktörlerinin bugüne kadar eleştirdiğimiz, hukuka, temel hak ve hürriyetlere aykırı sansür yasası, içerik filtresi, gözetim / denetim projeleri, DPI faaliyetlerine yenilerinin eklenmesinden kaygılıyız. Yeni hak ve özgürlük ihlallerinin yaşanmasından kaygılıyız.
Demokratik bir toplumda yurttaşın hak ve özgürlüklerini meşru olmayan bir şekilde kısıtlayan, elinden alan, Anayasal ihlalde bulunan bu vb girişimlere karşı her türlü demokratik hakkımızı kullanacağımızı ve hukuki süreçleri sonuna kadar götüreceğimizi beyan ederiz. Siyasi iktidarı yurttaşları sakinleştirecek daha barışçıl bir tutum almaya ve vicdana davet diyoruz.
Tüm yurttaşları temel bir insan hakkı olan internete ve sosyal medya araçlarına sahip çıkmaya ve bu araçları daha etkin ve doğru kullanmaya çağırıyoruz. #DirenSosyalMedya”